YAŞAR AYDIN / [email protected]
@yasaraydinnn

Erdoğan 20 aydır AKP Genel başkanlığı ve Başbakanlık yapan Davutoğlu’nu, Akşam gazetesi Ankara temsilcisinin ifadesi ile ‘işten kovdu’. Bu hamle tek adamlık rejiminin bir anlamda mührü oldu. Erdoğan, yaptığı şeyin bazı sonuçları olacağının farkında. Kamuoyu yoklamalarında bile bu hamleyi haklı gösterecek emare yoktu. Ama hem dışarıda hem de içeride yaşanan gelişmelerle birlikte değerlendirdiğimizde anlıyoruz ki onun bekleyecek zamanı yok.

Batıya mesaj: Muhatabınız benim

Erdoğan’ın hayata geçirdiği dış politika büyük ölçüde iflas etmiş durumda. Bir-iki körfez ülkesi dışında tek müttefiki yok. Politika değişikliği için atılması gereken adımlar var. Üstelik bunu hem AB, hem ABD, hem de Rusya ile yapmak zorunda. Davutoğlu hükümeti bu alana dair sınırlı da olsa adımlar atmaya başlamıştı. Özellikle AB ve İsrail’le düzelmeye başlayan ilişkiler ABD ile girilmeye çalışılan (siyasal ömrü yetmedi) yeni dönem bunun en somut göstergesi.

Burada Erdoğan ve Davutoğlu arasında belirgin bir çizgi farklılığından bahsetmek mümkün değil. Ama Erdoğan tüm sürecin tek muhatabı olmak istiyor. Erdoğan’la bunu bir kez deneyen Batı ise gönüllü değil. Davutoğlu’nu görevden alarak Erdoğan kendisinden başka muhatap bırakmamış oldu. Yeni arayışa “gerek yok” dedi. Türkiye’nin içinde olduğu her denklem artık onunla çözülmek zorunda.

TC=RTE=AKP

Erdoğan ülke içinde de rahat değil. Derinleşerek süren savaş, ekonomide yaşanan kırılganlıklar, gericiliğe karşı isyan noktasına gelen halk Erdoğan’ı yeni Gezi korkusuyla tetikte bekler kılıyor. Yönetmenin tek yolu var; baskı ve şiddet dozunu her dakika biraz daha artırmak. Meclis’te geçmek üzere olan emek, enerji ve çevre konularındaki yasal düzenlemeler, güvenlikçi önlemler, YÖK, dokunulmazlık gibi adımların tamamı bunun işaretleri. Erdoğan kendi geleceği için atılacak bu kritik adımlarda sorun, ikircikli tutum ve tereddüt istemiyor. Hele kendi geleceğiyle partinin kaderini ayırmaya kalkanlara hiç tahammül edemez durumda. Bu yüzden Cumhurbaşkanı danışmanının, Türkiye=RTE=AKP mesajı aynı zamanda önemli bir ayar olarak da okunmalı.

O artık resmen tek başına

Erdoğan, en büyük korkusunun 2013 Haziranı’nda ortaya çıkan büyük isyan dalgası olduğunu saklamıyor. Onun hedeflerine ulaşmasındaki en büyük engel de bu damar. Bu yüzden sürekli gündemde tutup en küçük kıpırdamayı şiddetle bastırmaya çalışıyor. Erdoğan’ın baskıyla yönetmek için güçlü bir partiye, onun yetmediği durumda da desteğe hazır bir partiye (MHP) ihtiyacı var. Bu nedenle partide Davutoğlu ve ekibinin faaliyetiyle Akşener’ın başını çektiği MHP muhalefetini bir tehdit olarak gördü.

Aileden ya da en yakınından biri

Erdoğan son hamle ile tüm gücü elinde topladı. 22 Mayıs günü kendisine Bakanlar Kurulu’nda sekreterlik yapması için bir başbakan atayacak. AKP içinde bile ‘düşük profil’ talebi bugünden gündeme getirildi. Bu noktada isimlerin çok anlamı kalmadı. Kendisinin tüm sırlarını bilen, isteklerine yanıt verebilecek bir meziyeti olması yeterli. Aileden ya da en yakınından biri. Binali Yıldırım ve Berat Albayrak’tan başka isim de yok görünüyor.

Kaynak: Birgun.net