ONUR EREM / [email protected]
@onurerem

Yazının dünkü kısmını, Birleşik Krallık’ın (BK) referandum sonucu AB’den ayrılmaya karar vermesi sonucunda Avrupa Ekonomik Alanı’ndan (AEA) da ayrılabileceğini söyleyerek sonlandırmıştık. Peki BK, AEA’ya dahil olmazsa neler olacak? Kıta çapında sermayeyi en çok korkutan konu da bu. Çünkü bu durumda BK’nin hem AB ile hem de AB üyesiyken AB’nin ikili anlaşmaları sayesinde serbest ticaret yapabildiği ülkelerle ayrı ayrı serbest ticaret anlaşmaları imzalaması gerekecek. OECD’nin Şef Ekonomisti Catherine Mann’a göre, bu tür anlaşmaların müzakeresi 5 yıldan uzun sürüyor ve bu süreçte BK’nin serbest ticaret yapması çok zor olabilir. Ortaçağ’dan beri dünyanın en büyük ticaret güçleri arasında yer alan Birleşik Krallık, ayrılıkla bu özelliğini kaybedebilir. Benzer bir şekilde BK vatandaşları muhtemelen AB’yi vizesiz ziyaret etmeye devam edebilecek ancak oturma ve çalışma izinleri için başka anlaşmalar yapılması gerekecek.

Tüm bu sürecin ne kadar zaman alacağını ise kimse öngöremiyor. Çünkü BK’nin AB müktesebatının tümünü, yani 80 bin sayfadan fazla dökümanı mecliste görüşmesi, hangilerinin iptal edeceğine karar vermesi gerekiyor.

BK’nin AB’den bu şekilde ayrılması, BK’yi etkilediği kadar AB’yi de etkileyecek. Birlik, en büyük üçüncü ekonomisinin yanı sıra birlik içindeki en büyük finans merkezi olan Londra’yı da kaybetmiş olacak. Piyasalardaki endişelerin avro ve sterlinin değerini düşürmesi de bir diğer olasılık.

AB’yi korkutan bir başka ihtimal de, bu ayrılığın ardından diğer üyelerin de ayrılık için referandum yapması ve birliğin dağılması. Cambridge Üniversitesi’ndeki Uluslararası İlişkiler Tarihi Bölümü’nden Brenden Simms, ayrılığın Avrupa projesinin çöküşünü tetikleyebileceğini düşünüyor. Bu, kıta içinde istikrarsızlığın ve ülkelerarası gerginliğin arttığı bir döneme yol açabilir.

Türkiye’de ilgisizlik

Bugüne kadar referandumun AB ve BK’yi nasıl etkileyeceğine dair Türkiye basınında yazılar yer alsa da, Türkiye’nin bundan nasıl etkileneceğine dair neredeyse hiçbir çalışma yok. Oysa bu referandumun Türkiye için de büyük önemi var. Bunun birinci nedeni, Birleşik Krallık’ın Türkiye’nin en büyük 2. ihracat pazarı olması. BK, ithalatta da Türkiye’nin önemli bir partneri. İkinci nedeni ise, BK ile dış ticarette önemli bir dış ticaret fazlası verilmesi. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre Türkiye 2015’te BK’ye 10.5 milyar dolarlık mal satarken BK’den 5.5 milyar dolarlık mal aldı. Yıllık 150 milyar dolar dış ticaret açığı veren Türkiye için BK bu nedenle daha da önemli bir ticaret partneri.

İki ülke arasındaki dış ticaret, Türkiye’nin AB ile imzaladığı Gümrük Birliği anlaşması sayesinde bugünkü seviyesine ulaştı. Eğer BK, AB ile serbest ticaret anlaşmalarını iptal edecek şekilde bir ayrılık gerçekleştirirse, bu durum Türkiye’nin BK’ye satacağı ürünler için gümrük vergisi ödemesine, böylece rekabet gücünü kaybetmesine yol açabilir. Bu da Türkiye ekonomisine zarar verir.

Ancak Türkiye’de bu olası etkiler üzerine henüz bir çalışma yapılmadı. Her konuda uzun konuşmalar yapan siyasetçiler, Brexit gibi Türkiye’yi de önemli ölçüde etkileyebilecek bir olay üzerine herhangi tek bir açıklama bile yapmadı, halka BK’nin AB’de kalmasının mı ayrılmasının mı Türkiye için daha iyi olacağı konusunda hiçbir şey söylemedi. Aynısı ticaretle uğraşan sermaye grupları için de geçerli. Bir hafta boyunca her gün Türkiye İhracatçılar Meclisi’ni (TİM) arayarak BK’nin AB’den ayrılmasının Türkiye’nin dış ticaretini nasıl etkileyeceğini sordum. Bir hafta boyunca TİM’den tek bir yanıt bile gelmedi. İnternette yaptığım araştırmalarda da TİM’in bu konu hakkında herhangi bir açıklamasına rastlayamadım. Bu durum, Türkiye’nin olası bir ayrılığa epey hazırlıksız olduğunu gösteriyor.

Türkiye’yi etkileyebilecek bir diğer konu da göç ve girişimcilik. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ve 1970’de imzalanan Katma Protokol sayesinde Türkiye vatandaşları Birleşik Krallık’a iş kurmak veya hizmet satmak için serbestçe gidebiliyor. Gerekli şartları taşıyan Türkiyeliler Birleşik Krallık’ta dört yıl boyunca yaşadıktan sonra kalıcı oturma izni, beş yıl yaşadıktan sonra ise yurttaşlık alabiliyor. BK’nin AB’den ayrılığı, Türkiyelilerin bu imkânını da yok edebilir.

‘Aniden göndermezler’

Bu konuyu BK’ye göç konusunda danışmanlık hizmeti veren Immigration Connection şirketinden göçmenlik hukuku uzmanı Nüsra Şahin’e sorduk. Şahin, ayrılığın Ankara Anlaşması’nı etkileyip etkilemeyeceğinin henüz belli olmadığını hatırlatarak, anlaşmanın etkilenmesi durumunda “Halihazırda Ankara Anlaşması ile 4 yıllık işletmecilik serüvenindeki vatandaşlarımızın verilen haklarının aniden ellerinden alınıp, ülkelerine dönmeleri gerekeceğine inanmıyorum” diyor. Fakat henüz başvuru yapmamamış insanların başvurularının kabul edilmeyebileceğini de ekliyor Şahin. Bu beklentiler nedeniyle referandum öncesinde BK’de Ankara Anlaşması’ndan faydalanmak isteyen Türkiye vatandaşlarının başvuruları artmış. Şahin, BK’nin AB’de kalması durumunda da göçmenlerin aynı şekilde hayatlarına devam edememe ihtimali olduğunu, yaşanan tartışmaların göçmenleri toplumsal ve psikolojik olarak etkilemeye devam edeceğini söylüyor: “Britanya çok uzun zamandır renklerin ve çeşitliliğin bir arada harmanlandığı ve değişik görüşlerden insanların nispeten barış içinde yaşadığı bir toplum imajı ile göçmenlerin gönlünü kazanmıştı. Ancak referandum kampanyalarında ve tartışmalarda derinlerde yatan tereddütler ortaya çıktı. Gittikçe muhafazakarlaşan Britanya’nın çok kültürlü topluma entegrasyon konusunda başarısızlık yaşadığını düşünüyorum.”

***

İki tarafın argümanları

Ayrılığı destekleyenlerin temel argümanı AB’nin ekonomik ve toplumsal alanlarda çok fazla kuralı olması, bunların BK’nin ekonomik girişimlerini kısıtlayarak büyümesini engellemesi, BK’nin AB bütçesine net katkı veren ülkelerden olması ve bu yüzden “zarar etmesi”. Onlara göre AB, BK’nin üye olduğu 1973’ten beri çok değişti ve halk bu değişimleri yeniden değerlendirmeli. Ayrılık yanlıları, emeğin serbest dolaşımına da karşı. Avrupa Birliği’ne üye olan 28 ülke ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği’ne üye olan Norveç, İzlanda ve Lihtenştayn’ın oluşturduğu Avrupa Ekonomik Alanı’nda bulunan ülkelerin yurttaşları, alandaki diğer ülkelerde serbestçe yaşama ve çalışma hakkına sahip. Ayrılık yanlıları, bu durumun ülkeye göçmen getirdiğini söyleyerek eleştiriyor.

AB’de kalmayı talep edenler ise göçü olumlu bir faktör olarak görüyor ve AB içindeki ülkelerden çalışmaya gelen genç insanların ekonomik büyümeye katkı sağladığını söylüyor. BK vatandaşlarının da diğer ülkelerde çalışma hakkının olmasını büyük bir avantaj olarak gören AB yanlıları, ayrılığın ülkeyi ekonomik ve sosyal olarak bir izolasyona iteceğini, AB ile gelen insan hakları ve doğanın korunması alanındaki kazanımlarının kaybedileceğini söylüyor. Siyasetçilerin yanı sıra, ülkedeki büyük sermaye örgütleri de AB içinde serbest ticaret yapmanın BK’ye büyük bir avantaj getirdiğini söyleyerek AB’de kalmayı tercih ediyor. İngiltere merkezli Ipsos MORI Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan araştırmaya göre, İngiltere’deki ekonomistlerin yüzde 90’ı AB’den ayrılmanın ülke ekonomisine zarar vereceğini düşünüyor. Sanatçılar da AB’nin sanata ayırdığı önemli fonlardan yararlanabilmeye devam edebilmek için AB’de kalmak istiyor.

***

Anketler ne diyor?

Birleşik Krallık’ta yapılan anketlerde nisan ayına kadar çoğu anket, üyeliğe devam etmek isteyenlerin çoğunlukta olduğunu gösteriyordu. Fakat nisandan itibaren ayrılık yanlılarının oranları arttı. Önce anketler başa baş gitmeye başladı, mayıstan sonra ise anketlerin büyük kısmında ayrılık taraftarları öne geçti. 1 Haziran’dan bugüne yapılan 14 anketin 10’unda ayrılık yanlıları önde gözüküyor. AB taraftarlarını önde gösteren anketlerde aradaki fark en fazla yüzde 2 çıkarken ayrılıkçıların önde gözüktüğü anketlerde bu fark yüzde 10’a kadar yükselebiliyor.

9 Haziran’dan itibaren, yapılan tüm anketlerin verilerini farklı şekillerde derleyen hesaplamalar da yapılmaya başlandı. Financial Times, The Economist, The Independent gibi yayınların da yaptığı 7 farklı anket derlemesinin yalnızca 2’sinde AB yanlıları önde gözüküyor.

Tüm anketleri derleyerek bunlardan bir grafik yaratan Vikipedi kullanıcı T.seppelt’in çalışması, 2016 başından itibaren kararsızların sayısının düzenli olarak azalmakta, ayrılık yanlılarının sayısının da düzenli olarak artmakta olduğunu gösteriyor. Anketlere göre yaşlılar ve kırsal kesimlerde yaşayanlar ayrılmayı daha çok isterken İskoçya’nın neredeyse tamamında AB yanlıları önde.

Ancak anket şirketlerinin son genel seçimdeki başarısızlıkları, anketlerin güvenilirliğini sarsıyor. Anket şirketlerinin genellikle seçimlere yönelik yapılması, referandum konusunda fazla pratikleri olmaması da bir diğer zorluk.

Kaynak: Birgun.net