Lise son sınıf öğrencisine deseler ki:

Sınavı kazandın. Puanın istediğin üniversiteyi tutuyor. Kaydını yaptır.

Ancak okula devam edemezsin!

Bir futbolcuya deseler ki:

Seni kulübe alıyoruz. Seçmeleri kazandın. Artık lisanslı futbolcusun. Ancak top oynamak için sahaya çıkamazsın!

Karikatürize ettiğimiz bu örneklerde olduğu gibi halen tutuklu bulunan milletvekillerine yargı şöyle diyor:

İnceledik, milletvekili adayı olmanız için bir engel yok. Seçimleri kazandığınıza ilişkin yargı kararını da size veriyoruz. Artık milletvekilisiniz. Ancak Meclise gidip bu görevi yerine getiremezsiniz!

Durumun özeti bu.

***

Türkiyede seçimler demokratik ülkelerde olduğu gibi yargı güvencesi altında yapıldığı için her aşaması hukuk süzgecinden geçiyor. Ancak hukuk sistemimiz tutarlı bir bütünlük içinde değil. Belli bir aşamaya kadar özgürlükler penceresinden bakılan bir olay, devamında tam tersi bir anlayışın içine sokulabiliyor.

Belli başlı ülkelere baktığımızda seçme ve seçilme hakkına ilişkin düzenlemeler, tartışmalara meydan vermeyecek bir netlikte.

Kimi ülkelerden örnekler aktaralım.

İngiltere, kişinin seçilme hakkını adaylık aşamasında kesin karara bağlıyor. Ağırlıklı olarak cezası kesinleşmiş kişilerle ilgili kararlar olumsuzluk içeriyor.

İsviçrede bir kişi mahkûm olsa dahi milletvekili seçilebiliyor. Anlayış şu: Seçme hakkına sahip olan seçilme hakkına da sahiptir.

ABDde tek hassas konu, vatana ihanet. Bu suçlama dışında başka bir suçtan hüküm giymek bile Kongre üyeliğini engellemiyor.

Almanyada seçilme hakkının başlıca kısıtlayıcısı Anayasa Mahkemesi; mahkeme vatana ihanet ve ülke güvenliğini tehlikeye düşürmenin de aralarında bulunduğu kimi suçlamalarda kişileri temel haklardan yoksun bırakabiliyor.

Avusturya, seçilme hakkını kısıtlamak için hüküm giymiş olmayı şart koşuyor.

Danimarkanın şartı şu:

Bir kişi, halkın gözünde parlamento üyeliğine layık olmadığını düşündürecek bir suçtan hüküm giymediği sürece parlamenterlik yapabilir.

Ana hatlarıyla durum bu. Hep kendimize yonttuğumuz düşüncesi olmasın; elbette farklı uygulamalar da var. Örneğin Rusyada düzenleme şöyle:

Bir kişi mahkeme kararıyla tutuklanmışsa ne aday olabilir ne de oy kullanabilir.

Hollandadaki uygulamada ise tutukluların yanı sıra çocuklar üzerindeki velayet ya da ebeveyenlik hakkından yoksun bırakılanlar da aday olamıyor.

Ancak başta Hollanda olmak üzere tüm AB ülkelerinde; birincisi bizdeki kadar uzun tutukluluk yok, ikincisi tutuklu kişilerin hüküm giyme oranı yüzde 90-95, bizde yüzde 50.

***

Bütün bu aktardıklarımızı tek cümleye indirirsek; şu anda dünyada tutuklu milletvekili bulunmuyor.

Kısıtlı olanaklarla ulaştığımız sonuç bu. Ola ki, yanılırsak onu da nedenleriyle, sonuçlarıyla paylaşırız.

Verdiğimiz örneklerde de olduğu gibi bu konuda katı kurallar koyan ülkeler bile çerçeveyi daha adaylık aşamasında netleştirmiş.

Bizde neden böyle?

Çünkü yasaların her gereksinime yanıt vermesini istiyoruz. İstendiği zaman kısıtlayıcı yorum yapılabilsin, istendiği zaman özgürlükçü!

Özellikle kişisel haklarla ilgili konularda yargı, iki kere iki kaç eder sorusuna şu karşılığı veriyor:

Niçin sorduğunuzu söyleyin, ona göre hemen hükmü verelim!