ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU
YARSAV Eski Başkanı

Türkiye’nin en büyük çevre davası olan ve karar aşamasına gelen Cerattepe davasında, keşif ve diğer işlemler sonrasında 19.9.2016 Pazartesi günü Rize İdare Mahkemesi’nde duruşma yapılacaktır.

Gözlemlere göre, davaya yoğun bir ilgi ve katılım olması beklenmektedir.

Duruşma günü Rize’ye ve dolayısıyla mahkemeye, bu dava konusunda, sadece davanın tarafları, davanın müdahilleri ve davadaki avukatların alınacağı, böyle bir uygulamaya gidileceği yolunda haberler çıkmıştır. Bu haberler gerçek değil ise, idarece kamuoyunun aydınlatılarak bu haberlerin yalanlanmasından da uzak durulmaktadır.

Adil bir yargılama için böyle bir uygulamanın varlığı asla ve asla söz konusu edilemez. Böyle bir uygulama var ise bu uygulamadan dönülmemesi veya böyle bir uygulama olacağı haberleri gerçek dışı ise bu haberlerin yalanlanmaması bile, davaya ilgi ve katılıma etki boyutu yaratmakla, bu yönden de hukuk dışıdır.

Dava için, hem açık yargılamanın, hem de açık yargılamanın gerçekleşebileceği ortamın hazırlanması, sağlanması tartışmasız ve zorunludur. Açık bir yargılama ortamı sağlanmadan zaten açık bir yargılama, dolayısıyla da adil bir yargılama söz konusu olamaz.

Ortaya çıkan bu gelişme, davada açık yargılama kuralının ihlali yönünden, çok açıkça adil yargılama kurallarına aykırıdır.

Hâlâ daha dava ile ilgili olarak katı polisiye tedbirlerin uygulanacağı haberleri eksik olmamaktadır.

Bir dava ve yargılamada gizlilik kararı alınmadıkça, dava sadece taraf ve avukatlarına değil, herkese açıktır.

Gizlilik kararı almak yetkisi sadece mahkemeye ait olup, ancak böyle bir kararın varlığı durumunda da davaya ve duruşmaya ise, sadece taraflar, avukatları, müdahiller ve varsa mahkemece çağrılı olanlar katılabilir.

Mahkemenin gizlilik/kapalılık kararı olmadığı ve açık yürütülen bir davada ve bu bağlamda Cerattepe davasında idarenin görevi, davaya herkesin katılım ortamını yok etmemek, aksine sağlamaktır. Bunun için gerekli önlemleri almaktır.

Bir davaya katılımda sınırlandırıcı bir durum söz konusu olacaksa, o davaya kimlerin katılabileceğine, ancak gizlilik/kapalılık kararı yoluyla sadece mahkemece karar verilebilir. Gizlilik kararı yoksa dava zaten herkese açıktır.

Açık yürütülmesine rağmen bile, Cerattepe davasında, polisiye tedbirler yoluyla davaya kimlerin katılacağının ve bu nedenle de Rize’ye ve de adliyeye kimlerin gireceğinin idarece saptanması demek, gizlilik kararının mahkeme salonu dışından başlayarak uygulanması ve de en vahimi böyle bir kararın yani gizlilik kararının mahkemece değil, idarece verilmesi demektir.

Bu durum, idareyi kendi davasında karar verici noktaya taşımakta, yargı bağımsızlığına çok açık bir saldırı yaratmaktadır.

İdare, varsa bu uygulama ve işlemini derhal geri almak, bu haberler gerçek dışı ise bu durumda da, davaya katılıma etki edici bu haberleri derhal yalanlamak, davaya herkesin katılım ve izlemesi yönünden, görevlerini eksiksiz yerine getirmekle yükümlüdür.

Aksi halde yapılanlar ve sonuçları gözetildiğinde, sadece mahkemenin alabileceği gizlilik/kapalılık kararının, idarece alınması ve uygulanması gibi bir durum ortaya çıkmakta, daha çarpıcı bir ifadeyle idare mahkemenin yerine geçmekte, kendini mahkemenin yerine koymakta, ancak mahkemenin alabileceği kararın bile ötesinde karar alma yoluna gitmektedir.

O halde idare aleyhine açılan bu davada, bu koşullar gözetilince, yargılamayı kim yapmakta, kararları kim almaktadır?

Bir davada, daha da ötesi bir idari davada, idarenin kendisini fiilen karar verir durumda görmesi ve bu yolda işlem yapması asla söz konusu olamaz.

Cerattepe davasına, kuşkusuz davanın tarafları, müdahiller ve avukatları katılabilecektir. Ancak katılım, açık yargılama ve adil yargılama gereği sınırlı olmayıp, dava herkese açıktır. Türkiye’nin en büyük çevre davasına ve bu davanın duruşmasına herkes davetlidir.

Hukuk devleti için mücadele veren bir kişi olarak, bir Artvinli olarak, Yeşil Artvin Derneği’nin bir temsilcisi ve bir avukatı olarak katılacağım davada, doğanın, çevrenin, Artvin ve Artvinlinin varlığı ve yaşam hakkı, idarenin hukuksuzluklarına rağmen sonuna kadar savunulacak ve korunacaktır.

Yargının yargıya bırakılması, yargının hukukla başbaşa kalması, bu nedenle adil yargılama koşullarının sağlanması zorunludur.

Kaynak: Birgun.net