Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, FARC gerillalarıyla Kolombiya devleti arasında süren 52 yıllık iç savaşı sona erdirmekteki çabaları nedeniyle bu yılki Nobel Barış Ödülü’nün sahibi oldu. Tüm dünyanın gözü önünde olmasa, kapalı kapılar ardında sadece Santos’un sürdürdüğü bir barış “çabası” var sanabilir insan. Oysa ödüllendirilmeye değer bir olgu varsa, bunun en önemli katılımcıları elbette FARC ile sürecin başından beri canla başla barış için çaba sarfeden Küba Devlet Başkanı Raul Catsro’dur. Nobel Barış Ödülü Komitesi yine her zamanki sol düşmanlığını sergilemiş oldu.

Herhalde sorulsa, FARC’ın bir “terörist organizasyon” olduğu gerekçesi ileri sürülecektir. Castro için ne diyebilirlerdi bu da başka merak konusu tabii.

Bizim dünyamızda pek kıymeti harbiyesi yok Nobel ödüllerinin. Her olguyu nesneleştirip, onu ilgili konunun “borsası”na kazandırmaktan başka işe yaramayan ödüller bunlar nihayetinde. Eğer Barış Ödülü Santos, FARC, Castro arasında paylaştırılmış olsaydı da bu ödüller gözümüzde değerli olmazdı. Çünkü kendisini yüce bir takdir makamı olarak gören Nobel Barış Ödülü Komitesi’nin antikomünist tarafı artık kabak tadı vermeye başladı. Kısa bir tarihçe bunu anlamamıza yeter. Camp David Barış Anlaşması nedeniyle ödül verilenler arasında dönemin İsrail Başbakanı Menahem Begin’in, 1994’de yine dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin’in, başkanlığa seçilir seçilmez barışa katkısının olduğu keşfedilip (!) ödül verilen Barack Obama’nın seçilmesi tabii ki rastlantı değil.

FARC “terörist” ise Santos ne peki?
Tamam. Önceki şahin tarafını törpüleyip ülkesine barış gelmesi için çabaladığı doğrudur Santos’un. Bu çabaları nedeniyle geçmişte çokça eleştirilen katliamcılığı unutulduğuna göre, FARC için de benzeri bir tutumun alınması gerekmez miydi? Santos, ülkesinin barış karşıtı güçlü çevrelerinin tepkisini çekip, siyasi yaşamını tehlikeye attı da, 52 yıldır Kolombiya yoksulunun, topraksız köylüsünün sesi, temsilcisi olan FARC’ın “siyasi varlığı” destekçisi kesimler gözünde tehlikeye girmedi mi? Madem birilerinin geçmişi unutulabiliyor, FARC’ınki neden unutulmadı?

O zaman biz de unutmayalım. Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos bir katildir. Kendisinden önceki Başkan Álvaro Uribe’nin (ki babası FARC tarafından öldürülmüştür) intikamcı duygularla hazırladığı FARC’ı yok etme planlarının uygulayıcısıydı uzun süre. Uribe’nin yardımcısıydı Santos. Uribe kabinesinde Savunma Bakanlığı yaptığı sırada hayata geçirilen uğursuz “güvenlik politikası”nın kararlı bir savunucusuydu. Bakanlığı sırasında ihlal etmediği uluslararası hukuk kuralı kalmadı bu adamın. Bakanlığı ülkede faili meçhullerin arttığı bir dönemdi.

Nobel Barış Ödülü Komitesi’nin Santos’un başında bulunduğu Jague Operasyonu’nu bilmiyor olamaz. Bu operasyon, komşu ülke Ekvador’un hava sahasını ihlal edip bu ülke topraklarında bulunan bir FARC kampını bombalamayla sonuçlandı. FARC’ın efsanevi lideri Raul Reyes’in hayatını kaybetmesine yol açmış bir yok etme operasyonuydu. Santos, bu operasyon sayesinde şan, şöhret kazandı. En korkunç faaliyeti neydi bu adamın? Kamuoyuna sahte zaferler sunmak için FARC’la ilgisi olmayan onlarca sıradan vatandaşı FARC üyesi diyerek öldürtmek. Öldürülenler arasında zihinsel engelli bir dolu masum da vardı. Başkanlık için kampanyasını FARC’ı yok etmek üzerine oturtmuştu. Bunlar unutulacak bir geçmişin faaliyetleri midir?

Kolombiya’da bir barış olacaksa, barışma noktasına gelinmişse bu FARC’ın, yaptığı kimi eylemlerin özeleştirisini de vererek, ciddi fedakarlıklarda bulunması sayesindedir.

Barış görüşmelerine henüz ABD’yle ilişkilerini normalleştirmediği zamanlardan beri dahil olan (bu ABD’nin bu konuda da tepkisini çekmek demektir), her iki tarafı ikna eden, daha fazla sözünü dinlettiği FARC’ı barışa, devletin ciddi garantiler vermemesine rağmen ikna eden Küba Devlet Başkanı Raul Castro’yu görmeyen bir körler topluluğudur Nobel Barış Komitesi.

FARC teröristse, Santos da teröristir. İsrail’in kuruluşundan önce faaliyet gösteren Irgun ile Haganah mensubuyken “terör eylemleri” yaptıkları ortaya çıkmış olan Begin ile Rabin de teröristti.

Nobel Barış Komitesi üyeleri kör olmasına kör elbette ama hafıza kaybından da muzdaripler belli ki.

Kaynak: Birgun.net