GÜLŞEN İŞERİ / [email protected]

São Luiz Teatro Municipal, İstanbul Theatre Festival’in ortak yapımı olan Köpeklerin İsyan Günü 20. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Tatbikat Sahnesinde perdelerini açtı. Bu akşam 20.30’da bir kez daha seyirci karşısına çıkacak olan oyunun provasında bir araya geldiğimiz yönetmen Mark Levitas ve oyuncular Konbolat Görkem Arslan, Elif Urse, Sercan Gülbahar’la oyunu konuştuk.

» Köpeklerin İsyan Günü güçlü bir hikâye... Süreci anlatır mısınız?

Mark Levitas: Ceren Ercan böyle bir hikâyeden ve sınıf çatışmasını bugüne evirmek istediğinden söz etti ve Madam Bovary’i bugüne uyarlamak isteğini söyledi... İKSV’ye sunduk. Oyun proje olarak kabul edilince ortak yapım oldu. São Luiz Teatro Municipal, Istanbul Theatre Festival’le yola devam ettik. Uzun bir süreç tabii...

» Özgün bir metin, sizi çeken neydi bu metinde? İç içe geçmiş birçok hikâye var aslında.

M.L.: Her şeyin iç içe geçtiği bir toplumda yaşıyoruz. Suzan karakteri değişen Türkiye’nin içindeki sıkışmışlığı çok iyi anlatıyor...

» Kaybedenlerin hikâyesi, sıkışmışlık, Köpeklerin isyanı bir metefor aslında? Bugüne uyarlamak ve bugünden bakmak meseleye zor olmasa gerek?

Görkem Arslan: Günümüz Türkiyesi’ne ya da buradaki insan tipine uyarlamak vakit almıştır. Ama zor olduğunu sanmıyorum. Burada öyle bir insan tipi var ki, birçok yazarın, yönetmenin, oyuncunun dert edeceği oyunu veriyor zaten.

Elif Ürse: Arada kalanların hikâyesi... Her şey değişiyor; dengeler, güç yeni bir şey de değil. Cumhuriyet’le birlikte oluşmuş çok köklü zengin bir sınıfı var.

» O zengin sınıfın içinde arada kalan karakter Nesrin, sizin oynadığınız karakter diyebilir miyiz?

E. U.: Alt sınıf üzerinden baktığımızda Nesrin, ne geldiği kasabaya ait, ne çalıştığı evdeki o zenginlere...Nişantaşı gibi bir yerde gördüğü hayatı kiralamak gibi, maaş alıyor ama o hayatı da kiralıyor...

G. A.: Nesrin öyle bir sıkışmışlık yaşıyor ki, yaşadığı o hayatı kaybetmemek için her şeyi göze alıyor.

» Yeni bir oyun ve sert bir giriş yapacaksınız sezona... Değişim ve dönüşümü insanlar üzerinden anlatıyorsunuz...

E. U.: Değişimin kendisi güzeldir. Özeleştiri aslında oyun, Suzan karakterinin geldiği yer, tabanı ona ait, evli olduğu bugünün adamı Cengiz’i nereye koyacak mesela, bu aslında ideolojinin semboli. Suzan tam bir sembol. Alt sınıf var, Nesrin’in hayranlık üzerinden kendini var etmeye çalışması, ben neyim diye kendine dönüp bakmıyor bile...

M. L.: Değişimle ilgili çok tartıştık aslında. O iyidir, şu kötüdür demiyoruz. Bir değişim oldu bunu gösteriyoruz...

G. A.: Tespitte bulunmuyoruz aslında...

» İsyanı aslında köpek gezdiricisinde görüyoruz...

E. U.: Köpek gezdiricisi bir şeylerin bittiğini biliyor. Eşitiz diyor, ideolojilere tutunanlar kaybediyor. O kişi Nesrin’e “kendi kıymetini bilirsen bir şeyleri değiştirirsin” diyor. Sınıfsal meselelerin üzerinden gidenler bir şeyleri değiştiriyor...

» Bir şeyler değişiyor mu peki?

G. A.: Eskiden konuşamıyorduk. Bize hep bir şey olmalısın denilmiş birey olmak öğretilmemiş. Köpek gezdiricisi aslında bir birey ve Türkiye’de bütün toplumları temsil ediyor o anlamda...

Kaynak: Birgun.net