Facebook, Mart 2016 itibariyle günlük 1.09 milyar, aylık 1.69 milyar aylık aktif kullanıcıya ulaştığını açıkladı. Aynı dönemde 989 milyon mobil kullanıcıya ulaşılırken aylık bazda bu rakam 1.51 milyar kullanıcıya ulaştı. Bu kullanıcıların yaklaşık yüzde 84’ünden fazlası ise ABD ve Kanada dışından Facebook’a bağlanıyor.

Şirketin uygulama ekosisteminde bulunan Instagram 300 milyondan, WhatsApp 700 milyondan fazla kullanıcıya sahipken bu rakam Facebook Messenger 600 milyon civarında.

Facebook’a her saniye 20 bin kullanıcı giriyor. Bu rakam 18 dakikada 11 milyon aktif kullanıcıya denk geliyor. Mobil uygulama ile ise her dakika yaklaşık 486 bin kişi giriyor. Tüm bunların yanında Facebook her saniye bünyesine 8 yeni kullanıcı ekliyor. Ağ üzerinden her 15 dakikada 49 milyon paylaşım yapılıyor ve her 10 dakikada 100 bin arkadaşlık isteği gönderiliyor. Her dakika ise 500 bin paylaşım beğeniliyor.

Facebook tüm bunlarla her saat 1.4 milyon dolar gelir elde ediyor. Bu gelirin yüzde ise 73’ü mobil reklamlardan sağlanıyor. Mobil alanda atılımlarına devam sosyal ağa bağlı 1 milyar mobil uygulama bulunuyor.

Rakamlar size neyi ifade ediyor bilmiyorum ama benim aklıma ilk gelen şey şu;

Facebook dünyanın en büyük devleti. Vatandaşlarının tamamını çok yakından tanıyan bir devlet.. Bunu biraz daha açmak gerekirse; Her bir vatandaşının ruh halini, tatilini nerede yaptığını ya da yapmayı planladığını, hangi inanışa sahip olduğunuzu, çocuklarının nasıl olduğunu, üstelik hem anne baba gözünden hem de çocuğun bakış açısından biliyor. Arkadaşlık ilişkilerinizi, kiminle aranızın çok iyi olduğunu, kiminle nane molla olduğunu, en son aldığınız ya da almayı düşündüğünüz herhangi bir şeyin ne olduğunu, aldıktan sonra ondan memnun olup olmadığınızı, ne kadara aldığınızı, nereden aldığınızı, nereden neden almadığınız gibi detaylar uzatılabilir. Okuduğunuzda siz de benim gibi biraz hatta epey korkmadınız mı? Dijital dünyanın bize sunduğu ya da bizi ortaya saçtığı bir dünya. Her şeyi Facebook’da yaşıyoruz. Sadece Facebook değil aslında. Google’da, YouTube’da, YouNow’da. 1 milyar nüfuslu dev bir ülke düşünün. Çin gibi. Uyandığınızda “Bugün neden keyifsizsin”, “haydi geç kalacaksın bak saat 9’daki toplantıyı kaçırmamalısın, senin için çok önemli” diyebilecek kadar sizinle birlikte yaşayan bir devlet Facebook.

Keyifsiz olduğunu nasıl anladı? Çünkü sen uyanır uyanmaz Instagram’a depresif ruh halini yansıtan bir resim yükledin ve Facebook sayfana ‘uff saat 09:00’da toplantı mı olur dedin. Arkadaşın da sana öyle deme bu toplantı senin hayatını değiştirecek sonra çok pişman olursun’ dedi. Bu örneklerde yüzlerce alternatifli olarak üretilebilir.
Peki gelelim konumuza. Şimdi Facebook bir devlet olsaydı ya da devletler Facebook gibi olsaydı ne olurdu? Bir başka bakış açısıyla olmalımı? Olacak mı?

KÜÇÜK AJANLAR PEŞİNİZDE

Neredeyse her ikisi de olacak gibi görünüyor. Bu bizim için iyi mi? Siz Facebook vatandaşı olmak ister misiniz?

İnsanın kafası karışıyor kabul edelim. Eğer ki beni bu kadar iyi tanıyan bir devlet ise ve benim sıkıntılarımdan beni kurtaracaksa, yardımcı olacaksa bu konuda olumlu düşünebilirim belki. Bir başka taraftan bakarsak benim oyumu isteyen bir devlet olarak eğilimlerimi ve tercih kriterlerimi çok iyi biliyorsa ve tam benim istediğim gibi bir tablo ile beni karşılaştırıyor ve beni kandırabiliyorsa bu çok ciddi bir sorun olabilir. Yani kurguyu mükemmel yaparsa bu yemi yutmamamız için bir engel kalmaz ve işte o zaman büyük felaket olur. Bunları yazıyorum çünkü bu ihtimaller yani Facebook gibi bizi çok iyi tanıyan devletler olacak. Bunun etik değerleri, üst kurulları olmalı. Bağımsız bir şekilde denetlenmeli ve güvenirliği sağlanmalı.

Çok basit gibi görünen ama aslında tüm sırrın içinde saklı olduğu bir örnek vereyeim. Diyelim ki bir internet sitesinde bir çanta ilginizi çekti. Siteye girip fiyatına ve detaylarına baktınız. İşte o andan sonra size Google’da başka bir konuyla arama yaptığınızda sağ tarafta o çanta var. Facebook’a girdiğinizde ana ekranda o çanta karşınızda. YouTube’da bir video izlediğinizde hop o çanta reklamı başlıyor. Bunlar oluyor biliyorsunuz, sebebi: Çerezler (cookies). Bizim internet izlerimizi topluyor ve satıcılar için onlara iletiyor. Bu küçük ajanlar seçim döneminde de çalışıyor.

Sonuç olarak aslında kimliğine ya da pasaportuna sahip değilsiniz ama aslında o devletin vatandaşısınız. Bunları unutmayın ve ona göre yaşayın. Hayatımızın içerisinde her geçen gün daha fazla yer almaya devam edecek bir dünya bu artık. Nasıl yaşadığınız nasıl dijital izler bıraktığınız artık çok daha önemli. Çünkü sizin bu bıraktığınız tüm izler başkaları için para ediyor.

Facebook ilerde şunu yapsa ne olur acaba? Büyük sponsorluk anlaşmaları yaparak dev bir adayı satın alsa. Merkezde topladığı dev bilgi topunun içerisinden dünyanın en özel ve detaylı bilgileri ışığında rafine insan topluluğunu belirlese, bir davet ile sizin için öyle bir dünya kurdum ki her şey tam istediğiniz gibi. İşiniz sizin yeteneklerinze göre tam istediğiniz gibi ayarlandı. Yaşam standartları çok çok yüksek şekilde planlandı. Gelin burada yaşayın dese! Bu teklife eminim pek çok kullanıcısı olumlu yanıt verir ve adaya taşınır.
Bundan sonrası sizin hayal gücünüze kalmış. Olur mu bilinmez ama istese bunu yapacağı kesin. Benden söylemesi, keyifli bir hafta sonu geçirmeniz dileklerimle.

NOT: Ben de günlük tutmaya başladım. Üstelik YouTube’da. Yani video olarak her günümü özet bir şekilde yayınlıyorum. Belki bende bu yeni dünyaya taşınırım kim bilir?

Merak edenler için videolarımın adresi

Kaynak: Birgun.net