Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 3 Mart 2013'de Osmaniye'de düzenlediği seçim mitingi sırasında İbrahim Alıcı isimli bir vatandaş "Hırsız var" yazılı bir pankart açtı. Başkabanlığın koruma polisleri tarafından dövülerek gözaltına alınan Alıcı kapalı bir minibüse bindirildi. İbrahim Alıcı’nın işkence ve kötü muamele gördüğü iddiaları üzerine avukatları Sevil Aracı Bek ve Tugay Bek’in yapmış oldukları şikayet neticesinde Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı verdi. Oysa dosyada Alıcı'nın, kötü muamele sonrası vücudunun pek çok yerinden yaralandığı, psikolojik olarak derin bir travma yaşadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nda görevli doktorlar tarafından düzenlenen raporlar yer alıyordu. Avukatlar bu kararın kaldırılması talebi ile Osmaniye Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulundu. Osmaniye Sulh Ceza Hakimliği’nin itirazın reddine karar vermesi üzerine ise Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunuldu.

"POLİSLER CEZASIZ KALMAKTA"

Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, Avukat Tugay Bek ve Sevil Aracı Bek'in takipsizlik kararının kaldırılmasına ilişkin itiraz dilekçesinde AKP hükümeti döneminde işkence ve kötü muamelenin sokağa taştığını belirterek "Toplumsal olaylarda polisler eylem ve ifade hürriyetini kullanan vatandaşlara orantısız bir şekilde müdahalede bulunup ölüm ve kalıcı sakatlanmalara neden olmaktadır. Bunları yapan polisler cezasız kalmakta, hatta 'Destan yazdılar' diyen Başbakanın takdirini kazanmaktadır" dedi.

AVUKATLARIN DİLEKÇESİNE HAKARET DAVASI

Osmaniye'de yaşananların işkenceye sıfır tolerans söylemini kullanan Başbakan'ın korumalarının sokakta işkence yaptığını gösterdiği savunulan dilekçede "İbrahim Alıcı'ya yönelik işkencenin Başbakan'ın izni ve göz yumması olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir. Tayyip Erdoğan'ın merkezinde olduğu yolsuzluk ve rüşvet sıkandalları her geçen gün daha fazla ortaya saçıldıkça farklı düşünceler ve eleştiriye olan tahammülde azalmaktadır. İbrahim Alıcı'ya yönelik işkence ve kötü muamele AKP Hükümetinin ülke genelinde uygulamaya çalıştığı baskı ve sindirme politikalarının bir uzantısıdır" denildi.

Savunma dilekçesinin verildiği Osmaniye Sulh Ceza Hakimliği iki avukat hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığı, iki avukat hakkında dilekçelerinde kullandığı bu ifadeler nedeniyle dava açtı. İddianamede avukatların Sulh Ceza Hakimliğine hitaben yazdıkları dilekçede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "eleştiri sınırlarını aşan ve hakarete varan cümleler sarf ettikleri" ve bu ifadelerin "savunma hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği" ileri sürüldü. Avukatlar hakkında açılan dava 2 Haziran Salı günü Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.


Kaynak: Birgun.net