En az kendisi kadar ünlü çakısı yine gündeme geldi Recep Bey’in. Yazılanlara göre, reisicumhur 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden 16 gün önce, yaveri Albay Ali Yazıcı’yı çakısını vererek test etmiş.

Şöyle olmuş: Reisicumhur makam odasına çağırdığı Yazıcı’ya bir zarf uzatarak açmasını istemiş. Zarfta kendisi hakkında bir yazı olduğunu düşünen yaver, zarf açacağı bulamayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan ona kırmızı saplı küçük bir cep çakısı uzatarak “Al bununla aç, oku” demiş. Yazıcı, panik halinde zarftaki mektubu okuduktan sonra reisicumhur “Sende kalsın, lazım olur” diyerek çakıyı geri almamış.

Bu tabii kuşkusuz yüksek zeka gerektirdiği için ben neyin test edildiğini, yaverin testi geçip geçmediğini anlayabilmiş değilim. Ama herhalde çok önemli bir durumdur bu. Reisicumhur’un bizim bilmediğimiz, öğrendiğimizde de “bak sen” dediğimiz buna benzer bir dolu yöntemi var. Bu da onlardan biri demek ki.

Çakı düşkünlüğü malum Recep Bey’in. Bir insan neden üstünde çakı taşır sorusu önemini korumakla beraber, artık “politik bir gereç” olarak hayatımızda bir hayli zamandır yer alıyor beyefendinin çakısı. Bir ziyaret sırasında önüne konan içeceğin şişesini çakısıyla açtığını da biliyoruz

Çakı, İslamiyet’in ilk yıllarında çok önemli bir çöl gereci aslında. Açık alanlarda hacet gidermek isteyenler toprağı çakı ile eşeleyip işlerini gördükten sonra üstünü örterlerdi. Hijyenik bir amacı vardı taşınmasının demek ki. Kimileri İslam peygamberinin de sürekli taşıdığına inanır, bu nedenle de üzerlerinde çakı bulundurmanın “sünnet” olduğunu savunur. Ama bu konuda doğrulayıcı bir belge, bilgi de yoktur.

Severim ben de. Ama hiç taşımadım. Şu çok amaçlı İsviçre çakısına özendiğim olmuştu zamanında, hepsi bu. Bu bir ihtiyaç tabii. Anımsayan vardır, en eski çakı Avusturya’da bulunmuştu, İsa’dan Önce 600’e tarihlenmiştir. Asıl geliştirenlerin Romalılar olduğunu söylerler. İsviçreliler hiç böbürlenmesinler o çok gurur duydukları çakının tasarımcıları da bu Romalılardır. Çakının altın çağı da 17. yüzyıl tabii. Bu yüzyılın ortalarında kaydırılarak ayarlanabilir hale gelmiş. Nasıl yaygınmış bir bilseniz. Çiftçilerin, işçilerin neredeyse bir uzvu haline gelmiş. Öyle derler. Sustalı çakının mucidi de İngilizlerdir. Meyve soymak için icat edilmiş değil tabii ki. Suç örgütlerinin gözde silahıydı. Hâlâ da öyledir.

Kelebek çakı da güzeldir. Filipin icadı. Recep Bey’in çakısını açık seçik göremediğim için hangi tür çakı taşıdığını bilmiyorum. Gerçekten sünnet gereği üzerinde bulunduruyorsa sapı kemikten ya da taştan yapılmış olanını taşıması daha uygundur. İslam’ın ilk yıllarında öyleydi çünkü.

Her orduda var mıdır bilemem ama ABD askerleri paslanmaz çelikten yapılmış çakıları olmadan adımını atmazlar bir yere. Nükleer silahları da olsa konserveyi açmak için hâlâ çakıya ihtiyaçları var anlaşılan. Kredi kartları inceliğinde çakılar yapıldı bir de. İncelik benzerliğinden ötürü böyle adlandırılmadı, gerçekten de çakı imalatçıları kredi kartlarından esinlenerek ürettiler bu tür çakıları. Kredi kartı kurbanları “gırtlaklarını” kesen bu uğursuz banka kartının bir de çakı versiyonunu görmekten herhalde hoşlanmazlar.

Yani bu çakı sanıldığından fazla yaşamımızda. Kimi zevk olsun diye, kimi saldırı ya da savunma aracı olduğundan, kimileri de sünnet gereği taşıyor işte. Reisicumhurun üzerinde çakı bulundurmasının bunların tümüyle bir ilgisi yoktur muhtemelen. Alışkanlıktır belki de.

Herhangi bi nedeni olmadan çakı taşıyanlardan biri de Hitler’di. Adını taşıyan Hitler Çakısı vardır. J. A. Henckels Zwillingswerk tarafından tasarlanıp zata hediye edilmiş bir vakitler. Hitler bunu çantasında hep taşımıştır denir. Çantası ele geçirildiğinde buldular çakıyı. Kimileri kendini müttefik kuvvetler ele geçirmeden öldürmek amacıyla taşıyordu derler.

Bizim de sözünü edeceğimiz bir “politik çakımız” olduğu için araç, gereç, alet edevat tarihinde şöyle ya da böyle yer alma şansımız doğdu. Hitler’in çakısı, Recep Bey’in çakısı diye anlatmak çok güzel bunu.

Şimdi reisicumhurun şu yaveri test ettiği meseleyi anlamaya çalışıyorum. Nasıl bir testti bu, sayın reisicumhur testin sonunda ne elde etti? Merak işte.

Hayır, yani çakı bu tür durumlarda başvurulan bir gereçse mesele bir hayli tatsız. Malum reisicumhur biraz asabi. Hesap sormak istediği bir memurunu ara sıra çakıyla hafifçe dürterek “anlat bakalım” falan diyorsa durulmaz buralarda. Sarayda çakı, sokakta pala. Memleketin “yukarısı”da aşağısı da bir hayli “keskin” yani.

Korkuyor insan.

Hale bakın. Toptan tüfekten değil de çakıdan, paladan korkar hale geldik. İnşallah Recep Bey’in çakı taşıma gerekçesi sünnettir.

İnşallah.

Kaynak: Birgun.net