Darbe girişimini engelleyen halkın demokratik haklarının askıya alınması, demokrasi bayramı şenlikleri kapsamında kutlandı. Toplumsal barışın sağlanması için idam talebini yineleyen kalabalıklar, sıkıyönetimin sivil hali OHAL’in bu kez demokrasimizin inşası için yürürlüğe girecek olmasından dolayı sevinç duydular. Aynı saatlerde darbeye karşı çıkan milyonlarca insan, ‘demokrasi için’ meydanda yağlı urgan sallandıranlarla beraber olmak yerine, ülkesinin geleceğine dair taşıdığı derin endişe ve korkuyla evinde uzaklara dalmayı tercih etti.

• • •

Türkiye, hemen hemen her kuşağına darbe deneyimi yaşatmış, çok fazla acı ve kaybı geçmişine iğnelemiş, yükü de yası da ağır bir ülke. Demokrasi için, barış, eşitlik, adalet için mücadele eden çocuklarını kendi elleriyle boğdurmuş; derinlerinde barındırdığı katilleriyle toplumsal huzur ve bir aradalığı defaatle dinamitlemiş kara bir geçmişe sahip. Türkiye’nin darbeler tarihi; işçinin, emekçinin, öğrencinin, yoksulun, ezilmişin, dışlanmışın yanında saf tutup politika üreten solun demokrasi mücadelesinin de tarihidir aynı zamanda.

• • •

Dolayısıyla emir eri gencecik çocukları linç eden, tekbir getirerek Alevi mahallelerine saldıran, Suriyelilerin ev ve iş yerlerini taşlayanlarla ‘demokrasi nöbeti’ tutmayı reddetmek kimseyi darbeci yapmaz. Referandumda “hayır” oyu veren; Balyoz ve Ergenekon davalarındaki hukuksuzluğa dikkat çeken; Oda TV davasının basına, KCK davasının Kürt siyasetçilere baskı amacıyla kurgulandığını söyleyenler aynı zamanda hem darbeci, hem terörist hem Ergenekoncu ilan edilebiliyordu. Dolayısıyla zaman, dün olduğu gibi bugün de, kimin demokrasinin kimin gücün yanında kümelediğini ortaya seren yegâne tanık olacak.

• • •

“Bir ihtimal, eşimin katilini gözaltına alırsanız sakın işkence yapmayın. İşkenceye karşı ömrünü adamış birinin katili bile adil yargılanmalı” dedi Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi.

Kendisini herhangi birinin askeri olarak tanımlamayan aklı başında büyük bir kesim darbecilerin yanında durmadı. Darbe gerçekleşseydi bile ikbale değil ilkelere göre hareket eden her gerçek demokrat gibi yine aynı görüşte olacaklardı. Dün laf söyletmediklerini bugün idam etmekten bahseden, ya da demokrasi tesis etme bahanesiyle kendi halkına, Meclisine bomba yağdıran katil sürüsüyle demokrasi yanlılarını ayıran şey, kapıkulu olup eğilmek yerine hak ve özgürlükler adına omurga sağlıklarını koruyabilmeleridir. Hukuku ve yurttaş iradesini hiçe sayan darbe tehdidine karşı kuşanılacak en etkili silah laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletine sahip çıkmak, özgürlükleri değil daraltmak, aksine genişletmek ve delik değiş edilen kurumları liyakate önem vererek güçlendirmektir.

• • •

Eğer meydanlarda arzu edildiği gibi toplumun her kesiminden insanlar “demokrasi şenliğine” katılım göstermiyorsa bunun nedeni darbeci oldukları değil, çok tehlikeli bir şekilde sokakları arşınlayan linç kültürü ve bunun seküler, demokrat kesim için ciddi bir tehdide dönüşmesinden. Zira Gezi’de üretilmek istenen belden yukarısı çıplak eli kemerli adamlar “demokrasi bayramında” gerçek oldu. Türkiye’nin demokrasi geleceği için darbenin başarısız olmasına sevinirken idam taleplerinin, gecenin bir vakti sokak aralarında tekbir getirerek yürüyen eli sopalı adamların, bireysel silahlanmayı teşvik eden açıklamaların, devlet kurumlarındaki on binlerle telaffuz edilen görevden almaların, tutuklamaların neden olduğu kaygı ve bunun muhaliflere karşı cadı avına dönüşeceğine dair duyulan endişe demokrasi için gerçek bir kenetlenmenin yaşanacağına dair umutları ne yazık ki eksiltiyor.

• • •

Demokrasi bayramında, ‘istesek de istemesek de’ Gezi Parkı’na kışla yapılacağını müjdeleyen Erdoğan, halkın idam talebine kayıtsız kalamayacağını açıklarken, Gezi’nin park olarak kalmasını isteyen milyonlarca insanı yine duymazdan, bilmezden geliyor. Oysa düze çıkmak için daha fazla demokrasiden başka çaremiz yok. “Bir ihtimal, eşimin katilini gözaltına alırsanız sakın işkence yapmayın. İşkenceye karşı ömrünü adamış birinin katili bile adil yargılanmalı” dedi Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi. Toplumsal barış için, bir arada insanca, güven içinde yaşamamız için gerekeni yine, bu ülkenin boğmaya çalıştığı vicdanı söylüyor. İdam sehpalarını kurmakla demokrasiye bahar gelmez. İç barışımızın temini ancak demokratik, hukuka uygun, adil bir düzen talebinden vazgeçmeyenlerin mücadelesiyle mümkün.

Kaynak: Birgun.net