1- Koridor ne anlama geliyor?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Cerablus ve sonrasında El Rai’ye girerek Azez-Cerablus hattında oluşturduğu “koridor” Kürt kantonlarının fiziki olarak birleşmesini engellemiş oldu. Kürtlerin Fırat’ın batısına geçmesini “kırmızı çizgi” olarak ilan eden Türkiye, Fırat’ın doğusunda Cezire ve Kobane kantonlarını birleştirerek özerk yapılarını ilan eden PYD’ye karşılık, Fırat’ın batısında Cerablus-Azez hattında kendi “koridor”unu kurdu. Bu hamleyle Türkiye Suriye’de yeniden aktör olurken, Suriye topraklarında “de facto” bir yapıya da kavuştu.

2- Neden önemli?

Cerablus’tan Azez’e uzanan hat yaklaşık 98 kilometre. Bu alan Antep Karkamış’tan Kilis’e uzanan sınır hattına tekabül ediyor. Burası 2014’ten bu yana IŞİD’in elindeydi ve örgütün ana lojistik merkeziydi. Silah ve cihatçı akışı bu alandan sağlanıyordu. Buranın alınmasıyla IŞİD’in can damarı kesildi. Burası PYD için de önemliydi. Irak sınırından Hatay’a kadar olan kuzey hattının coğrafi bütünlüğü ve kantonların fiziki birleşmesi için ana önceliklerden birisiydi. Menbiç’i alan Suriye Demokratik Güçleri’nin buraya yönelik olası bir hamlesine karşılık Türkiye alana yerleşerek, hem IŞİD’i sınırdan uzaklaştırdı hem de PYD’nin ilerlemesini engelledi.

3- Kim ya da kimler yönetiyor?

Türkiye’nin 24 Ağustos’ta başlattığı Fırat Kalkanı harekâtı TSK’ye bağlı Müşterek Özel Görev Kuvvetleri, koalisyon hava güçleri ile Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) desteğiyle yürütüyor. ÖSO bünyesinde çok sayıda yapı var. Bu yapılar arasında Sultan Murad Tugayı, Şamlılar Cephesi, Rahman Kolorduları, 13’üncü Birlik, Nureddin Zengi Tugayı ve Emrolunduğun Yolda Git Tugayı gibi cihatçı gruplar bulunuyor. Harekâtı Türkiye yönetiyor ancak, siyasi nedenlerle koridor taşeron yapı ÖSO üzerinden oluşturuldu.

4- Bundan sonra ne olacak?

Türkiye’nin amacı sınırın diğer yakasında bir “tampon bölge” oluşturmak. Suriye’de “tampon bölge” ya da onun çeşitli versiyonları olan “uçuşa yasak bölge”, “güvenlikli bölge” oluşturmak yeni Osmanlıcıların başından bu yana en büyük hayalleriydi. Cerablus harekâtı ile bu düşleri gerçek oldu. Son olarak Erdoğan da Çin’deki G20 Zirvesinde “95 km uzunluğunda 40 km genişliğinde kuzeyden güneye uzanan hat boyunca bir güvenli bölge” oluşturmak istediklerini deklare etti.

5- TSK ne kadar ilerleyebilecek?

Harekatın askeri ve siyasi hedeflerine dair belirsizlik var. Askeri öncelik olabildiğince Suriye içlerinde ilerlemek, alan kapmak. Siyasi hedef ise “ılımlı” muhalifler adı altında cihatçı grupları bu “tampon” bölgelerde besleyerek nihai hedef olan Şam yönetimini devirmek. Ancak TSK’nın ne kadar Cerablus’un güneyine ineceği meşhul. Şimdilik Cerablus’tan aşağıya doğru 25 kilometre kadar ilerleyen TSK, Menbiç önlerindeki Sacur çayına ulaştı. Ancak buradan daha fazla aşağıya inmesi şimdilik mümkün değil. Çobanbey’den IŞİD’in elindeki stratejik kasaba El Bab’a ise 30 kilometrelik mesafe var.

6- IŞİD kovuldu, yerine kimler geldi?

IŞİD sınır hattından kovuldu ama yerine ÖSO, Nurettin Zengi, Sultan Murat Tugayı gibi başka cihatçı gruplar yerleştirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye topraklarına girmesinin temel gerekçesi IŞİD ile mücadeleydi. Son hamleyle Fırat’ın batısı IŞİD’den arındırıldı. Bir cihatçı ile savaşılırken, bir diğeri besleniyor. İdlip’te El Nusra ve Fetih Ordusu’na komşuluk yapmaktan bir sakınca duymayan Türkiy, Azez-Cerablus arasında ise ÖSO ile sınırdaşlık yapacak.

7- Küresel aktörler operasyona nasıl yaklaşıyor?

Fırat Kalkanı harekâtı ve “koridor” bölgesel ve küresel güçlerin icazetiyle yapıldı. Bunu Putin’in kendisi de dün Çin’de açıkladı. Kısa bir süre öncesine kadar Rusya nedeniyle sınır hattına dahi yaklaşamayan Türkiye, Davutoğlu’nun görevden azledilmesinin ardından Rusya ile girdiği “iyileştirme” sürecinde Moskova’yı sınırlı bir operasyon için ikna etti. Ankara-Tahran-Moskova hattında yapılan yoğun diplomatik trafik sonucu Cerablus ve El Rai operasyonları gerçekleştirildi. Benzer şekilde ABD’den de onay alınırken, Washington operasyona lojistik destek sağlıyor.

8- Koridor, Suriye denklemini nasıl değiştirir?

Suriye çok aktörlü bir savaşın sahnesi. ABD, Rusya, İran, Suudi Arabistan, Katar ve Fransa gibi aktörlerin yanında çok sayıda bölgesel ve yerel gücün de kapışmasına sahne oluyor. Türkiye’nin Suriye’de tek başına oyun kurma gibi bir şansı ve iradesi yok. Yapılan tüm hamleler ABD ve Rusya gibi küresel aktörlerin verdiği çerçeveyle sınırlı. Rus uçağının düşürüldüğü Kasım ayından bu yana Suriye denkleminin dışında kalan Türkiye, son hamleyle yeniden bu sürece küresel güçlerin onayıyla “kontrollü” bir şekilde dahil oldu. Türkiye’nin savaşa fiili dahli, Suriye’deki çok faktörlü denklemi daha da derinleştirdi, çatışma sürecini iyice içinden çıkılmaz hale soktu.

Kaynak: Birgun.net