YAŞAR AYDIN
[email protected]
@yasaraydinnn

Başbakan Binali Yıldırım’ın bozulan ilişkilerin düzeltileceği dört ülke içinde saydığı İsrail’le ilgili takvim netleşti. 26 Haziran’da Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile Joseph Ciechanover görüşerek anlaşmaya son şeklini verecek. Avrupa’da bir kentte yapılacak görüşmede İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’e göre pürüz olarak geriye kalan yüzde 20’lik bölümün çözülmesi bekleniyor.

Türkiye yalnız

Havuz medyasının ‘Gazze ablukasının kaldırılması için büyük adım’ olarak nitelediği antlaşmanın gerçek gündemi ortaya çıkmaya başladı. Batı basını ise havuz medyasından farklı olarak meselenin ekonomik boyutuna dikkat çekiyor. Deutsche Welle’nin analizine göre bu yakınlaşmanın odağında doğalgaz var. Yine aynı yayın organına göre Türkiyeli yetkililer yalanlasa da bu süreç esas olarak Mart ayında bağlanmış. Mart ayında Washington'da yapılan nükleer güvenlik zirvesi sırasında Erdoğan, İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz ile 30 dakikalık özel bir görüşme yaptı ve burada sadece güvenlik konuşulmadı.

Deutsche Welle’ye göre görüşmenin esasını doğalgaz oluşturdu ve iki taraf açısından da yakınlaşma arayışının itici gücü oldu.

Tamamen ‘duygusal’

Yaklaşık 700 milyar dolarlık bir rezerv olduğu sanılan doğalgazın İsrail için en kolay ve kazançlı pazarlama yolu Kıbrıs-Türkiye hattı olarak görülüyor. Bu anlaşma hem İsrail’e hem de Türkiye’ye önemli gelir getirecek. Türkiye uzun süredir Ortadoğu’da yaşadığı yalnızlıktan da kurtulmuş olacak. İlişkilerin nerdeyse düşmanlıktan ‘normalleşme’ kıvamına hızla geçilmesinin arkasında yatan temel neden de böylece ortaya çıkmış oldu.

Abluka meşrulaştı

Türkiye, krizin başında Gazze ablukasının kaldırılmasını en önemli şart olarak sunmuştu ve bu, neredeyse tek koşul olarak kaldı. Yine basına yansıyan şekli ile tüm yardımların Aşdod Limanı’ndan geçirilmesi şartıyla bu bir anlamda esnetildi. Ama tamamen İsrail denetiminde yapılacak yardımla ablukanın bir anlamda meşrulaştığını iddia edenlerin sayısı da az değil.

AKP için en zor tercihlerden biri ise hiç kuşkusuz İsrail’in terör örgütü kabul ettiği Hamas’ın İstanbul’daki bürosunun kapanma talebi. Bu talep Gazze için bulunan ara formüllerle karşılanamaz gözüküyor.

Erdoğan ne diyecek?

Bir yılı aşkın bir süredir dış politikada tüm enerjisini Suriye, Mısır ve İsrail’e kızmakla geçiren Tayyip Erdoğan’ın yeni durumu nasıl açıklayacağı merak konusu. Sürecin mimarı durumunda olan Erdoğan, bu hamleyi kuşkusuz çaresiz olduğu için yapıyor. Ama aynı zamanda içeride bolca kullandığı argümandan da oluyor. Erdoğan, Mursi’nin casusluktan müebbet almasına “endişeliyim” diyen Abdullah Gül kadar bile tepki gösteremedi.

Herkes Erdoğan’ın sıkışmışlığının farkında

Türkiye Erdoğan-Davutoğlu döneminde izlediği politika ile yalnızlaştı ve karşılığını da ekonomik ve siyasal kriz olarak aldı. Erdoğan ağır da olsa manevra yapmaya çalışıyor. Ama başta Rusya olmak üzere hiçbir ülkenin de ilişkileri düzeltmek için çok acelesi yok. Türkiye bir sene öncesiyle kıyaslandığında daha zor durumda. Sürekli bir koz olarak kullandığı mülteciler bile Ankara’yı kurtaramadı. O yüzden Türkiye ile yeniden masaya oturan her ülke pazarlığı daha yukarıdan açıyor. O yüzden İsrail sadece Gazze ablukasında yapacağı küçük bir esneme ile doğalgaz ve silah anlaşmalarında kazanacağı milyarlarca doların yanına Erdoğan’ın havasını alan ülke olarak prestij kazanacak.

Kaynak: Birgun.net