Ocak 2014’te Adana’da durdurulan mühimmat yüklü MİT TIR’larına ilişkin haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ı 5 yıl 10, Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ü 5 yıl hapis cezasına mahkum eden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi karara ilişkin gerekçesini açıkladı.

Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Dündar ve Gül’ü özgürlüğe kavuşturan hak ihlali kararını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karara ilişkin sözlerine yakın ifadelerle eleştirdi. Karara zorunlu olarak uyduğunu belirten mahkeme, AYM’nin ifade ve basın özgürlüğü konusunu ele alarak yetkisini aştığını ifade etti.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yargılandığı “MİT TIR’ları haberi” davasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Mayıs tarihli duruşmada, devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak suçundan Dündar’a 5 yıl 10 ay, Gül’e 5 yıl hapis cezası vermişti. Darbeye teşebbüs suçundan ise beraate hükmetmişti.

Mahkeme, karara ilişkin gerekçesinde, Dündar ve Gül’ün basın ve ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğiyle ilgili AYM başvurularının davanın sonunda ele alınacak hususlardan olduğunu savundu. Başvurunun sadece tutukluluk incelemesi kapsamında ele alınabileceği, geniş bir yorum ile ele alınarak hak ihlali sonucuna ulaşılmasının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu aktarıldı.

Yargı bağımsızlığına aykırı

Mahkeme, AYM kararının, ilk duruşması dahi yapılmayan davada, temel hak ve özgürlüklerin korunmasında asıl yetkili ve görevli olan ilk derece mahkemenin yargısal mekanizmalarının işlememesine neden olduğunu, yargılamanın bağımsız ve etkin şekilde yerine getirilmesine, yargının bağımsızlığına açıkça aykırılık oluşturduğunu da savundu. Gerekçeli kararda başvurunun basın ve ifade özgürlüğü kapsamında ele alınmasının yargılamayı etkileme ve delillerin değerlendirmesinde takdir yetkisini daraltma sonucunu doğurduğu aktarıldı. AYM’nin kendisini ilk derece mahkemesi yerine koyduğunu belirten mahkeme, maddi vaka incelemesi yaptığını kaydetti.

Yetkisini aştı

Mahkeme, AYM’nin kararına zorunlu uyarak tahliye kararı verdiğini belirterek, “AYM ifade ve basın özgürlüğü konusunu gerekçeli kararında geniş bir şekilde irdeyelerek hak ihlali yapıldığına ilişkin hüküm kurarak mahkememizin yargılama konusuyla ilgili sonuca yönelik değerlendirme yaparak yetkisini aşmıştır. Yüksek Mahkeme'nin Anayasa ile Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanununa aykırı olan bu şekildeki değerlendirmesi mahkememizce yerinde görülmemiştir” ifadelerine yer verdi.

IŞİD ve PKK’nin Türkiye’de son zamanlarda gerçekleştirdiği saldırılara yer veren mahkeme, “Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından milli güvenlik ile ilgili hassasiyet ve sakıncaların had safhada olduğu bir süreçte söz konusu haberlerin yapılmasının yasaklanmasının zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklandığı aşikardır. Bu durum aynı zamanda milli güvenliğin korunması bakımından söz konusu haberlerin yapılmasının yasaklanmasının demokratik toplum düzeninde gerekli olduğu, meşru amaca uygun olup, orantılı olduğu sonucunu da ortaya koymaktadır” denildi.

Casuslukla ilgili belge yok

Mahkeme, casusluk suçunu “Türkiye Cumhuriyet Devleti zararına olarak, yabancı bir devlet yahut herhangi bir terör örgütü yararına işlenen bir suç” olarak tanımlayarak, Dündar ve Gül’ün casusluk kastıyla hareket ettiklerine dair dosyada hukuka uygun bilgi, belge ve delil bulunmadığını aktardı.

Kaynak: Birgun.net