Yüksek Seçim Kurulu (YSK)'nun, bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptaline ilişkin değerlendirme toplantısı sona erdi. Toplantı sonrası yapılan yazılı açıklamada, BDP'nin desteklediği bağımsız adaylar arasında yer alan Hatip Dicle, Leyla Zana, Gültan Kışanak, Ertuğrul Kürkçü, Sebahat Tuncel'in milletvekilliğine adaylık konusunda bir engellerinin olmadığı bildirildi.

KURUL, HARUN ÖZCAN, MEHMET HATİP DİCLE, LEYLA ZANA, MEHMET SALİH YILDIZ, ERTUĞRUL KÜRKÇÜ, GÜLTEN KIŞANAK VE SEBAHAT TUNCEL'İN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMAYA ENGEL DURUMLARININ BULUNMADIĞINA KARAR VERDİ

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), bağımsız milletvekili adaylığı iptal edilen 7 milletvekili adayının adaylığını kabul etti.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Harun Özcan, Mehmet Hatip Dicle, Leyla Zana, Mehmet Salih Yıldız, Ertuğrul Kürkçü, Gülten Kışanak ve Sebahat Tuncel'in milletvekili adayı olmaya engel durumlarının bulunmadığına karar verdi.

Kurul, bugün yaptığı toplantıda bağımısız millekvekili adaylıkları iptal edilenlerin yaptıkları başvuruları değerlendirdi.

YSK adına yapılan dört sayfalık açıklamada, bu kişilerin itiraz süresi içinde verdikleri yeni yargı kararlarının yeniden incelemesinin yapıldığı, bu belgeler ışığında Harun Özcan, Mehmet Hatip Dicle, Leyla Zana, Mehmet Salih Yıldız, Ertuğrul Kürkçü, Gülten Kışanak ve Sebahat Tuncel'in milletkvekili adayı olmalarında engel durumlarının bulunmadığına karar verildiğini bildirdi.

Açıklamada, İsa Gürbüz, Çiçek Otlu ve Şerafettin Efe'nin itirazlarının reddine, Abdullah Kızılay ve Nezir Sincar'ın ise dosyalarının incelemelerin devam ettiği kaydedildi.

Yüksek Seçim Kurulundan (YSK) yapılan açıklamada, ''Anayasa'nın 76/2'nci maddesinde belirtilen nitelikte bir ceza mahkumiyeti nedeniyle milletvekili seçilme hakkını yitirmiş kişiler, bu haklarına ancak ve sadece 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi uyarınca talepleri üzerine mahkemece verilecek 'yasaklanmış hakların geri verilmesi' kararıyla kavuşabileceklerdir'' denildi.

Açıklamada, 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) döneminde bir kişinin anayasanın 76/2'nci maddesinde sayılan yüz kızartıcı suçlardan olan hırsızlık suçunu işlediği, hakkında verilen hapis cezasının para cezasına çevrildiği örneği verilerek, şunlar kaydedildi:

''Bu durumda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluğu hapis cezasının sonucu olarak uygulandığında bu kişi 53. madde çerçevesinde hak yoksunluğuna maruz kalmayacaktır. Ancak anayasanın 76/2'nci ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11/f maddesi bu tür suçlardan verilen cezaların türüne ve miktarına bakılmaksızın affa uğramış olsa dahi ömür boyu seçilme hakkından yoksunluk getirmektedir. İşte 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi ile ilgisi bulunmayan ve seçim mevzuatından kaynaklanan bu yoksunluğun giderilmesi için yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuna yeniden ihtiyaç duyulmuş ve ayrıca yine benzer biçimde belirli mahkumiyetlerden dolayı bazı mesleklerin icrası ve hakların kullanılmasının imkansız hale geldiği anlaşılınca 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'na 13/A maddesi eklenmek suretiyle söz konusu kurum yeniden düzenlenmiştir.''

Bu maddenin eklenmesine ilişkin gerekçede yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulmasının uygulamada ciddi sorunlara yol açacağının belirtildiği ve cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakların tekrar kullanabilmelerine imkan tanıyan düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulduğunun ifade edildiği kaydedildi.

Açıklamada ''İşte bu nedenledir ki 5352 sayılı Adli Sicil Yasası'nın geçici 2. maddesinde anayasanın 76. maddesinde veya bazı özel yasalarda sayılan ve affa uğramış olsa dahi bazı görevleri üstlenmeyi veya bazı hakları kullanmayı engelleyen suç ve mahkumiyetlerin adli sicil arşivinden silinemeyecekleri kabul edilmiştir'' denildi.

5237 sayılı TCK'ya ilişkin mahkumiyetler yönünden ortaya çıkan duraksamaların giderilmesi açısından birinci fıkradaki ''5237 sayılı TCK dışındaki kanunların beli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunlukları'' ifadesi ile kastedilenin ne olduğu konusu da irdelendi.

Kurula intikal eden bazı taleplerde bu düzenlemeyle TCK dışındaki yasalarda düzenlenen suçlardan verilen cezalardan doğan hak yoksunluklarının düzeltilmesinin istendiği ifade edilen açıklamada, bu istenmişse de bu düşüncede isabet bulunmadığı kaydedildi.

-YASAKLANMIŞ HAKLARIN GERİ VERİLMESİ-

Açıklamada şöyle denildi: ''Esasen madde metninden ve gerekçesinden de anlaşılacağı üzere mahkumiyet hangi yasadan kaynaklanmış olursa olsun, şayet bu mahkumiyet 5237 sayılı yasa dışındaki herhangi bir yasa hükmü gereğince hükümlü yönünden süresiz hak yoksunluğu doğuruyorsa bu yoksunluğun giderilmesi için süre ve diğer koşullar gerçekleştiğinde yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi mümkündür. Bütün bu açıklamalardan sonra bir kez daha vurgulanması gereken husus şudur: Anayasanın 76/2'nci maddesinde belirtilen nitelikte bir ceza mahkumiyeti nedeniyle milletvekili seçilme hakkını yitirmiş bulunan kişiler, bu haklarına ancak ve sadece 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi uyarınca talepleri üzerine mahkemece verilecek yasaklanmış hakların geri verilmesi kararıyla kavuşabileceklerdir.''

Açıklamada, başvuruların kabul edildiği tarihte yapılan bu hukuki saptamalar sonrasında kurulun 17 Nisan 2011 tarihli kararı ile Harun Özcan, Abdullah Kızılay, Hatip Dicle, Leyla Zana, İsa Gürbüz, Çiçek Otlu, Mehmet Salih Yıldız, Ertuğrul Kürkçü, Nezir Sincar ve Gültan Kışanak'ın seçilmeye engel mahkumiyetleri olduğu ve bu adayların başvuru tarihi itibariyle memnu hakların iadesine ilişkin bir karar ibraz etmediklerinden milletvekili adaylıklarının iptal edilmesine karar verildiği hatırlatıldı.

YSK'nın söz konusu kararında, ayrıca, Sebahat Tuncel'in kesinleşmiş, erteli cezasına ilişkin deneme süresi henüz bitmediğinden, Şerafettin Efe'nin ise yatırması gereken parayı yatırmadığından bağımsız milletvekili adaylıklarının iptal edildiği belirtildi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), daha önceleri yürürlükte olan memnu hakların iadesi kurumuna 1 Haziran 2005'de yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda yer verilmediğini belirtti.

YSK'nın milletvekili adaylığı iptal edilen yedi adayın milletvekili olmaya engel durumlarının bulunmadığına ilişkin yapılan yazılı açıklamasında, kurulca gerçekleştirilen görüşmeler sırasında ''yasaklanmış hakların geri verilmesine'' ilişkin kararların şikayet yoluna başvuranlar tarafından süresi içerisinde ibraz edilip edilmediği, ayrıca bağımsız milletvekili adaylarının istenilen belgeleri ibraz etmedikleri gerekçesiyle adaylıklarının iptaline ilişkin karara yönelik şikayet yoluna başvurma olanaklarının bulunup bulunmadığı hususunun tartışıldığı belirtildi.

Adayların eksikliklerinin YSK tebliğinden itibaren 2 gün içerisinde giderme olanaklarının bulunduğu, ancak yasada bağımsız milletvekili adayları yönünden böyle bir imkanın doğrudan tanınmadığını ifade edilen edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

''İncelemeler sonrasında saptanan eksiklikler il seçim kurulları aracılığıyla tüm başvurulan milletvekili adaylarına veya vekillerine bildirilmiş ise de mevcut yasal düzenlemenin seçime siyasi partilerin listesinden veya bağımsız olarak katılan milletvekili adayları arasında gözetilmesi gereken fırsat eşitliğini ortadan kaldırır nitelikte bulunması karşısında belgelerinde eksiklik bulunduğu saptamasıyla adaylıklarının iptaline karar verilerek bu karar kendilerine bildirilen bağımsız adayların da tebliğden itibaren 2839 sayılı kanunun 13 ve 14. maddelerinde ön görülen 2 günlük süre içerisinde belge ibraz edebilecekleri, ayrıca yine aynı süre içerisinde 298 sayılı kanunun 131. maddesinde düzenlenen şikayet yoluna kurul nezdinde başvurabilecekleri kabul edilerek diğer hususların incelenmesine geçilmiştir.''

Anayasanın 76. maddesinin birinci fıkrasında 25 yaşını doldurmuş her Türk'ün milletvekili seçilebileceğine, milletvekili seçilmeyi engelleyici şartların, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer aldığı anımsatılan kararda, bazı suçlardan mahkum olma veya belirli süreyi aşan hapis cezasına mahkumiyet hallerinin milletvekili seçilme konusunda kesin bir engel oluşturulduğunu anlatıldı.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: ''Yerleşmiş ve süreklilik kazanmış uygulamaya göre, engel mahkumiyeti bulunduğu için seçilme yeterliliğine sahip olmayan kişiler adli ve yargısal bir işlem ve kurum olup geleceğe yönelik olarak sonuç doğuran ve ceza mahkumiyetinden doğan süresiz hak yoksunluklarının giderilmesini sağlayan bu işlemi gerçekleştirdikleri, bir başka deyişle bu husustaki talepleri üzerine yasaklanmış olan hakları mahkemece verilecek kararla iade edildiği takdirde seçilme haklarına kavuşabilmektedir.''
Memnu hakların iadesinin yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK'nın 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 416 ve 420. maddelerinde düzenlendiği hatırlatılan açıklamada, bu iki kanunun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kaldırılıncaya kadar uygulandığının herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğu hatırlatıldı.

''Ancak aynı tarihte yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda memnu hakların iadesi kurumuna yer verilmemiştir'' ifadesine yer verilen açıklamada, şöyle devam edildi:

''Buna gerekçe olarak da 5237 sayılı TCK'da esas alınan yaptırım teorisinin sürekli hak yoksunluğunu benimsememesi gösterilmiştir. Gerçekten de 765 sayılı TCK'nın 20, 25, 31, 33, 34 ve 41. maddelerinde düzenlenmiş bulunan ve bir kısmı müebbetten süren hak yoksunlukları, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinde güvenlik tedbiri olarak düzenlenmekle beraber bu yoksunlukların cezanın infazının tamamlanmasıyla birlikte sona ereceği kabul edilmiştir. Bu kanunda ömür boyu süren bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için bundan böyle yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumunun yöntem ve esaslarını gösteren yeni bir düzenleme yapılmasına da ihtiyaç olmadığı düşünülmüştür.

Oysa anayasanın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76-2 ve buna dayalı olarak 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11. maddesinde bazı mahkumiyetlerin 'affa uğramış olsa bile' milletvekili seçilmeye engel olacağı belirtilmektedir. Ayrıca 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle yürürlükte olan çeşitli özel kanunlarda belirli suçlardan mahkumiyet 'affa uğramış olsa bile' bazı görevlere getirilmeye ve bir kısım hakları kullanmaya engel olarak kabul edilmiştir.

5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle bu kanunun 53. maddesinde öngörülen hak yoksunlukları cezanın infaz süresi ile sınırlı olarak sonuç doğurmakta iken, anayasal ve yasal düzenlemelerde aynı mahkumiyete bağlanan hak yoksunlukları ise süresizdir. Uyum yasalarının çıkarılacağı sonraki süreçte 5435, 5720, 5728, 5786 sayılı kanunlar ile değişiklik yapılmış ise de 'affa uğramış olsa bile' ibareleri muhafaza edilmiş veya aynı sonucu doğuracak biçimde 'TCK'nın 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile' ifadesi getirilmiş hatta 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu bütünüyle yürürlükten kaldırılarak yerine 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun yürürlüğe konulmasına rağmen bu kanunun da 3. maddesinin ikinci fıkrasının a/2 bendinde 'affa uğramış olsa bile' ibaresi korunmuştur.'' Açıklamada, TCK'da düzenlenen hak yoksunluklarının infaz süresiyle sınırlı olmasına karşın bazı ayrıksı düzenlemeler nedeniyle gerek TCK'da gerekse diğer kanunlarda öngörülen suçlara ilişkin mahkumiyetlerden doğan süresiz hak yoksunluklarının halen bazı özel yasalarda bulunduğuna işaret edilerek, şu görüşlere yer verildi:

''Milletvekili seçilme hakkının ceza mahkumiyeti nedeniyle yitirilmesi de bunlardan biridir. Nitekim bu husus Anayasa Mahkemesinin 14 Nisan 2011 günü Resmi Gazete'de yayımlanan kararında da '...cezanın milletvekili seçilmesine engelleyen anayasanın 76. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilenlerden olup olmadığının saptanabilmesi ve mahkumiyete bağlı hak yoksunluğu öngören bazı özel yasalardaki hükümler nedeniyle mahkemelerde verilen mahkumiyet kararlarının kayıt altına alınmasında yasal ve anayasal bir takım gereklilikler bulunmaktadır' denilerek vurgulanmıştı.''


AA/CİHAN