NURCAN GÖKDEMİR
[email protected]

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik yeni anayasada yer almamalı” çıkışını ‘şahsi görüş’ kılıfıyla maskelemeye çalışan AKP’nin geçmişi bu ifadelerin kurumsal görüş olduğunu ortaya koyuyor.

AKP, kurulduğu günden bu yana laiklik karşıtı eylem ve söylemlerinden hiç vazgeçmedi. ‘Laiklik karşıtlığının odağı olduğu’ iddiasıyla kapatma davasının yaşandığı 2008 yılından sonra eski sıklıkta açıktan dillendirilmemesine karşın ülkenin tüm kurumlarıyla dinselleştirilmesine devam edildi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “hazmettire hazmettire” dediği gibi özellikle eğitim alanında yoğunlaşan dinselleşme uygulamaları yaşamın tüm alanlarına yayıldı.

Son olarak da İsmail Kahraman’ın ağzından gizli ajanda bir kez daha gözler önüne serildi. Kahraman’ın ‘dinsel Anayasa’ açıklaması üzerine yükselen toplumsal muhalefet karşısında geri adım atıldığı görüntüsü verildi. Ancak Türkiye’nin AKP ve öncülü siyasi akımların her zaman bu konuda izlediği ‘iki ileri bir geri’ taktikleriyle her an yeniden karşılaşma ihtimali ortadan kalkmadı.

‘Modern İslam Devleti’

‘Halkı din ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek’ suçundan aldığı cezayla görünür olduğu Türkiye siyasi yaşamında Cumhurbaşkanlığına kadar uzanan yolda yerini alan Erdoğan ve yakın çevresi laikliğe düşmanlığını her fırsatta dillendirdi. İktidarın uygulamalarıyla da akıllarındaki yapılanma adım adım hayata geçirildi.

AKP’nin ve başta Erdoğan olmak üzere parti ileri gelenlerinin siyasetin hafızasında yer alan laiklik karşıtı söylemleri ve AKP iktidarlarının eylemlerinden bazıları şöyle:

Erdoğan: Elhamdülillah şeriatçıyım

• “Modern bir İslam devleti olarak Türkiye, medeniyetlerin uyumuna örnek olabilir.”

• “Gerek Türkiye’de gerek Batı’da gerek dünyada tamamıyla dinlere saygılı olan bir anlayışın egemen kılınması, aynı şekilde düşünceye ve örgütlenmeye saygılı yapıların, özgürlüklerin oluşmasına fırsat verilmesinin devamlı olarak imkânı hazırlanıyor. Biz de böyle bir gayretin içindeyiz.”

•“İslam ile laikliği yan yana tanım olarak getirmek yanlış olur. Kişiler laik olmaz”

• “Bazıları laikliği din gibi algılıyor. Laiklik din olursa aynı anda Müslüman olunamaz. İnsan iki dine mensup olamaz. Asıl itibarıyla laiklik bir sistemdir ve fertlerin değil, devletin laikliği söz konusudur. Dine mensupluksa ferdi bir tasarruftur.”

• “Din bir çimentodur ve şu anda en önemli birleştirici unsurumuzdur. Tarih boyunca bu böyledir.”

• “Kaçak Kuran kursu diye bir ifade olmaz. Yanlış bir şey. Bir defa, kanunun ruhuna aykırı. Kuran öğrenilir. Kuranı öğrenmede kimse suç ifadesi kullanmaz. Bu millet Müslüman’dır ve Müslüman olan millet, kendi kitabı Kuranı da rahatlıkla öğrenebilir.”

• “Ben insan olarak laik değilim; devlet laiktir.”

• “Ben İstanbul’un imamıyım.”

• “Elhamdülillah şeriatçıyım.”

• “Yirmi yıl önce, yirmi beş yıl önce deselerdi, pop yıldızlarının çılgınlıklarını sergiledikleri Gülhane Parkı'nda bir gün gelecek, Allah'a âşık olanlar, ona sadık olanlar, muhlisler bu çınarların altını dolduracak ve buradan dünyaya nasıl ortaçağın karanlıklarından Allah'ın izniyle bir yeni çağ açılmışsa, Allah'ın izniyle yeni bir çağ, zulüm çağı kapatılacak, aydınlık bir çağ açılacaktır.”

• “İmamlar da nikâh kıysın.”

• “Cezayir gibi olmayız. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz. Allahın izniyle.”

• “Kızlarım başlarını örttükleri için Türkiye’de okuyamadı.”

• Bu işin aslı başörtüsüdür. Türban ifadesini yanlış buluyorum.”

• “Türban ulemaya sorulmalı.”

Bülent Arınç: Cumhuriyet’in laiklik vasfı yok

• “Anayasa’nın hiçbir yerinde, ‘laiklik şu anlama gelir’ şeklinde bir madde yok.”

• “Laiklik devletin, Cumhuriyetin bir vasfı; insanların laiklik vasfı yoktur.”

İmam hatiplilere kıyak

İmam hatip lisesi mezunlarının üniversiteye girişini kolaylaştıran ve kılık-kıyafet yönetmeliğinin üniversiteler tarafından hazırlanmasın öngören yasa TBMM’de kabul edildi, ancak Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veto etti.

• Hüseyin Çelik, iki türbanlı kızın ellerinde bulunan pankartlar üzerine, “Meslek liselerini unutmuş falan değiliz, her şeyin zamanı vardır, siz bir şey yapmak istersiniz, onun zamanı gelmediyse, onu bir süre ertelemiş olabilirsiniz, ama biz bu haksızlığın bu yanlışlığın, bu zulmün giderilmesi için bundan sonraki süreçte de gereğini yapacağız, bundan emin olabilirsiniz” dedi.

• Okullara, dogmalarla dolu, bilimsellikten uzak kitaplar referans kitap olarak gönderildi.

• 4+4+4 eğitim sistemi hayata geçirildi, 66 aylık çocuklar okula başlatıldı.

• MEB, öğrencilere cami ve mezarlıklarda uygulamalı ders verilmesini öngören ‘dinsel etkinlik programı’ hazırladı.

•Kuran kurslarına gitmek için 15 yaş ve yaz aylarında 12 yaş sınırı şartı kaldırıldı. Kursları denetleme görevi MEB’den alınarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na verildi.

• İmam Hatip Lisesi son sınıf öğrencileri ya da mezunlarının, Açık Öğretim Lisesi’nde bir dönem öğrenim gördükten sonra ÖSS’de istedikleri alandan sınava girebilmelerine olanak tanındı.

• MEB’in merkezi sınavlarına girebilmek için ‘başı açık’ olması zorunluluğu “Adayların temiz, düzenli ve aşırılığa kaçmayan bir kıyafetle sınava girmeleri” şeklinde değiştirildi.

• Öğrencilerin türbanlı, sakallı olarak derslere devam etmelerinin sağlandı.

İçkili mekânlar şehir dışına

• İçişleri Bakanlığı, içkili yerleri şehir dışında belirlenen bölgelere taşınmak istedi.

• Kurumlar Vergisi Kanunu’na ‘sendikaların dernek, cemaatlerin ise vakıf sayılması’ hükmü getirildi; ayrıcalıklar sağlandı.

Laiklik ilkesi 2012’de de yoktu

• 2012’de AKP'nin başkanlık modelini önerdiği yeni anayasa çalışmasında, yemin metninde “Atatürk ilke ve inkılapları, laik Cumhuriyet, Türk milleti önünde” ifadelerine yer verilmedi.

• Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Sekülerizm, dinlerden kaynaklanan şiddeti de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine soktu" dedi.

• Cumhurbaşkanının eşi Emine Erdoğan, tecavüz ve taciz iddialarına konu olan Ensar Vakfı tarafından düzenlenen ‘Ensar Gönüllüleri Buluşması'nda "Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı" açıklaması yaptı.

Kaynak: Birgun.net