İstanbul/Yenikapı'daki 'Fetih' mitinginde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bölge'de devam eden çatışmalar için '​Bölücü terör örgütünü koç başı gibi kullanıp ülkemize saldıranların derdi ne Kürt kardeşlerimizdir, ne de o bölgedir. Onların derdi fethin intikamını almaktır. Kullandıkları kuklalar, açtıkları çukurlara gömüldüler' dedi.

Erdoğan, Suriye'deki savaş için, "Suriye rejimi, DAİŞ ve PYD terör örgütü birbirlerini destekleyen, yol açan, üçlü bir sacayağı haline dönüşmüştür" iddiasında bulundu. Erdoğan, ABD ile PYD'nin Rakka'ya ortak operasyon düzenlemesine de değinerek "Maalesef, müttefikimiz dediğimiz ülkeler de bu çirkin oyuna göz yumup destekliyor. Kardeşlerim, DAİŞ denilen maşa örgütü öne sürerek Suriye'yi kana boğanların asıl amacı çok açıktır. Aynı şekilde PYD denilen terör örgütünü kullanarak güney sınırımızı kuşatmaya çalışanların amacının Ortadoğu ve Afrika ile ilişkilerimizi koparmak olduğu ortadadır" diye konuştu.

Erdoğan, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin "Bildiğiniz gibi dokunulmazlıklarla ilgili parlamentoda, iktidar partisinin vermiş olduğu teklif görüşüldü. 376 kabulle geçti. 168 milletvekini kapsayan fezlekeler, bu fezlekeleri parlamento oyladı ve yargıya gönderiyor. Meclis Başkanlığı'nda şimdi. Bundan sonra yargıda karar. Sizin bu isteğiniz yargı kararıyla yerine gelecek" diye konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"İstanbul, ey İstanbul, iki kıtanın gözdesi İstanbul. Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul. Her semtinde her sokağında ayrı güzellikleri sinesinde barındıran İstanbul. Deniziyle, yeşiliyle, tarihiyle kendini gören herkesi kendine hayran bırakan İstanbul. Minareleriyle, camileriyle, saraylarıyla, çeşmeleriyle medeniyetimizin şahikası İstanbul. Hepsinden önemlisi insanıyla aziz İstanbul. Seni kalpten selamlıyorum.

"Her bir ilçeni ayrı ayrı selamlıyorum İstanbul. Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından gelerek sığınmış, kendisine yeni bir hayat kurmuş herkesi selamlıyorum. Saraybosna'dan Bakü'ye kadar tüm kardeş başkentleri selamlıyorum. Şam'dan Bağdat'a, Kahire'den Trablus'a kadar boynu bükük tüm şehirlerimizi selamlıyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun kardeşlik, insanlık adına derdini derdimiz acısını acımız bildiğimiz herkesi selamlıyorum. Bize eğilmek yakışır mı? Bizde eğilmek var mı? Biz sadece Rabbimizin karşısında, huzurunda, rükuda eğiliriz. Başka eğilmek yok. Fetih, 563'üncü yıl dönümü coşkusunu birlikte kutlamak için Yenikapı'da burada bir araya gelmiş sizleri selamlıyorum. Allah'ın selamı, bereketi üzerinize olsun. Değerli kardeşlerim, İstanbul'u çekip alırsanız, şairler, ilhamsız ve sözsüz şiirler eksik kalır. İstanbul'u anmadan tarih yazmaya kalkarsınız mürekkebiniz kurur, kaleminiz körelir. İstanbul'u yaşamadan geçen ömür eksiktir, tatsızdır. Onun için bu şehrin kıymetini çok iyi bilmeliyiz. İstanbul, bizim için sevgili peygamberimizin övgüsüne, müjdesine mahsar olmasıyla ayrıca önemlidir. Çağ kapatıp, çağ açan tarihin gördüğü en muhteşem zaferlerden birisi olan İstanbul'un fethinin 563'üncü yıl dönümü mübarek olsun, kutsu olsun. Rabbim, bu şehri fetheden komutan Fatih Sultan Mehmet Han'dan, onun manevi rehberleri olan Akşemsettin'den Molla Gürani'ye kadar herkesten razı olsun.

"Her köşesi bir başka evliyanın, gönül sultanının mekanı olan bu şehrin üzerindeki manevi zırhı kıyamete kadar muhafaza eyle. Kimsesizlerin kimsesi, gariplerin son sığınağı olan bu şehri koru. Ya Rabb, bu şehrin ve vatanımızın fethi için korunması için asırlardır bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlerimizin şehadetini sen kabul eyle. Allah, dualarımızı kabul etsin. Allah, sizlerden razı olsun.

"İstanbul, 563 yıl önce fethedildi. Ama şundan emin olun, bu fethin hesaplaşması 563 yıldır bitmedi. İstanbul semalarında ezanlarımız okunmaya, ay yıldızlı bayrağımız dalgalanmaya devam ettiği sürece bu hesaplaşma bitmeyecek. Bu hesaplaşma devam edecek. Kardeşlerim, bu şehri, sadece şehirlerden bir şehir sananlar nasıl bir gaflet içinde olduklarını bilseler, inanın bana gözyaşlarıyla nedamet getirirler. İstanbul'u anlamak için Mekke'yi gözünüzün önüne getirmelisiniz. Medine'nin huzurunu içinizde yaşamalısınız. Kudüs'ün acısını kalbinizde hissetmelisiniz. 1075 yılında İznik'te coğrafyamızdaki ilk devletimizi kuran Süleyman Şah'ın ufkunu çözebilmesiniz. Söğüt'te temelleri atılan dünyanın en uzun soluklu devletinin kurucusu Osman Gazi'nin rüyasına vakıf olmalısınız. Elbette, İstanbul'u anlamak için fethin ne demek olduğunu bilmelisiniz. Sayın Başbakanımız fetihle alakalı çok geniş detay tanımlar verdi. Birileri fetih kanla, fetih ölümle süregiden bir süreç olarak anlatıyor. Fetih, Batı'nın aşılmaz sandığı duvarların aşılmasıdır. Fetih, 21 yaşındaki sultanın bin yıllık Bizans'ı dize getirmesidir.

"​Bu memleketi bizden koparmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bölücü terör örgütünü koç başı gibi kullanıp ülkemize saldıranların derdi ne Kürt kardeşlerimizdir, ne de o bölgedir. Onların derdi fethin intikamını almaktır. Kullandıkları kuklalar, açtıkları çukurlara gömüldüler.

"Onları üzerimize salanların akibeti aynı olacaktır. İstanbul, ekranları başında bizi izleyen aziz milletim, bu millet 100 yıl önce hasta adam ilan ettikleri Osmanlı'nın küllerini havaya savurmanın keyfiyle Çanakkale'de Kutul Amere'de üstüne saldıranlara cevabını vermiştir. Küllerinden doğan son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti 93. yıl dönümünü geride bırakıyor. 2023 hedeflerimize ulaşarak 100 yıl öncesinin hasta adamının varisini geleceğin en büyük 10 ekonomisinden birisi haline getireceğiz.

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Karar da sizindir, söz de sizindir. Batılı ülkeler, ihtiyacımız olan sanayi ürünlerini, teknoloji, savunma sanayi ürünlerini vermezlerse elimiz böğrümüzde oturup kalacağız sandılar. Öyle mi? Asla. 13 yılda yaptığımız yatırımlarla Türkiye'yi her alanda kendi kendine yeter ülke haline getirme konusunda önemli adımlar attık. Bize bizden başka dost yok. İşte şimdi Osman Gazi Köprüsü bitiyor mu? Açılışı yakın, açıyoruz. Osman Gazi'yi bir yerle bütünleştiriyoruz. 40 kilometre yok tamam, Orhan Gazi ile birleştiriyoruz. Bu yol, nereyle bütünleşecek? İstanbul, İzmir'le bütünleşecek. Sayın Başbakanın milletvekili olduğu ille bütünleşecek. 8,5 saatte gidilen bu yol 3 saat 15 dakikaya inecek. Ak binenin, kılıç kuşananındır bunu böyle biliniz. Biz sizlerle gurur duyuyoruz.

"Bir tarafta yollar da bitiyor. Ama bir şey daha var, dünyanın bir numaraları havalimanı da bitiyor. Yüzde 25'i bitmiş vaziyette. Geçenlerde gittik Sayın Başbakanla beraber gezdik. Hızlı gidiyor gayet, nereden nerelere? Bize bunu layık görmeyenler şimdi aslını görüyorlar. Bizim fiilimizin ulaştığı yere, ülkemizdeki birileri var ya onların hayalleri bile ulaşamaz. Dünyada bizi seven var, sevmeyen var. Bize çok dua eden toplumlar da var. Ama maalesef hiçbirinin imkanı bizden daha ileri değil. Onlar da ümitlerini Türkiye'ye, size, bize bağlamış durumdalar. Çünkü dost ve kardeş ülkelerde kendi sorunları konusunda benzer sıkıntılara maruz kalıyorlar. Biz hem kendimize yeteceğiz, hem de kardeşlerimizin ihtiyaçlarını gidereceğiz. Kardeşlerim, sizlere Fatih'in torunlarına bu yakışır. Gereğini hep beraber yapacağız. Çünkü Fatih İstanbul'u fethederken toplardan güllelere kadar her şeyin çoğunu bizzat kendisi tasarlayacak yapmıştır. Eğer fetih için diğer devletlerin imkanlarına ihtiyaç olsaydı Fatih o güne kadar aynı niyetle gelenlerin yaptığı gibi İstanbul'u uzaktan seyreder, geri giderdi. Bu anlayışın Türkiye'de iktidarda olduğumuz 13 yıl içinde Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma seferberliğini biz gerçekleştirdik. Bize ne dediler? Boğazın altından metre, tünel yapamazsınız dediler. Niye yapamayalım? Benim ecdadım Osmanlı, projesini yapmış bunlar yapamayız diyorlar. Noldu? Yaptık mı? Yaptık. Ah sevgili İstanbul, şu 3 yılda şu metrodan kaç kişi geçti biliyor musunuz. 130 milyon İstanbullu, dünyalı geçti. Ama bitmedi ki. Şimdi bir de Avrasya Tüneli'ni yapıyoruz, yıl sonunda açıyoruz. Araçlar geçecek. Niye? İstanbul ulaşımda daha sağlıklı olsun diye.

"Bildiğiniz gibi dokunulmazlıklarla ilgili parlamentoda, iktidar partisinin vermiş olduğu teklif görüşüldü. 376 kabulle geçti. Bu yargı parlamentoya fezlekeleri gönderiyor ve bu fezlekeler rafa konuyordu. Şimdi, rafa konmuyor, o tarih itibariyle bu fezlekeler değerli kardeşlerim 168 milletvekini kapsayan fezlekeler, bu fezlekeleri parlamento oyladı ve yargıya gönderiyor. Meclis Başkanlığı'nda şimdi. Bundan sonra yargıda karar. Sizin bu isteğiniz yargı kararıyla yerine gelecek. Sivil anayasayı gördüm. Kardeşlerim, hatırlayınız, Gezi Olayları sırasında ne yazmışlardı duvarlara? Zulüm, 1453'te başladı diye yazmışlardı. Ankara'da ODTÜ önünde Malazgirt Bulvarının açılışını engellemek için Bizans askerlerinin miğferlerini giyerek güvenlik güçlerine saldırmıştı. HDP'nin eş başkanı İTÜ'ye gittiğinde kendisini kontra soykırımla karşılamışlardı.

"Bunlar, Diyarbakır'da Kurşunlu Camii'ne kurşun sıkmışlardı. Bunların hepsi de aynı kinin, aynı nefretin aynı sancının ürünüdür. Bunların başındakiler, evet, Zerdüşt inancına mensuptur. Bunların bizim dinimizle yakından uzaktan alakaları yok. Benim saf Kürt kardeşlerim bu oyuna geliyorlar. Diyorum ki bu oyuna gelmeyin. Bu ülkede Kürt sorunu yok, terör sorunu var. Şu anda silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, korucularımızla operasyonlar yürüyor. Güneydoğu'da, Doğu'da bütün bu operasyonlar huzuru getirinceye kadar devam edecek. Durmak yok, yola devam ediyoruz. Bir devletin, hükümetin görevi nedir? Huzuru sağlamaktır, mal güvenliğini sağlamaktır. Bunu sağlayacağız. Yol emniyetini sağlayacağız. Şu anlaşılıyor ki medeniyetimizin 1400 yıllık ışığı hala birilerini rahatsız ediyor. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı kabul etmeyenler var. Fethin 600 yıla yaklaşan acısının da hala taze olduğunu görüyoruz. Biz unutsak da onlar unutmuyor, uyusak da onlar uyumuyor. Biz kendilerine ne kadar yaklaşırsak yaklaşırsak asıl hedeflerinden asıl rüyalarından vazgeçmiyorlar. Biz de unutmayacağız, uyumayacağız, kendimiz olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. İşte, Suriye'de olanları görüyorsunuz. Ne işi var orada Rusya'nın, İran'ın, terör örgütünün sözde armalarıyla donanmış ABD askerlerinin. Amacınız, DAİŞ terör örgütüyle mücadele ise bunun yolu Suriye'nin masum insanlarını katletmek, acıyı reva görmek değildir. Kardeşlerim, bunun yolu öncelikle Suriye halkını zalim Esed'ten ve onun rejiminden kurtarmaktır. Devlet terörü estirmektedir.

"Rejim, DAİŞ ve PYD terör örgütü birbirlerini destekleyen, yol açan, üçlü bir sac ayağı haline dönüşmüştür. Maalesef, müttefikimiz dediğimiz ülkeler de bu çirkin oyuna göz yumup destekliyor. Kardeşlerim, DAİŞ denilen maşa örgütü öne sürerek Suriye'yi kana boğanların asıl amacı çok açıktır. Aynı şekilde PYD denilen terör örgütünü kullanarak güney sınırımızı kuşatmaya çalışanların amacının Ortadoğu ve Afrika ile ilişkilerimizi koparmak olduğu ortadadır."

Kaynak: Birgun.net