ZEYNEP YÜNCÜLER

Geçici AKP hükümetinin ABD ile koalisyona girerek IŞiD operasyonu adı altında Suriye’ye girmesinin yankıları sürüyor. Türkiye’nin izlediği dış politikaya yönelik birçok kesim tarafından eleştiriler gelmeye devam ederken Suriye’ye yönelik müdahalenin ardından nelerin yaşanabileceği ise merak konusu. Son Cerablus müdahalesini ve bundan sonra nasıl bir tablonun ortaya çıkabileceğini uluslararası ilişkiler uzmanı akademisyen Sinan Birdal’a sorduk.

>>Türkiye’nin ABD ile beraber Suriye’nin Cerablus kentine müdahalesinin arka planı nedir?

Burada hükümetin Suriye politikasında iç ve dış unsurları var. Eğer bu bölgede Suriye krizinde başından beri savunduğu ‘güvenli bölge’yi oluşturmak için ABD’yi ikna etmeye çalışmaya çalıştı, oldu da. Bu konuda tabii kazanım elde edilmedi. Çünkü ABD böyle bir bölgeye izin vermiş gözükmüyor, ancak şöyle söylüyor; burası fiilen güvenlidir, buraya yaklaşan olursa ben vururum angajman kurallarını işletirim vs diyor. Şu an İncirlik meselesi daha öncelikli olduğu için İncirlik’i alabilmek adına anlaşılıyor ki, AKP’nin belli manevralar yapabilmesine göz yumuyor.

>>Dış politikada temel amaç ne şuan?

Yeni Türkiye’yi meşru kılmasının yolu eski Türkiye’nin sınırlarının değişmiş olmasından geçiyor. Yani belli bir kara parçası eklenmeli. Ondan sonra halka dersiniz ki burası Yeni Türkiye ve yeni bir rejim. Dış politikada şu an böyle bir durum var. Suriye politikası eleştirilmez hale geldi. Seçim sonuçları da bu süreçte önemli. Aslında bu sonuçlarda halkın büyük bir bölümü Suriye ile savaşa karşı olduğunu da gösterdi. Ama AKP bu büyük başarısızlığının ardından her şeyi ‘güzelce’ planlandı. Halk iradesi yok sayıldı. Her şeyin problemi burada. Örneğin, seçimler sonrası adım adım hükümet kurma görevinin verilmesinin ötelendiği, daha sonra hükümeti kurma çabalarının sabote edildiğini hatta açıkça sabote edilmediği durumlarda da ipe un serildiğini gördük. Davutoğlu görevi aldı daha sonra da yurtdışı seyahatlerine gitti, geldi. O esnada devletin bütün kurumlarında üst düzey bürokrat atamaları yapıldı. Adım adım şu anki kaos ortamının taşları döşendi. CHP bu süreçte pasif kaldı, çünkü üstünde özellikle sermaye çevrelerinden gelen ciddi bir baskı var. Böylece ‘tek adamlaşmayı’ engelleyemediler. HDP durumu zaten ortada. AKP, HDP’yi yalnızlaştırdı. Onunla hareket ederseniz sizi meydanlarda terörizme destek vermekle suçlarım tehdidinde bulundu. Tüm bu tabloda AKP’nin hâlâ tek hedefi tek adamlık var.

>>“Türkiye Pakistanlaşacak” sözüne katılıyor musunuz?

Pakistan ile Türkiye’nin sosyal yapıları çok farklı. Pakistan da sonuç itibariyle Afganistan’da ve Hindistan’da etkili olabilmek için Taliban’ı kullanıyordu. Bir noktada Pakistan ABD’nin Taliban’la diplomatik ilişki kurabilmesinin önünü açtı. Yani, ABD bir taraftan savaşırken Taliban’la, bir taraftan da Pakistan üzerinden onla diplomatik ilişkiler sürdürebiliyordu. Bu süreç esnasında, Pakistan’da büyük patlamalar gerçekleşti peş peşe. Türkiye için de aynı durum neden geçerli olmasın, örnekler, yaşananlar ortada.

Kaynak: Birgun.net