SEBAHAT KARAKOYUN / [email protected]
@ssenyaprak

BirGün’e açıklamada bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tam demokrasinin önemini her fırsatta vurguladıklarını belirterek, “Bugünkü yapının ‘hibrit demokrasi’ olduğu yönündeki kanaatin hem içerde hem de dışarıda yaygın olduğunu” söyledi. Başarısız darbe girişiminin ardından olağanüstü hal ilanına itirazlarının hükümet tarafından dikkate alınmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Olağanüstü Hâl (OHAL), darbelerden sonra başvurulan bir uygulamadır. Çağdaş demokrasilerde OHAL uygulaması olmaz” diye konuştu.

CHP Lideri’nin değerlendirmeleri satır başlarıyla şöyle:

Hibrit demokrasi
Biz demokrasiyi savunan bir siyasal gelenekten geliyoruz. Cumhuriyet’in demokrasiyle tam demokrasiyle taçlandırılması lazım. Bugünkü yapının ‘hibrit demokrasi’ olduğu konusunda yaygın bir kanaat var. Bu kanaat Batı’da da yaygın. Aslında tam demokratik sistemin oluşturulması bizim en büyük arzumuz. Darbe bir suçtur, bir anayasal suçtur. Darbeye karşı çıkmak demokrasiyi savunan herkesin ortak amacıdır. Darbeyle mücadelenin hukuk dışına çıkmaya yönelik bir araç olarak kullanılmasını da istemiyoruz.

Hukuk içinde kalınmalı
Eşini bir cinayet sonucu kaybeden Türkan Elçi’nin “Bir ihtimal eşimin katilini gözaltına alırsanız sakın işkence yapmayın. İşkenceye karşı ömrünü adamış birinin katili bile adil yargılanmalıdır” açıklaması son derece önemlidir. Her şey hukuk içinde yapılmalıdır. Hukuk içinde kalındığı sürece sorun yaşanmayacaktır. Türkiye sorunlarını hukuk içinde kaldığı sürece çözebilecek kapasiteye sahiptir.

İtirazlarımızı dile getirdik
Biz OHAL ile ilgili bütün itirazlarımızı dile getirdik parlamentoda. Hükümet darbecilerle ve terör örgütü olarak tanımladığı FETÖ ile mücadelenin ancak Olağanüstü Hâl uygulaması ile gerçekleşebileceğinde ısrar etti. Parlamento’nun devre dışı bırakılmasını doğru bulmadık. Çünkü bombalanan parlamentoydu. Parlamento bombalanırken bile görev yapıyordu. Aynı süreç içerisinde milletvekilleri yine darbe sonrası süreci Parlamento çatısı altında yönetebilirlerdi. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yöneten bir parlamento darbe girişimi sonrasındaki süreci de elbette yönetebilirdi. Olağanüstü Hâl uygulaması zaten darbelerden sonra başvurulan bir uygulamadır. Çağdaş demokrasilerde OHAL uygulaması olmaz. Biz Parlamento’da yapılacak yasal düzenlemelere destek vereceğimizi söyledik. Fakat hükümet daha farklı bir pozisyonda. Darbecilerle mücadelenin daha farklı bir konsepte ele alınarak değerlendirilmesi gerektiği düşüncesinde. Bütün bu süreci yakından izleyeceğiz, gelişmeleri değerlendireceğiz.

Meclis mutlaka açık tutulmalı
Parlamento’nun bu süreçte kesinlikle çalışması lazım. Çıkarılacak KHK’lerin hemen Parlamentoy’a gelmesi lazım. Biz, bütün Olağanüstü Hâl uygulamalarını yakından takip etmek üzere bir komisyon kurduk, hukuk dışı, kanunsuz uygulamaları izleyerek, kamuoyuyla paylaşacağız

Yönetim zafiyeti
Darbe sürecinde ortada bir istihbarat zafiyetinin ötesinde bir yönetim zafiyeti var. İstihbaratı size kim getirecek? Tabii ki o konuda görevlendirilmiş kamu yetkilileri getirecektir. Eğer kamu görevlilerinin işlerini yerine getirmemesi söz konusu ise o durumun sorgulanması gerekiyor. Hangi gerekçe ile görevlerini yerine getirmediler, bunlar nelerdir? Demek ki o işi becerebilecek, o işe layık kişileri o makamlara atamadılar. Bütün sorun yönetim zafiyetidir. Devletin liyakat sisteminin çökmüş olmasıdır. Bunun yeniden inşa edilmesi gerekir. Bu tarihi bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu sadece bir siyasi partinin değil tüm siyasal partilerin ortaklaşa düşünmesi, tartışması gerekir. Bunun önüne engel çıkarılmaması gerekir.

‘’Benim adamım iyidir’’ ile olmaz
Devlette liyakat sistemi çöktü dedim. Yapmanız gereken, işi en iyi yapabilecek kişiyi o makama getirmenizdir. Eğitimde, MİT’te, ekonomide, hariciyede durum değişmez. Bu görevleri yapacak özelliklere sahip olmalıdır. Birikimine, eğitime bakarsınız. Eğer bu insanları getirmeyip de ‘bizim partili’ ya da ‘yakınımız’ ya da ‘bizim cemaat üyesi’ dediğiniz anda liyakat sistemini çökertirsiniz. Türkiye’nin geldiği nokta bu. Bugün yaşadığımız sorunun kaynağı da bu. Dolayısıyla yapılması gereken önce tüm siyasi partilerin özeleştiri yapması. Neden İngiltere, Hollanda ya da ABD’de ya da gelişmiş bir ülkede darbe olmuyor da bizim ülkemizde oluyor. Temel neden liyakat sistemin çökmüş olmasıdır. Şimdi bir kez daha aynı hata yapılırsa bunun açıklaması yapılamaz.

Bütün yurttaşlarımız mitinge davetli
Cumhuriyet’i kuranlar daha güçlü demokrasi istiyorlardı. Bunu her fırsatta ifade ettiler. Bir vasiyet olarak daha sonraki nesillere görev verdiler. Cumhuriyet özgürlükçü demokrasi ile taçlandırılırsa çok daha güzel bir yönetim olur. Bu hepimizin ortak hedefidir. Benim görevim olduğu kadar ülkemize karşı sorumluluk hisseden her arkadaşımın, her partilinin görevi olmak zorundadır. O nedenle mitingimize “Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi’’ dedik. Her siyasal düşünceden vatandaşlarımız gelirse başımızın üstünde yeri var. Bu mitingle güzelliği geliştirip derinleştirebilirsek ne mutlu bize.”

Kaynak: Birgun.net