İSTANBUL - SUHEYB KALALİVE

Arap siyasi analistler ve gazeteciler, Türkiye'nin Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayında gerçeklerin ortaya çıkması için çok profesyonelce davrandığını ve iyi bir medya stratejisi izlediğini belirtti.

Türkiye'nin Kaşıkçı olayındaki tutumunu değerlendiren uzmanlar, cinayetin örtbas edilmesinin önlenmesinde Türkiye'nin nitelikli çabalarının etkili olduğunu ifade etti.

Uzmanlar, Türkiye'nin olayın gündemde tutulmasında büyük rol oynadığını ve yerel bir hadise olarak kalmasını engelleyip uluslararası boyut kazanmasında da başarılı olduğunu dile getirdi.

İzlenen politikanın ayrıca konunun Suudi Arabistan ile Türkiye arasında ikili mesele olmasının önüne geçilmesine engel olduğu aktarıldı.

Yemenli siyasi analist Hasan el-Ceberi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk makamlarının başından itibaren olaya uzun soluklu bir süreç olarak baktığını, Suudi Arabistan Başsavcılığının tüm iddialarını her seferinde yalanladığını belirtti.

"Türkiye, olayın başından itibaren yüksek düzeyde medya stratejisi izledi ve çok profesyonelce davrandı." diyen Ceberi, uluslararası kesimlerin konuyu gündemden düşürme çabalarına rağmen herkesin Türkiye'nin süreci nasıl yönettiğini gördüğünü söyledi.

Siyasi analist ve gazeteci Faruk Akkari de "Türkiye, Kaşıkçı olayı karşısında dikkatli, profesyonelce ve güvenilir bir şekilde hareket etti." diyerek, Türkiye'nin talep eden herkesin cinayeti soruşturmasına izin vermesinin de bunun bir delili olduğunu aktardı.

"Başka bir ülkede olsaydı üstü kapatılırdı"

Türkiye'nin konuyla alakalı hüküm çıkarmakta acele etmediğini, olayın olgunlaşmasına ve doğal seyrinde soruşturmanın sürmesine izin verdiğini belirten Akkari, "Bu suçun Türkiye topraklarında işlenmesi olayın tek olumlu tarafı. Başka bir ülkede olsaydı özrü kabahatinden büyük şekilde özürler, bahaneler, gerekçelerle üstü kapatılırdı." dedi.

Akkari, cinayet soruşturmasıyla eş zamanlı Türk medyasının da doğrudan kimseyi suçlamadan ya da saldırmadan gelişmeleri daima yakından takip ettiğini, ancak tüm okların gerçek suçluların üzerine çevrilmesini sağlayan iyi bir medya stratejisi izlediğini aktardı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın tutumuna dair ise Akkari, herkesin Trump'ın Kaşıkçı olayı karşısındaki tutumunun başarısız olduğunu gördüğünü ifade etti.

Cumhurbaşkanı'nın sesi ile 'oltalama' girişimine dikkat! Cumhurbaşkanı'nın sesi ile 'oltalama' girişimine dikkat!
"Türkiye Kaşıkçı cinayetini uluslararası bir dava haline getirdi"

Filistinli siyasi analist Mahir Hicazi de Türkiye'nin Kaşıkçı cinayetini yerel bir davadan uluslararası bir dava haline getirmeyi başardığını belirterek, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın artık davaya taraf olmadığını, ancak Suudi yetkililerin cinayet suçundan dolayı hesap sorulmasını gerekli gören uluslararası bir cepheyle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Hollanda'da yaşayan Hicazi, Türkiye'nin Kaşıkçı davasını Arap, yabancı ve yerel medya kuruluşlarına kolaylıklar sağlayarak onların aracılığıyla ele almasının cinayetin aydınlanmasında önemli rol oynadığını ifade etti.

Hicazi, "Türkiye'nin cinayet olayını basın organlarına nakletmesi için yüksek medya stratejisi vardı. Teknik ve yasal olarak görevini yerine getirebilmesi için medyaya kolaylıklar sağladı." ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kaşıkçı cinayetine ilişkin tutumuna dair Hicazi, şunları kaydetti:

"Trump, Suudi yetkililerin cinayetten dolayı girdiği çıkmazı istismar ederek ekonomik kazanım elde etmek için Kaşıkçı olayını siyasi ve ekonomi pazarlık haline getirdi."

Bir diğer Filistinli gazeteci Muaz Hamid de Türkiye'nin Kaşıkçı cinayeti dosyasını çok iyi şekilde yönettiğini, üst düzey diplomasiyle akıllı ve zekice ele aldığını belirterek, bundan dolayı da dünyadaki birçok hükümet üzerinde gerçeklere ulaşılması için yüksek baskı oluştuğunu vurguladı.

Türk yetkililer tarafından cinayetle ilgili basına sızdırılan bilgilerin amaçlı ve "başkalarının sahip oldukları bilgiler hakkında konuşmaya zorlama" hedefi taşıdığına işaret eden Hamid, bu tutumla "ceset bulunmasa da" çerçevenin büyük kısmının tamamlanmasında başarılı olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin yerelden ziyade uluslararası gazetelere bilgi sızdırmasının da büyük ölçüde konunun aktif hale getirilmesi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu vurgulayan Hamid, dosyayı bu şekilde ele almanın akıllı ve zeki bir yönetim tarafından ele alındığının göstergesi olduğunu belirtti.

Hamid, ABD Başkanı'nın cinayetle ilgili tutumuna ilişkin ise, "Trump zengin bir iş adamı, ne eksik ne fazla. O, Suudi Arabistan'ı bir petrol kuyusu olarak görüyor. İlişkileri sürdürmek için mümkün olduğu kadar çaba gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Suriyeli gazeteci ve insan hakları aktivisti Ala el-Ahmed de Türkiye'nin bölgedeki ağırlığını ve kriz yönetiminde diplomasisini güçlendirecek profesyonel bir yöntemle yürütülen bu tür karmaşık dosyalarla ilk kez karşılaşmadığını belirtti.

Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürüldü.

Türkiye'nin sunduğu delillerle olay ilk günden itibaren dünya gündeminin merkezindeki yerini korudu.

Riyad yönetimi ilk başta Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığı tezini ısrarla savunurken peş peşe ortaya çıkan deliller ve uluslararası toplumun baskısıyla, olaydan 1,5 ay sonra, Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürülerek parçalara ayrıldığını kabul etmek durumunda kaldı.

Türkiye olayın tamamen aydınlatılması ve tüm sorumluların ortaya çıkartılması için konuyu uluslararası arenada gündemde tutmaya devam ediyor.

Kaynak: AA