Roald Dahl, 1916'da İngiltere, Galler'de Norveçli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Eğitimini İngiltere'de tamamladıktan sonra Afrika'da Shell firması için çalışmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı'nda RAF savaş uçaklarında pilotluk yaparken, başından aldığı ağır bir darbe sonucu ordudan ayrıldı ve yazmaya başladı. Roald Dahl, başarılı ve tanınan çocuk kitapları yazarlarından biridir. Çocuk kitaplarının yanı sıra büyükler için yazdığı kitapları ve oyunları vardır. Roald Dahl, 1990 yılında 74 yaşındayken öldü. Türkiye'de Roald Dahl'ın kitapları Can Çocuk'tan yayınlandı. Yazarın 100. doğum günü kutlamalarıyla ilgili eşi Felicity Dahl ile bir söyleşi gerçekleştirildi.

»Felicity, Roald Dahl’ın 100. doğum gününün -Roald’un bir hikâye anlatıcısı olarak gücünün kalıcılığının- dünya çapında kutlanması size neler hissettiriyor?
Roald’un okurları ve edebiyat çevreleri tarafından böyle takdirle anılması aklımı başımdan alıyor. Fakat bir yandan da burada olup tüm bunlara tanık olamadığı için çok üzülüyorum. Onunla, bu kadar sevilip tanınmasıyla gurur duyuyorum.

»Sizce Roald, 100. doğum gününün dünya çapında kutlanmasıyla ilgili neler hissederdi? Bu kutlamaların onun özellikle keyif alacağını düşündüğünüz bir yönü var mı?
Eminim onun da aklını başından alırdı tüm bu kutlamalar. Fakat partilerden hoşlanmazdı, evde ailesiyle, bir bardak şarap eşliğinde iyi bir yemeğin tadını çıkarmayı tercih ederdi; asıl hoşlandığı buydu. Ayrıca çocukları okulda ziyaret etmeyi ve öğretmenlerin öğrencilerine edebi kültür konusunda ilham vermelerine yardımcı olduğunu hissetmeyi severdi. Yani özellikle eylüldeki doğum gününde, okullarda -ve diğer mekânlarda- gerçekleştirilecek olan kutlamaları severdi.

»Roald’un eserlerinin hangi özellikleri onun, genç okurlarla nesilden nesile bu denli güçlü bir bağ kurmasını sağlıyor?
Kesinlikle mizah. Ayrıca, alışılageldik olanı yıkması ve insanları yakından gözlemleyişi sayesinde karakter tasviri konusundaki ustalığı. Karakterler hakkında bazen gizli ya da mahrem şeyleri, bir sırrı paylaşıyormuşçasına anlatırdı okurlara. Böylece yazarla okur arasında olağanüstü güçlü bir bağ yaratırdı.

»Roald Dahl’ın en sevdiğiniz hikâyesi hangisi?
Dev Şeftali. Çünkü muazzam bir hayal gücünün, uçsuz bucaksız bir cesaretin öyküsü ve arkadaş seçiminin hayatta ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ve tabii seyahat etmenin muhteşem bir yolu!

»Roald birçok unutulmaz karakter yarattı, sizin favoriniz hangisi?
Zor bir soru! Nibbleswick Papazı’nın, dört ayaklı çöpçatan Kaplumbağa kadar kalbimde yeri var. Ayrıca Bay ve Bayan Kıl’ı ve korkunç Trunchbull’u da dahil ederim bu listeye. Son olarak, harika bir şekerci dükkânına kavuşan Zürafa, Peli ve Ben. Çocukken çok istediğim bir şeydi şekerci dükkânımın olması.

»Roald Dahl’ın en çok gurur duyduğu kitabı hangisiydi?
Koca Sevimli Dev. Kendi kitapları içinde bir klasik olduğunu düşünürdü Koca Sevimli Dev’in. Bense kaleme aldığı birçok klasikten ‘yalnızca biri’ derdim.

»Herkesin söylediğine göre, Roald Dahl çok disiplinli bir yazardı, özellikle son yıllarında. O bir kitap üzerinde çalışırken günbegün onunla birlikte yaşamak nasıldı?
Evet, inanılmaz derecede disiplinli çalışırdı. Yazı tahtasındaki boş bir bölüm, bir kitabı bitirdikten sonra bile zihnini meşgul ederdi. Çalıma saatleri düzenliydi ve yazı konusunda Hemingway’in tavsiyesini dikkate alırdı: “Yolunda gidiyorsa, durun.” Bu, ertesi sabah o işe dönmeyi kolaylaştırırdı. Onunla yaşamak hayal edebileceğinizden de zevkliydi.

»Roald Dahl’ın hayat ve çocukluk hakkındaki görüşleri, onun kitaplarında bulduğumuz hayatla ve çocuklukla nasıl bağlantılıydı?
Uykusuz gecelerde, ihtişamlı hayaller yaratırdı. Bu hayaller Koca Sevimli Dev’e de dahil edilmişti tabii. Minpins’de, “Sihre inanmayanlar, onu asla bulamazlar,” diye yazdı. Hayallerin, şartlar ne olursa olsun gerçekleşebileceğine inandı. Matilda, James ve Charlie'nin bütün hayalleri gerçekleşti.

Roald’un epeyce ayrıcalıklı bir aile geçmişi olmasına rağmen, kendi talihsizlikleri vardı. Babası o henüz çok küçükken ölmüş ve Roald, daha sonra başka aile trajedileri de yaşamıştı. Ancak kendi amaçları için bıkmadan usanmadan savaştı; ister ilk eşinin hastalığından sonraki rehabilitasyon süreci gibi özel bir konu olsun, ister çocuk edebiyatı konusundaki tutkusu gibi genel bir konu...
Aynı zamanda, gerçekçi ve pratik biriydi. Çocuklar ona nasıl yazar olunacağını sorduğunda, önce tamirci ya da tesisatçı olmalarını, sonra yazarlığa soyunmalarını söylerdi. Her zaman kirayı ödeyebilmeniz gerekir!

»Roald’un eserleri birçok ulusararası üne sahip ressam tarafından resimlenmiş olsa da, Quentin Blake ile aralarında eşsiz bir kimya vardı. Sizce Dahl / Blake işbirliğindeki başarının sırrı neydi?
Bana kalırsa bu, ikisinin insanlar hakkındaki gözlemleriydi, şüphesiz. Quentin, Roald'un karakterlerini görsel bir mizah ve karşı konulmaz bir muziplikle yorumladı. İkisi de birbirlerinin eserlerine hayranlık ve güven besliyordu. Birlikte çalışırken eğleniyorlardı, aslında işin özü de buydu!

»Yemekler, özellikle de çikolata, Roald’un kitaplarına belirgin biçimde eşlik eder. Gerçek hayatta en sevdiği yemek neydi?
Karides, bahçeden taze toplanıp tereyağı ve maydanozla hazırlanmış patates, kabuklu deniz ürünleri, dilbalığı, karatavuk, chlodnik (Polonya usulü pancar kökü ve ıstakoz çorbası; dünyanın en güzel kumarhanesinin mutfağında, Polonyalı eski bir şef tarafından yapılıyordu) ve tabii bütün yemekler bir parça çikolatayla taçlandırılmalıydı. Prestat’tan çikolatalı şekerleme, Kit Kat ve Smarties.

»O, hem hikâyelerinde hem de hayatında iflah olmaz bir mucit ve sorun çözücüydü. Sizce en gurur duyduğu buluşu hangisiydi?
Hiç şüphesiz Wade-Dahl-Till Valfı. Hem oğlunun hayatını kurtardı, hem de birçok kişinin daha hayatını kurtarmayı sürdürdü.

»Haylazlık Roald’un kitaplarının bir başka önemli özelliği. Onun hayatında haylazlık özelliği kendini nasıl gösterdi, bizimle paylaşır mısınız?
İyi bir sporcuydu, Repton School’dayken hokey takımındaymış. Bir gün, hokey sopasının lastik kılıfını çıkarıp bakır telle kaplamış ve kaplamanın üstüne tekrar lastik kılıfı yerleştirmiş. Topa vurmuş ve top kilometrelerce uçmuş. Ancak, ne yazık ki yakayı ele vermiş. Spor hocası sopanın ağırlığı karşısında hayrete düşmüş ve onu hile yapmakla suçlamış. Bence bunun yerine, yaratıcılığının gücü için ödüllendirilmeliydi!

»Roald’un 1990 yılındaki vakitsiz ölümünün ardından, onun adına iki yardım vakfı kurdunuz. Roald Dahl’s Marvellous Children’s Charity / Roald Dahl’ın Harika Çocuklar Derneği (eski adıyla The Roald Dahl Foundation / Roald Dahl Vakfı) ile The Roald Dahl Museum and Story Centre / Roald Dahl Müzesi ve Hikâye Merkezi. Sizin için, tıp ve yaratıcılık alanlarında onun mirasını yaşatmak ne ölçüde önemli?
Her iki vakıf da benim için son derece önemli.

Edebiyat Roald’un hayattaki mücadelesiydi, tıp ise tutkusu. Miss Honey gibi iyi öğretmenlerin elzem olduğunu düşünüyordu.

Doktorlara, hemşirelere, ve insanların hayatını kurtarmak, onları iyileştirmek için yaptıkları çalışmalara olan hayranlığı ölçülemeyecek kadar fazlaydı.

»Roald Dahl’ın 100. doğum günü vesilesiyle basılan yeni kitaplardan en heyecan verici olanı Oxford’un “Roald Dahl Sözlüğü” (The Oxford Roald Dahl Dictionary). Hem Roald tarafından kullanıldığı şekliyle geleneksel dili, hem de Roald’un kendi yarattığı Gobblefunk[1] dilinden birçok örneği içeriyor. Sizin en sevdiğiniz Gobblefunk sözcüğü nedir?
Whizzpopping![2]

»Herkesin bildiği gibi, Roald hayattayken, kendi kitaplarından uyarlanan filmler konusunda şüpheciydi. Sizce Steven Spielberg’ün Koca Sevimli Dev’i hakkında ne düşünürdü?
Bence filme bayılırdı. Spielberg ve Melissa Matheson kitaba öyle bağlı kaldılar ki, bana göre hikâyenin merkezinde yer alan Sophie ve Koca Sevimli Dev arasındaki bağı son derece iyi yansıttılar.
Roald, Mark Rylance’ın filmdeki olağanüstü performansını, Ruby Barnhill’in cesur yorumunu ve Penelope Wilton’ın müthiş kraliçesini alkışlardı.

Kaynak: Dahl Nominee Limited
Çeviri: Tuğçe Özdeniz
[1] Gobblefunk, Roald Dahl’ın uydurduğu dildir, kendi kitaplarında Gobblefunk sözcükleri sıklıkla karşımıza çıkar.
[2] Whizpopping sözcüğü “pırtlamak” anlamında kullanılır.

Kaynak: Birgun.net