15 Temmuz’daki alçak darbe girişiminin ülkeye nelere mal olduğuna hepimiz tanıklık ediyoruz. Keşke yaşanmasaydı dediğimiz 15 Temmuz öncesiyle ilgili bir soru geliyor akla yalnız. Darbecilerin boynuna kemer bağlayarak 12 saat rehin aldıkları Genelkurmay Başkanı Akar’ın 31 Mart’ta yaptığı açıklamadan söz ediyorum.

O dönem özellikle Ergenekon ve Balyoz mağduru subaylarla yapılan röportajlarda, Fethullahçı’ların orduda darbe hazırlığında olduğu söyleniyordu. Gazeteciler de kısa tarihin haklı çıkardığı bu iddiaları sayfalarına taşıyordu. O günlerde yapılan bu yayınlar üzerine, darbeden 4.5 ay önce Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir açıklama yapılmıştı.

Açıklamadaki, darbenin nasıl imkansız, ordudaki emir-komuta zincirinin ne denli mükemmel, hiyerarşi dışı oluşumların ihtimal dışı olduğundan dem vuran klasik savunma refleksleriyle yüklü cümleleri bir kenara bırakalım. TSK bildirisi şöyle bitiyordu:
“Haddini aşan haber ve yorumları yapanlar hakkında hukuki işlemler başlatılmış ve suç duyurusunda bulunulmuştur.”
Darbenin geldiğini fark edemeyen Genelkurmay Başkanlığı, “darbe geliyor” iddialarını yazdığı için kimleri yargıya şikayet ettiğini açıklasa da öğrensek. Keşke, o dönem gazetecilerin “olacak” dediklerinin olmasından sonra savcılarımızın da nasıl hareket ettiğini bilsek.

***

Erdoğan ne demek istedi? At kim, it kim?

Darbeyle mücadele torbasına atıldığı için isyan edenlerin çığlıkları yükselince, Saray ve Çankaya’dan sakinleştirici mesajlar geldi. Haftaya damgasını vuran Erdoğan’ın “At izi it izine karıştı” çıkışı oldu. Cadı avı eleştirilerine -kısmen de olsa- hak veren bir açıklamaydı.

Bu açıklamanın ne anlama geldiğine ilişkin ilginç bir değerlendirme, dünkü Aydınlık’tan geldi. Aydınlık deyip geçmeyin... Başyazarı Perinçek’in FETÖ operasyonlarını “Kemalist devletin tamamlanmasının önü açılıyor. 70 yılın en iyimser dönemindeyiz” diyerek desteklediği bir gazete bu.

Gazetenin dünkü birinci sayfası, “Erdoğan’ın günlerdir konuşulan o sözlerinin altında yatan 2 önemli nedenin ayrıntılarına ulaştığı”nı müjdeliyordu.

Birinci neden, operasyonun AKP’ye uzanmasıymış. Aranan siyasi ayak, hükümetin içinden çıkmış. Erdoğan da büyük bir operasyonun partide deprem yaratmasından çekindiği için söylemiş. Hatta danışmanlarının bile adı geçiyormuş.
“At izi, it izi” sözünün 2. sebebi ise FETÖ’nün soruşturmaları yönlendiriyor olmasıymış. “Yönlendirmeli itirafçılar” örgüt üyesi olduğunu kabul ediyor ama aynı zamanda ilgisiz insanların adlarını vererek “canlı bomba eylemi yapıyor”muş.
Hani gözünüzden kaçmasın diye yazdım bunları. “Kemalist devletin tamamlanmasının önü açılırken” bilin istedim.

***

Konyalı neden bunu da sormuyor?

Yurdum insanının demokrasi aşkı gerçekten efsane. Elektrik kesintilerini darbe sanarak askeri binaların ve valiliğin önüne koşan Konyalıların demokrasi tutkusu gerçekten alkışlanacak düzeyde. Yalnız küçük bir soru... Bir haftada iki kez demokrasiden “elektrik alamayınca” bayraklarıyla meydanlara inen sevgili Konyalılar. Meselenin aslını öğrenince, Türkiye’nin en büyük kentlerinden birinde bu kadar sık neden elektrik kesiliyor, bir de onun hesabını sorsaydınız.

***

Tamam gazeteciye kaynağı sorulmaz ama...

Mesleğimizin evrensel ilkelerinden biridir. Gazeteciye haber kaynağı sorulmaz. Biz bu soruyu aşağıdaki sebeplerle gazeteciye değil, devlete soruyoruz.

Malum, Dink suikastıyla ilgili utanç dolu videoyu izlemişsinizdir. Polislerin tetikçi Ogün Samast’a sarılarak “Aslanım benim, aferin Ogün... Hadi güzel poz ver, hem de gülerek ama...” dedikleri video.



Önce hükümete epey yakın Kanal 24’te yayınlandı. Gazetecilik başarısıdır, yayınlamaları da gayet önemlidir. Ama belli ki güvenlik bürokrasisinden alınan bir görüntü.

“İnsan hayret ediyor...” Ama aynı zamanda merak da ediyor... Bu video yaklaşık 10 yıl sonra nasıl ansızın ortaya çıktı? Konuyla ilgili haberlerin tümünü okudum, nerede bulunduğuna ilişkin tek satır yok.

***

Yine bize esmer günler düştü

FETÖ ile mücadele gerekçesiyle “çuvala eklenen” isimlerden biri, barış bildirisini imzalayan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’ydu. Cumhuriyet’ten Pınar Öğünç’e konuşan Prof. Hamzaoğlu’nun cemaat-AKP kırılmasına ilişkin tespiti, son dönem Türkiyesi’nin özeti gibi:

“Onlar beraberken de ceremesini toplum olarak biz çekiyorduk, ayrıldılar yine biz çekiyoruz.”

Yıllar önce cinayette devleti işaret edenlere vatan haini deniyordu. O kadar zaman sonra dönemin devlet görevlilerinin katilin sırtını sıvazladığı görüntüler nasıl ortaya çıktı söyleyen kimse yok.

Her gün gazetelerde bir yenisinin yakalandığını öğrendiğimiz “FETÖ’nün kasası filanca bey” deseler de razıyız.
Haa olmaz ya, 10 yıldır bunu saklayan birileri varsa “millet de rabbimiz de” affetmez.

Kaynak: Birgun.net