SERBAY MANSUROĞLU / [email protected]
@serbaymansur

İstanbul Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Ekrem Kahraman, 1 Eylül’de başlayan balık av sezonu için uyarılarda bulundu. Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olmasına karşın balık zengini bir ülke olmadığını ifade eden kahraman, “Bütünlüklü bir politika ile denizlerimizdeki balık stoklarımız korunmalıdır. Bakanlığa, balıkçılarımıza ve biz akademiye düşen önemli görevler var” diye konuştu.

“Bu av sezonunun hayırlı olmasını temenni ediyorum. Balıkçılarımız bol bereketli bol kazançlı bir sezon geçirsin. Halkımız da bol balık yiyebilsin” diyen Doç. Dr. Kahraman, “Bunların olabilmesi için kaynakların korunması gerekiyor. Kaynakları koruyabilirsek uzun vadeli balıkçılık faaliyeti devam eder ve balık yemeğe devam edebiliriz” dedi.

Lüfer kararı hatalı

Doç. Dr. Kahraman. 2020’ye kadar geçerli ‘Ticari ve Amatör Balıkçılık Tebliği’nde yer alan bazı düzenlemelerin de endişelere yol açtığını ifade etti. “Yeni düzenlemeler yapıldı. Düzenlemede katılmadığımız noktalar var. Lüferin boyunun 18 santimetreye düşürülmesi gibi. Işıklı avcılığa Marmara Denizi’nde bir buçuk ay süreyle izin verilmesi katılmadığımız taraflar” diyen Doç. Dr. Kahraman, “Stoklara zarar vereceğini düşündüğümüz bir takım düzenlemeler var. Balıkçılar için, geçimini bundan sağlayan insanlarımız kısa vadede bunu doğru karşılıyor. Ancak uzun vadede balıkçılık kaynaklarımızın tükenmesi onlara da zarar verecek” ifadelerini kullandı.

Ulusal ölçekte çalışma gerekli

Doç. Dr. Kahraman şu ifadeleri kullanıyor: Balıkçılarımızın da uzun vadeli düşünmesi kendi faydalarına olabilir. Stoklar tehlikeye girerse avlayacak balık bulamayabilirler.

Dünyada kaynakların korunmasına yönelik çeşitli tedbirler var. Bizde de var. En başta gelen tedbir; mevsimsel av yasağı. Balıkların daha çok yumurtladığı yaz dönemlerinde ticari balıkçılık yasak. Bu anlamlı ama bize göre olması gereken kota sistemi. Balıkçılarımızın kota ölçüsünde avcılık yapmaları gerekir. Böyle olursa balıkçılarımız yaz döneminde de avlanabilir. Kota sisteminin getirilebilmesi için stokların bilinmesi gerekiyor. Bizim en büyük eksiğimiz stoklarımızı, denizlerimizdeki balıklarımızın varlığının oranını tam bilememek. Mesela hamsi ile ilgili çalışma yapıldı. Ama daha kapsamlı ulusal ölçekte çalışmaların yapılması gerekiyor.

Balıkların yumurtlama alanlarının da deniz koruma alanı ilan edilmesi gerekir. Balıklar o alanda üremeye devam edebilsin. 24 metre yasağı yeni düzenlemede korunmuş. Bu önemli. Doç. Dr. Abdullah Ekrem Kahraman, “Ülkemizin balıkçılık kaynakları sınırlı. Sınırlılığa rağmen av baskısı yüksek. Kapasitenin üzerinde av baskısı var. Balıkçı teknesi ve ekipmanı olması gerekenin üstünde. İç denizleri olan bir ülkeyiz. Balıkçılık olarak Ege ve Karadeniz üzerinde yoğunlaşıyor. Her tarafımız denizlerle çevrili sözü balıkçılık kaynaklarının bolluğu anlamına gelmiyor” diyor. “Devletin burada düzenleyici rol üstlenmesi gerekiyor. Var olan kaynakları elbirliğiyle korumak gerekiyor” diyen Doç. Dr. Kahraman şu ifadeleri kullanıyor: “Balıkçılarımız geçim sıkıntısı yaşıyor. Bu nedenle desteklenmeleri gerekiyor. Mazot desteği iyi ama yetmiyor. Bakanlığın tekne geri alım kampanyası vardı. Bunun devam etmesi gerekiyor. Tekne sayısının azaltılması gerekiyor. Tekneler azaltılırken balıkçılara bir takım imkanların sunulması gerekiyor. Daha önce verilen destekler daha çok avcılığın geliştirilmesi, donanımın artırılması yönünde. Bu anlayış yavaş yavaş dönüşüyor. Balıkçılığa teşvik yerine kapasiteyi aşan bu teşvikler yerine balıkçılığın azaltılmasına dönük tedbir teşvikleri sağlanmalıdır.

Kaynak: Birgun.net