TV’de ne zaman ekonomi hakkında konuşan bir Çinli yetkili görsem mutlaka izlerim (Ekonomiden anladığımdan değil eğlenceli bulduğumdan). Verilerle asla oynamazlar ama o veriler üzerinden şahane bir Çin hikâyesi yazarlar. Hikâyenin sonunda bir de bakarsın halk yine zenginleşmiş. Lakin sorun şu ki, Çin halkı bütün gün bir müptezel hayduttan yalan dinleyen ve huşu içinde alkışlayan bön bakışlı kara kalabalığa hiç benzemiyor.

Geçenlerde bir yetkili şunları söyledi: “1978-2000 yılları arasındaki ekonomik gelişmenin amacı Wen-Bao sorununu çözmekti ve başarıya ulaştı”. (Wen, sıcak tutacak giyeceğe; Bao, yıl boyunca yeterli yiyeceğe sahip olmak anlamına geliyor.) Bu kapitalist dönüşüm güzellemesi üzerine insanın, “Peki, daha önce hayvan postuna mı sarınıyor ve taş mı yiyorlardı?” diye sorası geliyor.

1978 yılı, kapitalist yoldan kalkınma modelinin ilk adımlarının atıldığı yıldır ve iki önemli politika uygulamaya konmuştur. Bunlardan ilki tarıma uygulanan Sözleşmeli Üretim Sistemidir (önceki yazı). Diğeri, Kasaba ve Köy İşletmeleri Politikasıdır (Organize Sanayi Bölgesinin benzeri). Bu işletmelerin bazıları eski komün işletmeleri, diğerleri “sağlanan kolaylıklarla” kurulan özel işletmelerdir. Çin’in dünyaya açıldığı 1980’lerin ortalarında ilk ihraç ürünlerinin üretimine bunların büyük katkıları olmuştur-özellikle eski komün işletmelerinin.

ÇKP kaynakları bu iki politikanın amacının kırsal bölgelerde yoksulluğu azaltmak olduğunu ve 1978-84 arası köylülerin gelirinin yıllık yüzde on beş arttığını yazıyor. Veriler için 1984’ü üst sınır almaları boşuna değil. Çünkü o yıllar (1982’den başlayarak) Çin’in yabancı yatırımlara da kapıyı açarak rotayı sanayi gelişimine kırdığı, kırsal kalkınmanın bir tarafa bırakıldığı, tarım sektörüne yapılan yatırımların kesildiği dönem. Bazı kaynaklar, bu yüzden sulama kanallarının bile gerektiği gibi çalıştırılamadığını ve köylülerin bir taraftan ailelerini doyurmak, diğer taraftan devletin koyduğu üretim kotasını doldurmak ve yerel altyapının bakım masraflarını karşılamakla yüz yüze kaldıklarını yazıyor.



İzne bağlı olan köyden kente göçün gevşetilmesi tam bu yıllara rastlar. Çünkü kentlerde altyapı çalışmaları ve hızla gelişen sanayi için büyük miktarda ucuz işgücüne ihtiyaç vardır. Eğitimli ve genç köylü nüfusun kentlere akın etmesi kırsal bölgelerdeki yoksulluğu daha da ağırlaştırır. Sonuç olarak, ÇKP’nin 1975’te açıkladığı “dört modernizasyon” hedefinden (Kırsal, Sanayi, Bilim-Teknoloji, Askeri) “Kırsal Kalkınma”nın gözden çıkarılmasının bedeli köylüler için ağır bir yoksulluk olur. Aslında olanın açık özeti şu: Mao’nun köylü devriminin “Üretim müfrezeleri” ve SSCB kalkınma modeline karşı çıkarak koruduğu köylülük kapitalist yoldan kalkınma sürecinde önemli ölçüde tasfiye edilerek ucuz işgücüne eklenir.

Bazı sol kaynaklar, bu yıllarda, 1982-83 sonrası, köylülerin en yaygın tepkisinin “Artık ÇKP’nin umurunda değiliz, öksüz kaldık” olduğunu, yaşadıkları yoksulluğun ve çaresizliğin “ÇKP’yi artık kendi yanlarında görmemelerine” yol açtığını ve bunun devletle iletişimlerini bozduğunu yazıyor. Bir avukat ise “Köylüler, İleri Doğru Büyük Atılım döneminde tahıl sıkıntısı yaşanırken bile köylerdeki devlete ait korumasız durumdaki tahıl silolarına asla saldırmamışlardı. Fakat şimdi birçok köylü devlete ait silolardan veya diğer köylülerden çaldıkları için hapisteler” diye anlatıyor.

Yıllar içinde biriken tepki sonunda Mao Ustanın memleketi Hunan’da köylü protestoları (2001) olarak patlar ve üç yıl boyunca diğer eyaletlere de yayılır. En son 2004’te Sichuan eyaletinde yüz binden fazla köylünün katıldığı bir protesto gösterisi olur. Köylüler üç gün boyunca yerel hükümet binasını kuşatır. ÇKP alt dudağının yarısına kadar lağıma batmış bir faşist sağlam iradeye sahip olmağı için orduyu kentlere sokmak, çoluk çocuk demeden önüne gelen köylüyü kırmak ve kentleri yerle bir etmek kimsenin aklına gelmez. O keskin ÇKP zekâsı devreye girer ve kırsal bölgelerde ciddi sorunlarla yüz yüze olduklarını anlarlar. Sorunları gidermeyi amaçlayan bir dizi düzenleme yapılır. Benim için en ilginç olan, köylülerden vergiyi kaldırmış olmaları. Çin, tarihinde sıkça yaşadığı kıtlık sorununu o yıllarda tekrar yaşamadıysa, ÇKP aklının aldığı bu önlemler sayesindedir. (Devam edecek… Ne tür/ne kadar kapitalizm)

Kaynak: Birgun.net