Çıkan kısmın özeti: Yıl 2071. Türkiye 2016’daki korkunç darbe girişiminin ardından kendine gelmiş, tek yürek tek kenet olmuş, geleceğe umutla fırlamıştır. Her alanda ilerleyen ve gelişen Türkiye, ilk ev kullanımı için özelleştirilmiş insansı robotu üretmiştir… Bu arada robotlar Mahmutpaşa’dan gelen ucuz takım elbiselerin avantajlı fiyatları sayesinde ilk duygularını oluşturmaya başlamıştır.

Acaba yerli ve milli robotların iletişim ağı içinde de bir “hayalet” var mıydı? Robotlar ilk ne zaman kendi aralarında anlaşmaya başlamıştı? Bu soruları merak eden Türk bilim insanları robotların yazılım güncellemesi için kullandıkları ortak ağ üzerinden birbirleriyle iletişim kurabildiklerini fark etmişti. Mesela Türkiye’deki robotların girmeye yasaklı olduğu internet adreslerine, yurt dışındaki robot arkadaşları bağlanıyor, bunları ana sistem üzerinden Türkiye’deki robotlara iletiyordu. Bir nevi VPN gibi bir durumdu.

Robotlar tabii ki erotik içerik aramıyordu. Zaten Türkiye’de de artık internet sansürü –sözde- bitmişti. O zamana kadar yasaklanan, erişime engellenen yüzbinlerce adrese artık Türk vatandaşları rahatça erişebiliyordu.

Devlet yıllar önce bu sansürü kaldırırken “Vatandaşımızın pantolonunun içinden artık elimizi çekiyoruz. Devlet olarak yetişkin vatandaşlarımızın neye bakıp neye bakmayacağına, neyi seyredip neyi seyretmeyeceğine bizim karar vermemiz kadar akıldan yoksun bir yaklaşım olamaz. Hepiniz eğitimli bireylersiniz, kendi kararlarınızı kendiniz verin. Çocuklarınızı da buna göre yetiştirin, bu konuda da herhangi bir zorluk çekerseniz çocuklarınız için ‘çocuk filtresi’ kullanabilirsiniz” açıklamasını yapmıştı.

Hayatı boyunca sansürle yaşamış bir toplum olan Türkiye’de bu karar önce tuhaf karşılanmış, bir takım gruplar, kalabalıklar meydanlara çıkıp “Devlet neden internetimizi sansürlemiyor, internet denen lağımın kapaklarınden evlerimize sızıntı oluyor” diye isyan etmişti. Zamanın iletişim bakanı ise o gösterilerden birine gidip “Sevgili vatandaşlarımız, sizlere zorla istemediğiniz içeriği göstermiyoruz, siz ne kafalardasınız. Belli ki evde bu sitelere girip girip sonra da sağda solda ‘Sansür şart’ diye ağlıyorsunuz, biraz medeni olun, kendinize hakim olun, beğenmediğiniz, sevmediğiniz adresleri tarayıcınıza yazmayın, girmeyin. Bir de keko gibi anti virüs programsız, firewall’suz Windows kullanmayın artık.” demişti… Dönemin ulaştırma ve iletişim bakanı ilginç bir insandı. Bir gün Mağnetbüs’le işine giderken kartını girişte kartını okutmadığını hatırlamış, kendisine bir sonraki durakta ceza kestirmişti. Hatta sonrasında kameraların karşısına çıkıp “Bütün bunlar 2015-2016’da filan olsa kendi kendime rüşvet verip bu olaydan yırtabilirdim” diye açıklama yapmıştı…

Böylesi akılcı ve mantıklı bir yönetimde bile tüm siyasilerin iradesinin bile dışında gelişen şeyler vardı ne yazık ki. İnternet sansürü kalmıştı ama sadece insanlar için kalkmıştı. Robotlar için ise ana güncelleme omurgası sistemi üzerindeki bağlantı dışında yurt dışındaki bağzı sitelere erişim hala engelliydi. Peki o siteler ne siteleriydi? Tabii ki robot modası siteleriydi. Yabancı ülkelerde yaşayan robotlarımız giyim kuşam işinden aldıkları “duygu” oranı artınca, yenilikler ve kendilerine daha farklı “duygular” hissettirmek amaçlı farklı deneysel giyim kuşam işlerine girmişti.

Bir robot için giyim, kuşam öncelikle çok pahalıydı. Ama yurt dışındaki robotlar kendi aralarında bu sorunu da ortaklaşa çözmüştü. Geceleri artan kumaşlardan, buldukları ipliklerden, fabrikalardan topladıkları çıkma malzemelerden çeşit çeşit kıyafet yapıp, diledikleri gibi giymeye başlamışlardı. Tabii yerli robotlar da bu yeni robot modasını takip etmek için internete girmiş, fakat sayfalara ulaşamamıştı.

Belki de robotlar arasında gerçek anlamda karşılıklı ilk dayanışma bu olay sayesinde çıkmıştı. Türkiye’deki robotlar “Ben bi sistem güncelleyeyim” diye işyerlerinden izin alıyor, sabahlara kadar ortak ağ üzerine yurt dışındaki robotlar tarafından yüklenmiş videolara ve giysi tariflerine bakmaya başlamıştı… İşin ilginci yurt dışında robotların bu yeni moda akımı insanlar arasında da rağbet görmüştü. Bir noktada insanlar da “Ya altı üstü iki dirhem kumaş, niye o kadar parayı şımarık tasarımcılara ve çok uluslu markalara kaptıralım, robotlara ucuza yaptırırız” diyerek yeni bir sektör yaratmışlardı. Artık devlet de yanlışını geç de olsa görmüş ve robotlara uygulanan internet kısıtlamasını azaltmıştı. Çünkü artık insanlar da bu robo-giyim akımının bir parçası olmak istiyor, siteler açılmayınca da devlete isyan ediyordu.

O yıllardaki Türkiye için en önemli şey “Vatandaş mutluluğu” olduğu için sansür de böylelikle kaldırıldı. Ama zamanında uygulanmış bu sansür yüzünden robotlar arasında bambaşka bir dayanışma ve iletişim başlamıştı.

Belki de o zaman robotları rahat bıraksalar hiçbir şey şimdiki gibi olmayacaktı…

Bu hafta yine kahramanımız Emir2071’i tanıyamadık, inşallah haftaya kendisiyle tanışacağız, bi demli yağını içeceğiz.

Kaynak: Birgun.net