FATİH KIYMAN

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin (TYB) her yıl bir yazar ve bir yayıncının yanı sıra, ağır ekonomik ve siyasal koşullar altında mesleğini inatla sürdüren bağımsız kitapçıya verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri’nin bu yılki sahiplerinden biri de Gül Kitabevi oldu.

Gül Kitabevi, 8 Eylül 2015’te Türkiye’nin birçok şehrinin yansıra Kırşehir’de de gerçekleşen ‘terörü lanetliyoruz’ mitingleri sırasında çıkan olaylarda gün ortasında faşizan provokasyonlarla yakılmış, 33 yazar, ozan ve düşünürün yaşamını yitirdiği Madımak Katliamı’na benzer bir trajedinin eşiğinden dönülmüştü. Ödüllerini almak için İstanbul’a gelen Eşref Odabaşı ve Sait Akıllı ile görüşme imkânımız oldu.

'SUNİ NEFRET POLİTİKASININ SONUCU'

Önceki akşam ödülünü alan Odabaşı, ‘Gerçekleşen olayı anlamak için Kırşehir’i anlamak gerekiyor,’ diyor ve Kırşehir’i tipik bir Orta Anadolu kenti ve çevresindeki illere kıyasla çok demokrat bir yer olarak tarif ediyor. Odabaşı’na göre, Gül kitabevi dahil dört işyerinin yakıldığı ve yirmiye yakın işyerinin hasar gördüğü olaylara sebebiyet verecek herhangi toplumsal gerilimden söz etmek mümkün değil. Olayların 7 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’nin dört bir yanında işleme konan ‘suni nefret politikasının’ bir sonucu olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor. Raflarında her görüşten her içeriğe yer verdiklerini, hiçbir esere ‘biz bunu satmayız’ demediklerini ifade eden Odabaşı, kendisinin de diğer dükkan sahipleri gibi siyasi kimliğinden ötürü hedef alındığını söylüyor.

Sait Akıllı’nın aktardığına göre, yedi kişinin tutuklu yargılanmasıyla başlayan, beşinci duruşma sonunda gelindiğinde sanıkların birer ikişer salıverilmesiyle nihai olarak tutuklu sanığı kalmayan dava ‘cezasızlık’ noktasına gidiyor. Akıllı, mahkeme heyeti her duruşmada değişen davada, kendi imkânlarıyla bir araya getirdikleri görüntülerin heyet tarafından dikkate alınmadığını, mahkemenin tam bir ‘tiyatro’ havasında geçtiğini söylüyor.

'BİZ BİR SEMBOLÜZ'

TYB’nin verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülüne layık görülmelerinden söz ederken “Hatırlanmak güzel” diyor. “Bu ülkede insanlar canlarıyla bedel ödüyorlar. Son 6-7 ay içerisinde binin üzerinde insan katledildi, kentler yok edildi ülkenin bir yerinde. Gezi’de insanlar hayatlarını kaybettiler. Bu ülkenin aydınlığı için insanlar bedel ödediler. Bu ödülü onlar için alıyorum. Yoksa biz burada sadece sembolüz. Ben hala nefes alıyorum, varlığımı sürdürüyorum. Ama o insanlar gitti gelmeyecekler bir daha. Onların yerine aynısını koyamayacağız. Biz iyi kötü, borçla harçla yanan kitabevimizi bu ayın sonunda tekrar faaliyete geçireceğiz. Orası artık bizim için çok önemli.”

Kaynak: Birgun.net