Çok sevmiş olmalılar ki sürekli yazıyor, söylüyorlar: “Recep Tayyip Erdoğan FETÖ ile mücadelesinde yalnız bırakıldı”. Bununla bitmiyor tabii, bu “yalnızlık” darbe gecesi etrafında güvenecek tek bir kimsenin olmayışı da anımsatılarak, bunun üzerinden “tek başına bir mücahit” Erdoğan portresi de çiziliyor.

Bir tür “Yalnız Kurt” yani. Bu niteleme İslamcıların eylem planında öne çıkmış liderleri için kullanmayı çok sevdikleri bir tanımlama. Kendisinden başka hiç kimsesi olmayan dava adamı, İslamcı aksiyon önderi anlamında kullanılan bu sıfatlandırma Çeçen cihatçı Salman Raduyev için söylendiğinde tanınırlık kazandı.

Toplumda karşılıklı sorumluluk duygusuyla yer alamıyorsa bir kişi doğal olarak yalnızdır. Dolayısıyla eğer gerçekten iddia edildiği gibi yanlışsa, Erdoğan “karşılıklı sorumluluk” kavramına pek itibar etmeyen “benmerkezci” biri olarak “yalnızlığını” kendisi hazırlamış biri. Bu nedenle bir “Yalnız Kurt” olması pek olumlu bir özellik sayılamaz. Sözü edilen yalnızlığı çok çok geçici türden bir yalnızlık ayrıca . O - hayranlarına göre- herkesten önce anlayan olduğu için sonradan anlayanların sayısı çoğalıncaya kadar yalnızdır. Öyle olduğunu gördük. Şimdi, o malum boksever profesör dahil herkes Erdoğancı bildiğiniz gibi.
Kibir de yalnızlaştırır. Gecekonduları ziyaret etmeler, sarayda halktan kişileri ağırlamalar yanıltmasın, bazı insanlar söz konusu olduğunda bunlar özellikle, kibrin mütevazılıkla devam ettirilmesidir sadece. Bir tür lütuftur da. Yiyen yer tabii. Özellikle medyaya servis ediliyorsa bu ziyaretler, ağırlamalar, bu çok daha böyledir. Bu lütuf sunulurken iktidarın haşmetine de tanıklık etmektedir sarayda ağırlanan kaldı ki.

Süleyman Demirel tabii ki bir Yalnız Kurt olamazdı. Hem şapkasını alıp tüyen biri olduğu için hem de, bakın bu önemli, yola çıktığı kadrolardan esaslı bir vefasızlık görmediği için. 12 Eylül’de kadrosunu sımsıkı tutmuş biriydi o. Darbe sırasında “sır küpüm” dediği MİT Müsteşarı’nın bile adeta sırt çevirdiği Erdoğan’ın, merhamet kaynaklı ifadelerle belirtilen şu yalnızlığı gerçekten ne tür bir yalnızlıktır? Fethullah Gülen için hayatlarını altüst edenlerin, onun için ölüme gidenlerin varlığı düşünülünce, Erdoğan’ın, takipçileri üzerinde böyle bir etkisi yok görülüyor. Darbe gecesi yaverinin bile kendisine ihanet ettiği biri o. Sahi ne tür bir “yalnızlıktır” Recep Beyinki.

Şimdi gerçekten övgü mü şu “Yalnız Kurt”luk? Kendisine biat edenlerin çok olduğu ama ilk fırsatta herkesin neredeyse sırra kadem bastığı darbe gecesi “dava adamlığında” yalnız bırakılmışlık mıdır bu? Bakanlarını tokatlayan, kendi zihin dünyasının çok önem verdiği iddia edilen “istişare”ye pek itibar etmediği söylenen biri olarak kendisini yalnızlaştırmış olamaz mı Erdoğan? Yoksa gerçekten etrafındaki herkes ama herkes FETÖ’cü mü? Eğer öyleyse bu daha da vahim, çünkü Gülen’in, hem de kilometrelerce uzaktan insanları etkileme yeteneğinden, var olduğu söylenen tüm karizmasına rağmen Erdoğan yoksun demektir. Bu mudur “Yalnız Kurt”luk?

Her icraatında, her kişisel ekonomik başarısında, bir önce söylediğini sonra geri alışında hiç de yalnız olmayan Erdoğan’ın FETÖ ile mücadelesinde yalnız bırakılmasının bir izahını yapmalılar Reis’i sevdiği iddiasında olanlar. Neden kimseyi FETÖ’ye karşı mücadelesinde ikna edememiş? Neyi anlatamadı mesela?

Tabii Recep Tayyip Erdoğan’ı “Yalnız Kurt” gibi görenlerin “Reisleri için” canını veren, verecek olanları sıfırladıklarını da söylemek durumundayım. Salman Raduyev, Çeçen halkının tümünü davasına kazanamadı. Uğruna ölecek kimse de çıkmadı.

“Yalnız Kurt” herhalde o’ydu. Oysa Erdoğan, uğruna sokağa çıkılan, ölünen biri. Ama o gece, güveneceği hiç kimsenin olmadığı o gece her şey tersine dönebilirdi. Sokağın çabası bulunduğu yere yetişemeyebilirdi. Ölebilirdi de, söylenenlere göre. Kendisini “yalnızlaştırmış” olması tüm bunların nedeni olabilirdi.

Peki iddia edilen doğruysa neden bu kadar “yalnız”? Kendi doğrularına inandıracak hiç kimse yok muydu?

Keskin dönüşlere her şeye rağmen itibar etmeyen bir dinamiği var toplumun demek ki. “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının etkisi demek ki Reis’in sonradan söylediklerinden daha etkili olmuş. “Ne istedikse verdik”in üzerinden çok uzun zaman geçmedi.

Neresi “Yalnız Kurt” Erdoğan’ın? Kibrinin tek başına bıraktığı biri, olsa olsa. Aldığı her antidemokratik kararda asla yalnız olmayan birine “yapayalnız dava adamı” sıfatı kolay verilmemeli.

“Yalnız Kurt” diye bir şey yok sonuçta. Açık açık söyledi zaten “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diye. Kurtların sürülerinden ayrıldığı görülmemiştir ayrıca.

Yalnız olanlar rüzgâra karşı yürüyenlerdir sadece.

O kadar.

Kaynak: Birgun.net