İstanbul Pendik’te 15 Temmuz darbe girişiminde yer alanların gömüleceği “Hainler Mezarlığı” kuruldu.

Mezarlık, Tepeören'de Büyükşehir Belediyesi'nin sahipsiz hayvanlar için kurulan barınağın olduğu alanda kurulmuş.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, dün akşam Avcılar’daki mitingte daha önce dile getirdiği bu mezarlığa bir kişinin gömüldüğünü açıkladı.

"Tankların, topların namluların önünde durdunuz. Ama Feto’nun asker kisveli teröristlerinin geleceğimizi karartmalarına izin vermediniz. Bütün niyetleri sizler bozdunuz. Sevgi selini bu güzelliği kısır çekişmelere kurban etmeyelim. Yarınları güzel kılalım. Devletin bekası ve geleceğini düşünelim. Onlardan bir tanesi bugün (pazartesi) benim bahsettiğim ‘Vatan Hainleri Mezarlığı’na gömüldü. Bir tanesi gömüldü. Ailesi istememiş ve ‘Vatan hainleri mezarlığına’ gömüldü. Bu millete ihanet edenler kabirlerinde dahi rahat edemezler."

Diyanet İşleri Başkanlığı da darbe girişiminde yer alan kişilerin cenaze işlemlerinin yapılmayacağını açıklamıştı. Başkanlık, darbe girişiminde yer alanların “Mümin kardeşlerinin tezkiye ve dualarını hak etmediğini” belirterek; bu kişilerin cenazeleriyle ilgili sala, teçhiz, tekfin ve üzerlerine cenaze namazı kılınması gibi din hizmetleri verilmeyeceğini ifade etmişti.

"Gömülme hakkı bile yok sayılıyor"

bianet’e konuşan hak savunucusu, avukat Eren Keskin, gömülme hakkının bir insan hakkı olduğunu belirterek "hainler mezarlığı" uygulamasının kabul edilemez olduğunu söyledi.

"Bir insanın gömülme hakkının dahi elinden alndığı bir coğrafyadayız. İnsanlığın bittiği nokta. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şeyin olduğu sanmıyorum. İnsan haklarına tamamen aykırı. Aynı zamanda hiçbir dini inançla da bağdaşmayan bir durum. Üstelik “vatan haini” ilan ettiklerini hayvan barınağının yanına konarak hayvanlara da hakaret edilmek isteniyor.

“Asker aileleri çok korkuyor. Biz er ailelerine ‘İnsan Hakları Derneği'ne başvurun’ dedik. Şu ana kadar 15-20 aile sadece telefonla bilgi aldı, kimse yazılı başvuru yapmak istemiyor. Korkuyorlar ve bunu dile getiriyorlar. Askeri darbeye karşı yine militarist yöntemle mücadele ediliyor. Oysa askeri darbenin karşısında duracak tek şey demokratikleşme ve sivilleşmedir.”

Daha önce de "gömebilme hakkı" ihlal edilmişti

Daha önce de toplumun tepki gösterdiği olayların faillerinin gömülme hakkı engellenmişti.

27 Mayıs 1960 darbesinde idam edilen dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve MaliyeBakanı Hasan Polatkan’ın mezarları da seneler boyunca İmralı Adası-Değirmen Tepe’de bakımsız ve isimsiz olarak kalmıştı. 1990’da bu üç kişinin mezarı İstanbul-Topkapı’da bulunan anıt mezara defnedildi.

Bir konuşmasında Voltaire’in “Tanrı’yı da insan yaratmıştır” sözünü alıntılayan ve 1969’da hayatını kaybeden eski Yargıtay Başkanı İmran Öktem’in Ankara Maltepe Camisi'nde düzenlenen cenaze töreninde, kalabalık bir grup “Allahsızların namazı kılınmaz” diyerek cenazeyi engellemek istemiş ve cami görevlileri görevlerini yerine getirmekten kaçınmıştı. Cenazede bulunan İsmet İnönü namaz kılınmadan camiden ayrılmayacağını söyleyince, imam olduğunu belirten İzzet Gözübüyük namazı kıldırmıştı. Yaşananlara tepki olarak Dev-Genç önderliğinde binlerce yurttaş 7 Mayıs 1969'da Anıtkabir'de biten bir protesto gösterisi düzenlemişti.

Rojava’da IŞİD’e karşı savaşta hayatını kaybeden Aziz Güler’in cenazesi sınırda bekletilerek, haftalarca ailesine teslim edilmemişti. Tam 2 ay sonra ailesine teslim edilerek gömülmüştü.

Çağlayan Adliyesi’nde savcı Mehmet Kiraz’ı öldüren Şafak Yayla’nın Giresun’un Çanakçı ilçesi Karabörk köyündeki aile evinin bahçesine gömülmüş, saldırılar ve saldırganların cesedi dereye atma tehditlerinin ardından ailesi mezara beton dökmüştü.

Özgecan Aslan’ı öldüren ve cezaevinde öldürülen Ahmet Suphi Altındöken’in cenazesi Adana, Tarsus ve Mersin'de dolaştırılmış, ancak hiçbir mezarlıkta toprağa verilememişti. Ölümünden beş gün sonra cenaze gizlice morgdan çıkarılarak, Mersin’de adı gizli tutulan bir mezarlıkta gece karanlığında gizlice defnedilmişti.

Kaynak: Birgun.net