SERBAY MANSUROĞLU [email protected]

Darbe girişimi sonrası üniversitelerde Fethullah Gülen Cemaati’ne destek verdiği belirtilen dört rektör ile 2990 akademisyen ve personel açığa alındı. Gazi, Dicle, Yıldız Teknik ve Yalova üniversitelerinin rektörleri açığa alınırken, Gazi Üniversitesi Rektörü Süleyman Berber ile Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç gözaltına alındı. Cemaat’in desteklediği isimlerin üniversitelerde ‘yükselişi’ Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması ile başladı. Gül, 2007’de göreve gelmesinin üzerinden bir yıl geçmeden 2008 Temmuz ayında 21 üniversiteye rektör ataması yaptı. Gül, 7 üniversitenin iradesine karşı ilk sıralarda yer almayan adayları üniversitelere rektör olarak atadı.

3’üncü sıradan atandı şimdi tutuklandı
Gözaltına alınarak tutuklanan Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, o dönem yapılan rektör adayı belirleme seçiminde 3’üncü sırada yer almasına rağmen Abdullah Gül tarafından atandı. Prof. Dr. Saraç, 2007’de yapılan milletvekili seçimlerinde ise AKP’den aday oldu.

Gazi’de 5’inci sıradan rektör
Gazi Üniversitesi’nde gözaltına alınan Prof. Dr. Süleyman Berber ise 2012’de yarıştığı rektörlük seçimlerinde 5’inci sırada yer aldı. 5’inci olan Büyükberber Köşk tarafından rektör olarak atandı. Üniversitedeki seçimlerde en çok oyu, solcu ve sosyal demokrat akademisyenlerin tamamının desteklediği Ayşe Dursun almıştı. MHP’ye yakınlığıyla bilinen Derviş Yılmaz ikinci olmuştu. YÖK, 6 kişiden 3 adayı Gül’e göndermişti. YÖK’ün sıralamasında Derviş Yılmaz birinci, en çok oyu alan Ayşe Dursun ikinci ve Cemaat’e yakınlığıyla bilinen Büyükberber üçüncü sırada yer almıştı.

Laikliği savunan Akaydın atanmadı
Dönemin Cumhurbaşkanı Gül’ün üniversitenin iradesini tanımadığı önemli atamalarından biri yine Akdeniz Üniversitesi’nde yaşandı. Akdeniz Üniversitesi’nde 2008 yılında gerçekleştirilen Rektörlük seçimlerinde 293 oy alan Rektör Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın ardından, 207 oy alan Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, Cumhurbaşkanı Gül tarafından Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü’ne atandı. Akaydın, o dönem aynı zamanda Üniversiteler Arası Kurul Başkanlığı yaparken, sıkı bir laiklik savunucusu olarak hedefteydi.

Erdoğan da üniversitenin iradesini tanımadı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, temmuz ayının son haftasında 9 üniversiteye rektör atadı. Erdoğan, 3 üniversitede sandık iradesini tanımadı. ODTÜ’de yapılan rektörlük seçimlerinde Prof. Dr. Nevzat Özgüven, 270 oy olmasına karşın, Erdoğan, 117 oy alan Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök’ü, rektör olarak atadı. Erdoğan, Gazi Üniversitesi’nde 261 oy alan Derviş Yılmaz ile 236 oy alan Sacit Turanlı yerine, 187 oyla rektörlük seçimlerinde 4’üncü sırada yer alan Prof. Dr. İbrahim Uslan’ı rektör olarak atadı. Cumhuriyet Üniversitesi’nde gerçekleştirilen rektörlük seçimlerinde ise 280 oy alan Prof. Dr. Faruk Kocacık yerine 158 oy alan Prof. Dr. Alim Yıldız atandı.

***

CADI KAZANI VE HUZURSUZLUK

Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde rektörlük seçimlerinden birinci çıkmasına rağmen ataması yapılmayan CHP Antalya Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Akaydın konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: ‘’Abdullah Gül, benim dönemimden başlayarak üniversiteleri Cemaat mensuplarına açtı. O dönem ben sandıktan birinci çıkmama rağmen yerime atanan isim kısa sürede üniversiteyi cadı kazanına çevirdi. Huzursuzluk ve kadrolaşmayı artırdı. İrtifa kaybı bütün üniversitelerde yaşandı. Abdullah Gül şimdi çıkıp bütün bunlardan dolayı toplumdan özür dilemelidir. Üniversitelerimiz bu nedenle bilim üretemiyor. Beklentimiz aklı başında, sorumluluk sahibi bir nesli yetiştirmek için yapılan hatalardan dönüş yapılmasıdır.’’

***

DEMOKRASİ KÜLTÜRÜNDEN YANAYIZ

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Elemanları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ceren Ergenç şöyle konuştu: ‘’ODTÜ’de 90’lı yıllardan sonra ilk defa üniversite iradesinin birinci sırada belirlediği rektör adayı rektör olarak atanmadı. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Tam da böylesine toplumsal kaynaşmaya, hak ve özgürlüklere, demokrasiye ihtiyacımız olan bir dönemde üniversite bileşenlerinin iradesinin yok sayıldığı bir süreci yaşıyoruz. Kaygılı ve üzüntülüyüz. ODTÜ’nün kurumsal kültürü çok sesliliğe, çoğulculuğa önem veren bir kültürdür. Bu kültür içinde demokrasi ve şeffaflık da var. Biz bugüne kadar buna sahip çıktık. Diğer üniversitelerde de benzer bir kültürün inşa edilmesinden tarafız. Bunun için kaygı ve önerilerimizi paylaşmaya devam edeceğiz.’’

Kaynak: Birgun.net