AKP, 10 yıl boyunca Fethullah Gülen’e “ne istediyse verdi.” 17 Aralık sonrası malum koalisyonun çatlamasından ve özellikle darbe girişiminden sonra bu kez isteme sırası AKP’ye geçti. Yana yakıla her platformda ABD’den Gülen’in iadesini istiyorlar.

Bazıları Gülen’i iade ısrarının iç politika olduğunu savunuyor. Gelmesi halinde vereceği ifadelerin “sıkıntı” yaratabileceği bu nedenle “dostlar alışverişte görsün” tadında iadenin gündemde tutulduğunu öne sürüyorlar.

AKP cephesi, bu iddiaları net bir şekilde reddediyor, ancak iadede ne kadar ciddi olduklarını sorgulatan adımları da peşi sıra atıyor. Tam ABD ile pazarlıklar başlamışken idam cezasını gündeme getirmek, iade olasılığını okyanus ötesine daha da yaklaştırmıştı.

Son olarak AKP’nin Gülen’in iadesi için ABD’ye gönderdiği isim kafaları karıştırdı. AKP saflarında uzun yıllar siyaset yapmış, diplomasi geçmişi olan onlarca isim varken, eski tarım bakanı Mehdi Eker’in görevlendirilmesinin amacı nedir?

Uluslararası deneyimleri olan ve ikisi de dışişleri bakanlığı yapmış eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül ya da müstafi başbakan Davutoğlu gibi isimler neden gönderilmedi? Güven sorunu mu var?

Bu gibi isimlerin yerine, kariyerine veterinerlikle başlayıp Tarım Bakanlığı’na kadar yükselen Eker’in Washington’ı ikna etmesini mi bekliyorsunuz?

Eh, zaten bu CV ile FETÖ’yü, sivrisineklerden insanlara geçen Zika virüsüne benzetmesine şaşmamak gerek...

*****

Bu işte vezirin parmağı olabilir!

Bu adam FETÖ’cü

Yoo, hiç alakası yok. Adam solcu. FETÖ’cülerle de epey kavgalı.

Yok yok, sen bilmezsin. Kripto bu kripto..

Saçmalama oğlum, ne kriptosu. Kriptonlu bile olabilir ama kripto olamaz.

Yenikapı ruhu diyorum sana, Yenikapı!

Son dönemde yukarıdakinin türevi sohbetlere tanık olmuşsunuzdur. “Memlekette Önüne Gelene FETÖ’cü-Darbeci Yaftası Yapıştırma Olimpiyatları” tüm hızıyla devam ediyor malum.

Ama emin olun bu olimpiyatlarda gerçek madalya sahipleri, adı anılanlar değil olimpiyatı düzenleyenler olmalı. Meseleyi sulandırma konusundaki maharetler gerçekten altın madalyaları hak ediyor.

Son olarak havuz gazetelerinin necip temsilcilerinden Akşam’ın attığı başlık, birçok dalda altın madalyayı hak ediyordu. Gazete, FETÖ’ye finansal destek iddiasıyla tutuklanan işadamını, okurlarına şöyle tanıtmıştı:

Baklava imamı gözaltında!

Bu başlığa sosyal medyada yapılan yorumları da paylaşmadan geçemem:

İlhan Taşçı: Sütlü Nuriye İmamı’nı almadan bitmez bu iş.

Immanuel Kuşçu: Bu işte vezirin parmağı olabilir!

Aylin Kotil: Hanım göbeği ablaları arasında tedirgin bekleyiş başlamış.

*****

Bu başlıklar “direk”ten döner

Dünkü gazeteler, 28 belediyeye kayyum atanması haberini meşreplerine göre vermişlerdi. “Milli iradeyi” en çok kutsayan gazetelerin attığı başlık “Bayram temizliği”ydi.

Yeterince “milli” bulunmayan halkın iradesine el konması haberindeki ortak fotoğraf da Hakkari’den seçilmişti. Baskın sonrası belediye binasına asılan Türk bayrağı, birçok gazetenin fotoğraf altı başlığı olmuştu. Yalnız editör arkadaşların gözünden ya kaçan bir şey var.

Belediyenin Türkçe ve Kürtçe tabelasının üzerine örtülen, kadrajdaki tek bayrak değil. Ebatlarını sevmeyebilirsiniz ama soldaki direkte baskından önce de Türk bayrağı dalgalanıyordu. “Baskından sonra bayrak asıldı” cümlesini yazarken fotoğrafa dikkatli baksaydınız keşke.

*****

Yazana hapis, peki ya kaçana?

Gazetelerde dün çok küçük görülen bir haber vardı. Edirne Bürosu’nun haberine göre FETÖ’yla bağlantılı oldukları gerekçesiyle açığa alınan ve yurtdışı çıkışları engellenen iki kişi, Meriç Nehri’ni şişme botla geçmek istemiş. Buraya kadar “rutin” haber tadında. Haber şimdi geliyor: Türkiye’den yasadışı yollarla kaçmak isteyen bu iki kişiyi mahkeme serbest bırakmış. Tutuksuz yargılanmaları elbette ideal olanı. Ama gazetecisine, yazarına demir parmaklıklar arkasını layık gören memleket adaleti için çok şaşırtıcı değil mi?

Kaynak: Birgun.net