KADİR İNCESU

Edebiyata, kültüre, sanata meraklı insanların yaşadığı bir ülkeyiz. 100 yıllık sürece baktığımızda yayımlanan 2 binden fazla dergi olduğunu görüyoruz. Bütün dergiler de görülen "ihtiyaç" üzerine çıkarılmaya başlanmıştı. Çoğu dergiyi, çıkaranlar finanse etmişti. Bir kısmı kendi kendisini götürebilmiş ve uzun ömürlü olmuştu. Çoğu da birkaç sayı yayımlandıktan sonra kapanmak zorunda kalmıştı. Samsun'da yayımlanan edebiyat dergisi de birinci yaşını kutlayan yeni bir dergi. ‘Edebiyat Nöbeti’ üzerine Celal Karaca ile söyleştik.

»Edebiyat Nöbeti'ni neden yayımlama gereği duydunuz?

18 yıl İstanbul’da yaşadım. Bu sürede değişik dergi ve gazetelerde yazı ve röportajlarım yayımlandı. Dergilerle haşir neşir olunca bende bir dergi çıkarma dürtüsü oluştu. Ama bunu İstanbul’da yapmam zordu. Adını bile koymuştum İstanbul’dayken: 'Edebiyat Nöbeti.' Bafra’ya taşınmaya karar verince, buradaki birkaç arkadaşımla görüştüm. Özellikle öykücü Semrin Şahin ile birkaç kez sosyal medya aracılığıyla yazıştık. Anladım ki, bu dergi Semrin Şahin ile el ele verirsek çıkacak. Öyle de oldu.

Bafra 140 bin nüfuslu bir ilçe ama kültür ve sanat açısından çok geri kalmış. Cumhuriyet kurulduktan sonra Halkevleri Bafra Şubesi Altın Yaprak Dergisi yayınlanıyor. Ancak 29 sayı çıkan dergi, Ekim 1935'te kapanıyor. Altın Yaprak’tan başka ciddi bir kültür ve sanat dergisi göremiyoruz 'Edebiyat Nöbeti' dergisi yayımlanıncaya kadar. Bugün bile hiçbir dergi bulamazsınız Bafra’da. Milliyet Sanat ve Hürriyet Gösteri dergilerini bile bulamazsınız Türkiye'nin yaklaşık 10 ilinden büyük olan bu ilçede. İşte böyle bir ilçede biz de varız diyebilmek için yola çıktık. Özetle dergi gelmeyen ilçede dergi çıkarmak için kolları sıvadık. İlk sayımızı ancak Temmuz 2015’te yayımlayabildik.

»Kadroda kimler var?

'Edebiyat Nöbeti' iki aylık kültür, sanat ve edebiyat dergisi. Bir süredir derginin Yayın Sahipliği ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü'nü ben, editörlüğünü ise Semrin Şahin üstlendi. Dergimizin tasarım sorumlusu Süleyman Felamur, Abone ve Reklam Sorumlusu Erdoğan Kurt, Sosyal Medya Sorumluları Leyla Tün ve Meltem Dağcı. Edebiyat Nöbeti’nin kapak çalışması Onur Kırkaç’a aittir. Yayın Kurulumuz Semrin Şahin, Esra Deniz Karagöl, Fatma Hatun Esen, Erdoğan Kurt, Fatma Dursun Şener, Kamil Dikmen, Celal Karaca’dan oluşuyor

Burada özellikle üç kişinin adını özellikle anmak istiyorum. 'Edebiyat Nöbeti’ni eline alan dostlarımızın “Yahu, bu Varlık gibi bir dergi olmuş” dedirten tasarımını yapan Süleyman Felamur, sosyal medyadaki tanınırlığını pekiştiren Meltem Dağcı ve Leyla Tün. Leyla, aynı zamanda dergimizin kapak çizimini yapıyor. 3. sayımızdaki Vedat Türkali, 6. sayımızdaki Didem Madak kapak çizimleri ona ait.

»Çok sıkı bir dergi arşivcisi olduğunuzu biliyorum. 'Edebiyat Nöbeti'nin bugüne kadar yayımlanan dergilerden farkı ne?

Evet, sıkı bir dergi arşivcisiyim. Arşivimin zenginleşmesinde senin de katkın büyük. Bu arşivimin yanında Türkiye’de yayınlanan sanat-edebiyat dergilerinin ilk sayılarından oluşan başka bir arşivim var. Bunların sayısı -şimdilik- 592.

Edebiyat Nöbeti’nin diğer dergilerden farkına gelirsek, her dergiden bir esinlenme var mutlaka. En önemli farkımız, yerel kültür ve sanatın da katkılarıyla ulusal alanda yerimizi almış olmak. Başka bir farklılığımız da hiçbir kültür, sanat, edebiyat dergisinin gelmediği bir yerde bu boşluğu doldurmak için yola çıkmak. Birçok Anadolu dergisinin paylaştığı kaderi Edebiyat Nöbeti' de paylaşıyor. Yani, arkasında bir sermaye yok. Üç-beş kişinin maaşından yaptığı tasarrufla çıkarılan bir dergi. Tek güvencemiz ülkenin değişik kentlerinde dergimizin satışta olduğu kitabevleri, okurlarımız ve abonelerimiz.

»İstanbul ile Anadolu'da dergi çıkarmak arasında fark ne?

Yaşamın her alanında olduğu gibi bu alanda da merkez - taşra eşitsizliği var. Öyle ki, merkezdeki edebiyat dergileri bile sizi yok sayıyor. Şöyle bir örnekle somutlaştırabiliriz: Biz, ilk sayımızdan itibaren dergimizi hepinizin iyi bildiği merkezdeki yayını ile edebiyatın nabzını elinde tutan dergilere gönderiyoruz. Ama maalesef hiçbirisinden bir sayı bile gelmedi. Oysa, biz bu dergilerle karşılıklı birbirimize dergi gönderirsek Anadolu ile merkez arasında sağlam bir bağ kurulacağını düşünüyoruz. Merkez taşradan, taşra da merkezden haberdar olacaktır. Biz de dergi gelmeyen ilçede bu dergilerden haberdar olacağız.

İstanbul gibi “merkez”in kalbi olan bir kentte dergi çıkarmakla Anadolu’nun ücra bir köşesi Bafra’da dergi çıkarmak arasında çok büyük farklar var. İstanbul’da dergi çıkarıyorsanız yazar ve şairlerle istediğiniz zaman yüz yüze konuşma olanağınız olur. Dergi ofisinizi ziyaret edebilir, sohbet eder, dostluk kurabilirsiniz. Derginizi yayıncılara, dergi satış noktası kitabevlerine, edebiyatçılara kolaylıkla ulaştırabilirsiniz. Ama taşra dergilerinin bu şansları pek yok. Gönderilerinizin yerine ulaşıp ulaşmadığını takip de edemezsiniz.

»Bir yıllık süreçte hangi konulara yer verdiniz?

Biz dosya konularıyla yola devam ediyoruz. Tarık Dursun K., Vedat Türkali, Köy Enstitüleri, Bedri Koraman ve Didem Madak dosya konusu olan değerlerimiz. Eylül-Ekim sayımızın dosyası Sennur Sezer, Kasım-Aralık’ta Samsunlu üç değerimiz dosya konusu: Köy Enstitülü yazar Yılmaz Elmas, şair Ruhi Göktekin, gazeteci - yazar Oğuz Koyutürk. Ocak - Şubat sayımız ise, İzmir’de alzaymır hastalığıyla savaşan şair Abdullah Neyzar Karahan’a ayrıldı.

Hazırladığımız dosyalarda zaman zaman, Samsun’un yetiştirdiği kültür ve sanat insanlarına yer veriyoruz. Bunun yanında yerel değerler de zaman zaman dosya konumuz olacak.

Kaynak: Birgun.net