Türkiye’nin ÖSO’cu cihatçı grupların da desteğiyle başlattığı ve “Fırat Kalkanı” ismi verilen Cerablus operasyonunda bir hafta geride kaldı. Operasyonun Türkiye’yi bataklığa sürüklediğine dair eleştiriler sürerken dış politika uzmanı Semih İdiz ve Arif Keskin konuyu BirGün’e değerlendirdi.

Dış politika konusunda yaptığı analizlerle bilinen Semih İdiz, Türkiye’nin Suriye’de uzun süre kalabileceğini söyledi. İdiz, “Hükümet ‘ne kadar süre gerekirse kalırız’ açıklamasında bulundu. Dolayısıyla burada uzun süreli bir kalış olasılığı güçlü yani bunu inkâr edemeyiz. En azından Suriye’deki iç karışıklık devam ettiği sürece. Bu operasyonun birkaç amacı var. Birincisi tabii IŞİD’i yok etmek ikincisi Kürtleri Fırat’ın doğusuna itmek. Üçüncü hedef de Cerablus’tan Azez arasındaki bölgede bir kontrollü güvenli bölge kurmaya çalışmak ve bunu hem mülteciler için kullanmak hem de Türkiye ile Suriye arasına bir tampon bölge oluşturmak. Hedefler tutar mı tutmaz belli değil ama konjonktür şu anda Türkiye’den yana” diye konuştu.

ABD ikilem yaşıyor


ABD’nin pozisyonuna ilişkin yorumda bulunan Semih İdiz, “Elbette ki Amerika Türkiye’nin Kürtlerle çatışmasından memnun değil ama bir ikilemi var. Çünkü Türkiye’nin IŞİD’le çatışmasından memnun. Türkiye’nin elini güçlendiren bir diğer husus da Rusya ile İran’ın pozisyonu. Her iki ülke de, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını net bir şekilde tavırlarıyla ortaya koydular. Mademki Türkiye’nin Esad’ın geleceği konusunda farklı bir yaklaşımı var. Demek ki İran ve Rusya Türkiye’nin Kürtler konusundaki pozisyonuna çok uzak değil” ifadelerini kullandı.

Risk her zaman var
Operasyonun iç politikada olumlu karşılanmasına rağmen bir risk faktörü olduğunun altını çizen İdiz şöyle devam etti: “Bazı yazarlar var uyarıyorlar bir batağa saplanacağız diye. Böyle bir risk var ve bu müdahaleler her zaman riski beraberinde getirir. Dış politika açısından Batı’yı çok memnun etmeyecek hareketler olabilir, özellikle Türkiye’nin Kürtlere karşı operasyonu. Fakat Türkiye’nin eli eskiye oranla daha güçlü. Batı’nın ilk hedefi IŞİD olduğuna göre Türkiye de çifte hedefle IŞİD’i yok etmeye soyunduğu için, Türkiye’nin bölgeye girmesine fazla karşı çıkılacağını zannetmiyorum”

Şam’a dönük bir mesaj yok


Ortadoğu çalışmaları ile tanınan Arif Keskin, Türkiye’nin Cerablus operasyonunda ‘başarılı’ olup olamayacağını, kuracağı ittifakların belirleyeceğini söyledi. Keskin, “Türkiye tek başına zaten Suriye’ye giremezdi. Suriye, Türkiye açısından bir bataklık olmayabilir. Amerika, Rusya, Suriye ve İran’la ile doğru düzgün bir ittifak ve ilişki kurmadan, o alanda başarılı olmak mümkün değil. Türkiye’nin Fırat Kalkanı ile birlikte Şam’a dönük herhangi bir mesajı yok. Fırat Kalkanı ismi, Beşar Esad’ı değiştirmeye dönük bir mesajı olmadığını da söylüyor” dedi.

Faturası Türkiye için ağır olur
Keskin, Türkiye’nin hedeflerini doğru koymaması halinde operasyonun başarısız olabileceğini aktardı. Keskin, “Türkiye Ortadoğu’daki farklı hayallerinden vazgeçip, amaçlarını daha pragmatik tanımlar ve düzgün bir ittifak kurarsa Suriye bataklık olmayabilir. Hatta operasyon başarı olur. Türkiye’nin Cerablus operasyonu, ilişkilerdeki güven testi gibi. Rusya da, İran da, Şam da, Amerika da bu sürece bakıyor. Türkiye doğru hamleleri gerçekleştirmezse bu operasyon bir tuzağa dönüşebilir. Türkiye daha önce içeri girmemişti, şimdi girdi. Bu noktada bölgesel denklemler dikkate alınmazsa, bunun faturası Türkiye için ağır olur” şeklinde konuştu.

Yeni dış politika gerekli
“Yaşananlar Türk dış politikasında yeni bir süreç başlatabilir” diyen Keskin sözlerini, “Türkiye’nin dış politikasını şekillendirecek yeni bir alan olabilir. Türkiye ABD’den her geçen gün daha fazla hayal kırıklığı yaşıyor. Hükümet, Amerikalılarla amaçlarına ulaşamayacağını hissediyor. Yaşananların Türkiye’yi İran’a ve Rusya’ya ittiğini söyleyebiliriz. Bunun işareti de Cerablus’tan önce başlayan süreç. Suriye’deki son operasyon Türkiye’nin İran ve Rusya’yla ilişkilerini daha fazla tahkim etmeye itebilir. Çünkü Türkiye, ABD üzerinden Suriye’deki çıkarlarını elde edemediğini net olarak anladığını düşünüyorum. Yaşananlar Türk dış politikasında yeni bir süreç başlatabilir. Türkiye’nin dış politikada yeni bir paradigmaya ve yeni bir konsepte ihtiyacı var. Bugüne kadar başarısız olan ve sonuç vermeyen politikadan vazgeçilmeli. Ulusal, demokratik ve seküler kimliği esas alan, farklı bir dış politikayı kurgulaması gerekiyor” diye sürdürdü.

Kaynak: Birgun.net