BirGün / Ankara

Orhan Sarıbal, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, “15 Temmuz darbe girişimiyle ülke yangın yerine dönmüşken, darbeyi fırsata dönüştürme çabası içindeki AKP, emeğe ve doğaya darbe planlarını devreye soktu” dedi.

FETÖ’nün darbe girişiminin ardından, Meclis’e getirilen düzenlemelerin tümü, devletin ekonomik alandaki rolünün yeniden yapılandırılmasını, kamuya ait varlıkların özelleştirilmesini ve kamuda esnek, güvencesiz çalışmanın yaygın hale getirilmesini amaçlandığını söyledi.

Cumhuriyetin kamusal değerlerinin tasfiye edildiğini söyleyen Sarıbal tasarıda şu noktalara dikkat çekti:

Cumhuriyetin kamusal değerleri tasfiye ediliyor:

Kanun Tasarısının 35 inci maddesinde özel bütçeli idarelere ait ticari amaçlı kuruluşlardaki hisseler ile varlıklardan bu idarelerce Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bildirilenlerin özelleştirilmesi düzenlenmektedir.

Bu madde kapsamında içerisinde Atatürk Orman Çiftliği'nin de yer aldığı birçok alanda hayatımıza dokunan 111 kurum, özelleştirilerek satılabilecektir.

Emekçi sınıflardan toplanan vergilerle sermayeye yatırım imkânları sunuluyor:

Hükümet tarafından 1 Ağustos’ta TBMM’ye sunulan “Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” getirilen düzenlemeler arasında en yıkıcı olanıdır. Özet olarak belirtmek gerekirse; AKP bu tasarı ile emekçi sınıflardan toplanan vergilerle sermaye sınıfına çok ucuz maliyetle yatırım imkânları sunmakta; tüm darbe dönemlerinde olduğu gibi bölüşüm sürecine sermaye lehinde sert bir müdahalede bulunmaktadır.

Verimli tarım arazilerinin peşkeş çekilmesinin kapısı açılıyor:

Öte yandan 75. Maddenin 1/ç fıkrasına göre proje bazlı yatırımlar için 49 yıl süreyle bedelsiz hazine arazisi tahsis edilebilecek hatta bedelsiz devredilebilecektir. Bu hazine arazilerinin doğal sit olması haline de kısıtlayıcı bir referans verilmediği için, her türlü hazine arazisi ranta açılmış olmaktadır. Ayrıca verimli tarım arazilerinin peşkeş çekilmesinin yeni ve büyük bir kapısı daha açılmaktadır.

Bakanlar kurulu halkımızın ve hukukun üstünde değildir:

Tasarının 75. maddesi ile mevcut veya gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçları karşılama, arz güvenliği sağlama, dışa bağımlılığı azaltma, teknolojik dönüşüm sağlama vb. gerekçelerle bir yandan sermaye sınıfına yatırımlarında bir dizi mali imtiyaz sağlanırken, öte yandan bu yatırımların desteklenmesinde Bakanlar Kuruluna kanunların üstünde yetkiler verilmektedir.

Bu maddede sözü edilen normalde hiçbir vatandaşa veya doğa dostu ve insan dostu hiçbir projenin yararlanamadığı 9 çeşit mali imtiyaz arasında; kurumlar vergisi istisnası, gelir vergisi stopajı teşviki, gümrük vergisi muafiyeti, bedava hazine arazisi, sigorta primi işveren hissesinin karşılanması, enerjide yüzde 50 indirim, yatırıma ortak olunması bile bulunmaktadır. Hatta Maddenin 5 inci fıkrasına göre Bakanlar Kurulu kararı ile her türlü altyapı yatırımı devlet tarafından yapılabilecektir.

75. Maddenin 4 üncü fıkrasına göre; yine Bakanlar Kurulu proje bazlı yatırımlara diğer kanunlarla getirilen izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tescillerle diğer kısıtlayıcı hükümler için istisna getirilebilecektir.

Söz konusu fıkrada herkesin yükümlü olduğu izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tescil işlemleri “kısıtlayıcı hüküm" olarak ifade ediliyor; Bakanlar Kuruluna yatırımı hızlandırmak için yasal ve idari süreçlerde düzenleme yetkisi getiriliyor.

OHAL sürecinin avantajı kullanılarak Bakanlar Kuruluna halkımızın ve hukukun üstünde yetkiler verilemez; bu yetki ile hakim sınıflara imtiyaz ve ayrıcalık dağıtılamaz.

Kaynak: Birgun.net