MUSTAFA K. ERDEMOL [email protected]

Ürdün’de İslam’a hakaret etmekle suçlanan yazar Nadih Hattar’ın bu suçlamayla ilgili olarak yargılandığı mahkeme önünde uğradığı saldırıda öldürülmesi, Müslüman bir ülkede hem muhalif hem de Hıristiyan olmanın nelere yol açabileceğini son örneği oldu. Bu nedenle cinayet büyük yankıya yol açtı. Hattar’ın büyük suçu(!)İslam karşıtı bir karikatürü sosyal paylaşım sitelerinde yayınlaması. Gelen tepkiler üzerine özür dilemesine rağmen İslamcı şiddetin kurbanı olmaktan kurtulamadı Hattar.

Hattar’ın katli Ortadoğu’da başta Hıristiyanlar olmak üzere Müslüman olmayan bireylerin durumunu bir kez daha gündeme getirdi. Hıristiyanlar, Hıristiyan batı devletlerinin suçlarının ortağı olarak görülüyor Ortadoğu coğrafyasında. Dolayısıyla sürekli hedefler. Bu politik gerekçenin yanı sıra Hıristiyan-Müslüman karşıtlığı üzerinden sürdürülen bir çatışma hali var öteden beri.

Kahrolsun Hıristiyan domatesler
Ortadoğu’da Hıristiyanlara saldırmak için kullanılmayan malzeme, olmayan gerekçe yok neredeyse. Bu zaman zaman trajik komik durumlara da yol açıyor. Bunların en çarpıcı örneğini 21 Haziran 2012’de tüm dünya medyasına düşen bir haber oluşturuyor. Mısır’da radikal İslamcı görüşleriyle bilinen Mısır Halk İslam Birliği adlı bir Selefi grup, bu kanıya nasıl vardılarsa, domatesin Hıristiyan olduğunu belirterek, Müslümanlarca yenmesinin “haram” olduğunu duyurdular. Domatesin Hıristiyan olduğunu ciddi (!) bir inceleme sonucu keşfettikleri anlaşılıyor. Bir domatesin Hıristiyan olduğunu anlamak aslında çok basit. Domatesi yatay kesin, orada, biraz da tahayyül gücünüze bağlı bu, haç benzeri bir şekil göreceksiniz.

Bu ciddi ciddi haberlere konu olmuş bir keşif. Now Lebanon adlı bir haber sitesinde yatay kesilmiş domatesin bir de fotoğrafı yayınlandı. Fotoğrafın altındaki yorum yazısında, “Domates yemek haramdır çünkü domates Hıristiyan’dır. Domates Allah yerine haça hamdeder ve Allah’ın bir değil üç olduğunu ifade eder. Allah bize yardım etsin. Filistin’de yaşayan bir kız kardeşimize Allah’ın peygamberi Hz. Muhammed görünmüş. Hz. Muhammed ağlıyormuş ve ümmetini domates yememeleri gerektiği konusunda uyarıyormuş. Eğer bu mesajı yaymazsanız bilin ki sizi durduran Şeytan’dır” deniliyor.

Hıristiyan’a ya da ona ait herhangi bir şeye karşı olmak için gerekçe bulmak zor değil. Bu saçmalıkların yaygın olduğu bir Ortadoğu’da, Hıristiyan, Yahudi, Kıpti, artık ne tür gayrimüslim varsa katledilmeleri bir rüyaya bakar. İşte buna benzer saçmalıklarla 20. yüzyılın başlarında Ortadoğu nüfusunun yüzde 26’sını oluşturan Hıristiyanların sayısı günümüzde yüzde 10’ların da altında.

Merkezi Almanya’nın Kelkheim kentinde bulunan Open Doors adlı Hıristiyan insan hakları örgütü, Hıristiyanların dünya çapındaki durumuna ilişkin 2014 raporunda Hıristiyanlara baskı yapan 50 ülkeyi açıklamıştı. Bunların ilk onunu Kuzey Kore, Somali, Irak, Suriye, Afganistan, Sudan, İran, Pakistan, Eritre, Nijerya oluşturuyordu. Kuzey Kore’nin tüm dinleri yasaklamasından, Suriye’nin ise içinde bulunduğu çatışma ortamından ötürü Hıristiyanlar açısından kötü ülkeler. Hıristiyanların Ortadoğu’da en rahat oldukları ülke, iç savaş öncesinin Suriye’siydi. Bu ülkede 1920’lerde Hıristiyan nüfusun oranı yüzde 30 iken bugün bu oran yüzde 10’dan daha az. Söz konusu listede Türkiye 41. Sıradaydı.

Geçen süre içerisinde Hıristiyanların bulundukları Müslüman ülkelerdeki yaşamları daha da kötüleşti. Son 10 yılda Irak’ta yaşayan 1,5 milyon Hıristiyan’ın üçte ikisine yakını evlerinden ayrıldı örneğin. Irak’ta Hıristiyanların sayısı 1.4 milyondan 275 binin altına düştü. Hıristiyanların nüfusunun artış gösterdiği tek Ortadoğu ülkesi ise İsrail, 1948 yılında sayıları 34 bin olan Hıristiyanların nüfusu bugün 140 bin civarında.

İnsan hakları örgütleri 2015’de 7 bine yakın Hıristiyan’ın katledildiğini açıkladı. Bu katledilmelerin tamamına yakını dini nefretle ilgili. Ortadoğu’da bu nefreti körükleyen merkezler var. Kendi kitleleri üzerinde de çok etkililer. Örneğin dünyanın en büyük camisi olan Mescid-i Haram’ın imamı 7 Eylül’de yaptığı duada “Ortadoğu’daki Şii, Yahudi ve Hıristiyanların Sünni cihatçılarca öldürülmesi için dua etti”.

Üstelik bu dua Mısır’dan yayın yapan Al-Qahera Wal Nas’da naklen yayınlandı da. Adı açıklanmayan imamın Arapça yaptığı duada “Allah’ım, Yemen’deki mücahit kardeşlerimize zafer, saygınlık ve güç bahşet. Suriye, Irak ve diğer yerlerdeki tüm Şii’lere karşı da zafer kazanmayı ihsan eyle. Ayrıca hain Yahudiler, kinci Hıristiyanlar ve tüm ikiyüzlülere karşı da zafer kazandır” cümleleri yer aldı.

Bu duanın gereklerini yerine getirecek binlerce fanatik var. Irak Şam İslam Devleti, Xerkavi’nin görüşleri doğrultusunda yüzlerce Şii’yi öldürdü, öldürmeye de devam ediyor. Hıristiyanları öldürmesi ise artık zaten “görevleri” arasında. Mescidi Haram’ın imamının duasını gerçekleştirmek için, o duadan çok önceleri Hıristiyan katletmeye başlamıştı zaten. En çarpıcı olanı 21 Mısırlı Hıristiyan rehineyi öldürmesiydi. Libya’da kaçırdığı rehinelerin öldürüldüğünü gösteren videoyu da yayınladı bu uğursuz örgüt.
Hıristiyanların en çok saldırıya uğradığı ülkelerin arasında Bangladeş de bulunuyor. Geçtiğimiz Haziran ayında Bonpara kentinde yaşayan 65 yaşındaki bir Hıristiyan manav öldürülmüştü İslamcılarca. Ortadoğu ülkelerinde öldürülmeyen Hıristiyanlar sık sık hapis cezalarına da mahkum ediliyorlar. 2013’de Suudi Arabistan’da iki erkek bir kadını Hıristiyanlığa döndükleri, İslami krallıktan kaçmasına yardım ettikleri “suçlaması” ile yargılandılar. Bunlardan Lübnanlı olan erkek altı yıl hapis, 300 kırbaç cezasına, Suudi olan diğer erkek ise iki yıl hapis, 200 kırbaç cezasını çarptırıldı. Yine aynı yıl 2013’de İran’da İncil satarken yakalanan üç İranlı Hıristiyan “devletin güvenliğine karşı suç” işlemekten 10 yıl hapis cezasına çarptırıldılar.

Bu yılın Mayıs ayında Mısır’ın güneyindeki Karam köyünde bir Kıpti Hıristiyan ile Müslüman bir kadının ilişki yaşadığı söylentileri çıkınca Müslümanlarla, Hıristiyanlar birbirlerinin evlerine saldırdı. Associated Press haber ajansı (AP), yaklaşık 300 Müslümanın, evlilik dışı ilişki söylentisinde adı geçen adamın ailesinin evini ateşe verdiği ve 70 yaşındaki annesini soyarak sokakta sürüklediklerini duyurdu. Görgü tanıkları Hıristiyanlara ait 6 evin daha kundaklandığını, daha sonra da Hıristiyanların 3 Müslüman ailenin evini ateşe verdiğini söyledi.

Türkiye’deki ölümler
Kuşkusuz en büyük kaybımız, bir nefret cinayetinin ülkemizdeki en çarpıcı örneği Hrant’ımız oldu. Katolik Santa Maria Kilisesi’nin İtalyan rahibi Andrea Santoro da 5 Şubat 2006 tarihinde Trabzon’da bir fanatik İslamcı tarafından öldürülmüştü. Malatya’da 18 Nisan 2007’de İncil basımı yapan Zirve Yayınevi’nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Necati Aydın ile Uğur Yüksel adlı Hıristiyanların boğazları kesilerek öldürüldü.

Anadolu Katolik Kilisesi Episkoposu Luigi Padovese de 2009’da Hatay’ın İskenderun ilçesindeki evinin bahçesinde bıçaklanarak öldürüldü.

Tüm bunların tam elli milyon Müslümanın yaşadığı Batı’da İslamofobiyi geliştirdiğine kuşku yok. Batı ülkelerinde de Ortadoğu’da katledilen Hıristiyanlar haberleri gündemde tutuluyor. Örneğin 29 Nisan’da Trevi Kuruluşu “inancı için hayatlarını veren tüm Hıristiyanları tanımak” amacıyla Ortadoğu’da öldürülen Hıristiyanların anısına bir etkinlik düzenledi. Etkinlik kapsamında Hıristiyanların anısına Roma Trevi Çeşmesi kırmızıya boyandı Kardinal Mauro Piacenza yönettiği törende Halep Piskoposu Antoine Audo ile beraber Halep’te savaşa tanık olmuş Suriyeli Hıristiyanların yanı sıra Yemen, Pakistan, Türkiye ile Kenya’daki saldırılara tanık olmuş insanlar da yer aldı.

Dini nefretin acılarını kuşkusuz her din mensubu çekiyiyor. Batıda da sağcı faşist, ırkçı gruplara mensup saldırganlar Müslümanları katlediyor. Daha bir hafta önce Fransa’da sadece başörtüsü taktığı için bir Müslüman kadın öldürüldü. 11 Eylül saldırılarından sonra, Müslüman sanılarak öldürülen Sih örneği de çarpıcıdır. Batıda, ABD’de Müslüman ile Sih’i birbirinden ayıramayan insanların çokluğu da ayrı bir tehlike. Kaldı ki ten rengine olan düşmanlık karşısındakinin hangi dinden olduğunu aklına getirmesini engelliyor fanatik saldırganın.

Mutlaka üstesinden geleceğiz. İnsanlığın varıp ulaştığı sonuç, din, cins, cinsiyet, sınıf ayrımcılığı olamaz.

Mutlaka sileceğiz bu ayrımları yeryüzünden. Canımız yansa da.

Kaynak: Birgun.net