“…Doğrusu, bir kimsenin insanlara gerçekten bir şey öğretmesi mümkün olsaydı, buna karşılık para alması bence o kimse için bir şeref olurdu.”

Antik Yunan’da M.Ö. VII. yüzyılda Solon, bireylere ve devlete karşı saldırılarda, her vatandaşa bir takım suçları itham edebilmesi hakkını tanıdı*. İtham hakkının tanınması ile birlikte, kendini bu ithama karşı savunma hakkı da doğdu. Yukarıdaki satırlar, Socrates’in M.Ö. 399 tarihli savunmasından. Tabii sadece batıda değil, örneğin Osmanlı’da şer’iyye mahkemelerinde de savunma hakkı ve dahi (bugünkü anlamında olmasa da) müdafi hakkı vardı.

Yani savunma hakkı, otoritenin suçlama hakkı kadar eski. Ama modern dönemde de Ortaçağ kadar olmasa da savunma hakkının ihlal edildiği birçok örnek var. Ancak bu ihlaller, eski çağlara oranla en azından bazı kanunlara uydurulmaya çalışılıyor(du).

Ta ki AKP iktidar olana dek.

28 bin öğretmen bir gecede işsiz kaldı. Aynı gece, 1 Eylül’de, 2 bin 346 öğretim elemanı da işten atıldı.

Neden? Bilmiyoruz.

15 Temmuz Darbe Girişimi bahane edilerek çıkarılan Olağanüstü Hal kapsamındaki Kanun Hükmünde Kararname’de, öğretmenlerin işten atılma gerekçesi olarak matbu ifade yer alıyor: “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan…”

Meali; işten çıkarmalar, haksız, hukuksuz, gerekçesiz, yargı veya soruşturma süreci olmadan, masumiyet karinesi gözetilmeden hatta suçlama yöneltilmeden, savunma alınmadan, yani hiçbir adil yargılanma ilkesi uygulanmaksızın, bu memlekette sıkıyönetim mahkemelerinin bile yapmadığı şekilde herhangi bir ulusal veya uluslararası kanuna veya hukuka dayanmadan, gerekçesiz şekilde gerçekleşmiştir. Daha da açıkçası öğretmenler, mesela Eğitim Sen üyesi oldukları, sendikalarıyla yasal basın açıklamalarına veya imza kampanyalarına katıldıkları için fişlenmiş ve hiçbir yasal gerekçe gösterilmeden işten atılmıştır.

Çünkü kimin, hangi örgüte üye olduğu, bunun neden ve nasıl suç teşkil ettiği ve kanıtları: Yok.

Çünkü memlekette hukuk ve kanun yok, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var.

Atılanların arasında sadece yüzlerce Eğitim Sen üyesi olması bile işin saçmalığını, hukuksuzluğunu ve aslında kimlerin hedef alındığını gösteriyor. (Kaldı ki muhalif sendika üyesi ya da değil, suç şahsidir ve yargılama olmadan hüküm verilmez.)

Ve AKP’nin uygulamaya koyduğu ‘klan hukuku’ çerçevesinde bile, sanığa savunma hakkı tanınır. Ama bu durumda ortada dava veya soruşturma bile olmadığından, suçlama da yok. Dolayısıyla savunma da teknik olarak alınamıyor. On binlerce kişinin sanık olduğu yargılamaların nasıl bir trajediye döneceğini ise şimdiden tahmin ettiğimizden, o savunma hakkı belki de hiçbir zaman kullanılamayacak.

Anayasa hukukçusu, Prof. Dr. Burhan Kuzu, geçen hafta katıldığı bir programda, “Mahkemeye gidip itiraz etsinler” dedi. Kendisi bir hukukçu olarak, öğretmenlerin dilekçe verip ‘kendi suçsuzluklarını ispat etmeye çalışmasını’ önerdi. Bununla da kalmadı, yargı yolunun açık olduğunu iddia etti. Ama OHAL Kanunu madde 33’e göre, yürütmeyi durdurma kararı verilemiyor. Bu karar olmaksızın mahkemenin sonuçlanması (adil yargılama olacağını varsaysak bile) yıllar sürer.

Milli Eğitim Bakanlığı bir de üstüne ihraç ettiği 28 bin öğretmenden Eylül maaşının yarısını geri istedi.

Kuzu’ya göre, son maaşlarının yarısını devlete iade eden öğretmenler, bu süreçte hiçbir gelirleri olmadan ve ceplerinden para vererek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne varacak bir yargı sürecini başlatırsa yaklaşık 10 yıl içerisinde ‘haklarını alabilirmiş’.

Eğitim Sen dün, 672 Sayılı KHK ve devamında ihraç edilen üyeleri adına Danıştay’da dava açtı. Umarım, davanın sonucu ummadığımız gibi olumlu ve zamanında sonuçlanır. Çünkü kanunda ‘makul sürede yargılama’ diye bir karine de var.

Bildiğimiz kanunlar hâlâ yerinde duruyorsa tabii.

* Tarihsel Perspektifi ile Batı Hukukunda Savunma Hakkı ve Müdafi, Ankara Barosu. Kaynak: CALHOUN George Miller, “The Growth of Criminal Law in Ancient Greece”, Third Printing (2008), The Lawbook Exchange Ltd., Clark, New Jersey, 1999, s. 6

Kaynak: Birgun.net