CHP bu gün “Laik eğitimi nasıl güçlendirebiliriz?” başlığı ile çalıştay topluyor. Çalıştay başlığı, sağına soluna dayak (direk) verilerek kurtarılacak az buçuk laik bir eğitim varmış da güçlendirilmesi gerekiyormuş gibi bir anlam içeriyor. CHP böyle görüyor olabilir, benim baktığım yerden laiklik görülmüyor; yeniden inşa edilmesi gerekir.

Çalıştaya davet edilen konuşmacıların hepsini tanıyorum; içlerinde okullarda din eğitimi verilmesi gerektiğini savunan da var, Kemal Kılıçdaroğlu direniş örgütlemekle meşgulken 4+4+4’e destek açıklaması yapan da, “sendikamda CHP’ye politika yaptırmam” deyip CHP’de politika yapmaya giden de... Böyle birçoğu laikliğin önemini 14 yıl sonra, ancak yaşayarak kavramış olsa da katılımcılar arasında laiklik konusunda bagajı CHP’nin taşıyamayacağı kadar dolu olanlar da yok değil. Burdan kaynak yapmaya gerek yok, zaten CHP’nin buna ihtiyacı da yok!

Buna rağmen laik eğitimi güçlendirmeye yeltenenin önce kendi laiklik anlayışını güçlendirmesi gerektiğini anımsatmadan duramayacağım. Din eğitimini zorunlu kılan 80 Anayasasının 24. maddesini parti programına alan ve bu maddeyi savunan laikliği güçlendiremez.

CHP, okullardaki din eğitiminin seçmeli olmasını öngördüğü parti programını 2008 Program Kurultayında değiştirerek Anayasada belirtildiği gibi zorunlu olmasını savunmaya başladı. O tarihe kadarki tüm programlarında yer verdiği “seçmeli” ifadesini çıkarttı ve yerine “İlk ve ortaöğretim kurumlarında verilen din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin Anayasanın öngördüğü amaca uygun müfredatla verilmesi sağlanacaktır” cümlesini ekledi. AKP’nin, laikliğe güvence olabilecek her maddesini iğdiş ettiği ancak el uzatmadığı Anayasa maddesi buydu.

Buna bakarak CHP’nin laiklikle problemi olduğunu söylemek saçma olur. Fakat AKP’nin, devleti, ilkelerinde dine uygunluğa zorlamaya başladığı yılda laikliği davası haline getirmesi gereken partinin zorunlu din dersine arka çıkması, diğer bütün iddialarından vazgeçmek anlamına geldi. CHP’nin İslamcıdan siyasetçi devşirme çabası da bu tarihten başlar. AKP, liberal, “solcu” devşirmeleri parti binasına bile yaklaştırmazken CHP, islamcıları parti yönetim organlarına taşımakta bir sorun görmedi. Bu da CHP’nin laikliği davası olmaktan çıkaran tutumuna bir başka delil olsa gerek. Politik davalar onu davası sayanlarla yürütülür, bu unutulmamalı.
Eğitimin laikleşmesine katkı sunmak isteyen kurum, kuruluş, kişi modern eğitimle dini birlikte düşünemez. Dozu ne olursa olsun, eleştirel yurttaş yetiştirmeyi amaç edinen eğitim politikası okulda din eğitimini savunamaz. Bu konuda politik kaygısı olan, kendine politik gerekçe bulabilir. Ancak fikrine ihtiyaç duyduğu entelektüelden reel duruma politika üretmesi istenmemeli. Sorunuza size uygun yanıt veren ise zaten entelektüel sayılmaz. Umarım katılımcılardan biri (varsa CHP üyesi olmayan), düzenleyicilere bu gerçeği hatırlatır.

Tavsiyem, öncelikle CHP’nin ne istediğini bilmesi, mühendislik desteğini kendi içinde bir karara vardıktan sonra dışarıda aramasıdır.

Kaynak: Birgun.net