ANKARA - MEHMET KARA

Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Yemen'de son dönemde etkisini artıran Ebola, kolera ve difteri gibi salgın hastalıklar krizin ve savaşın yıkıcı etkisini artırdığı gibi bölgesel ve küresel korkulara da neden oluyor.

Bu salgın hastalıklar dünya coğrafyasının birçok farklı bölgesinde farklı zamanlarda patlak verebildiği ve hızla yayılabildiği için coğrafi sınır kavramını da ortadan kaldırıyor.

Bir taraftan savaş ve krizlerle diğer taraftan yoksulluk ve hijyen sorunlarıyla mücadele eden Yemen, bir yılı aşkın süredir kolera ve difteri salgınını yenebilmek için seferber olmuş durumda. Son bir yılda kolera yüzünden yaklaşık 2 bin 200, difteri yüzünden de 100'e yakın kişi hayatını kaybetti. Ayrıca 1 milyona yakın kişi savaş bölgelerinde, ciddi ilaç sıkıntısı ve hijyen sorunlarının baş gösterdiği kamplarda yaşama tutunmaya çalışıyor.

Siyasi istikrarsızlığın ve çatışmaların devam ettiği Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde (KDC) de son bir ayda Ebola salgınından ölenlerin sayısı artış gösterdi. Tedavisi bulunmayan bu salgın hastalığın kırsaldan şehir merkezlerine doğru ilerlediği bildiriliyor. Salgın 30'dan fazla kişinin ölümüne neden olurken, enfekte olmuş hastalar da halen karantina altında tutuluyor.

Uzmanlar salgın hastalıkların hijyen koşullarının kötülüğü ve ilaç eksikliği yüzünden özellikle savaş ve kriz bölgelerinde daha ciddi sonuçlara sebebiyet verdiğini vurguluyor.

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Hamit Hancı salgın hastalıklara ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, hastalıkların savaş bölgelerindeki etkilerine ek olarak oluşturduğu küresel tehditlere de dikkati çekti.

Hancı, tarihin en büyük ve en hızlı yayılan salgını olarak nitelendirilen Yemen'deki kolera salgınına ilişkin, "Kolera az tuzlu sularda ve sahildeki sularda yaşayabilir. Hastalık bulaşan kişilerde herhangi bir semptom gözlemlenmeyebilir ve hızla yayılabilir. Bu yüzden oldukça tehlikelidir. Temiz su ve hijyen sorunlarının olduğu bölgelerde büyük bir hızla yayılabilir. Savaş nedeniyle 3 milyon kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı Yemen'de salgın hızla ilerleyerek ölümleri artırmıştır. Salgın adeta savaşta çarpan etkisi yaratmıştır." dedi.

Koleranın dünya üzerinde yayılım alanlarının periyodik olarak değiştiğini belirten Hancı, milyonlarca insanı kısa zamanda etkileyebilen bu ölümcül hastalığa karşı en etkin mücadelenin bölgeye temiz su ve hijyen ürünleri tedarik etmek olduğunu söyledi.

"Ebola virüsü insanı erimiş kan ve doku içeren bir torbaya dönüştürür"

Hancı, siyasi, ekonomik krizlerin ve çatışmaların devam ettiği KDC'de son bir ayda 30'dan fazla kişinin öldüğü, kırsaldan şehir merkezlerine doğru hızlı bir yayılım gösteren Ebola'nın da ölümcül ve tedavisi olmayan bir hastalık olduğunun altını çizdi.

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi, "Ebola, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 4. yani en riskli patojen grubu olarak kabul edilmiştir. Aşısı bulunmayan Ebola'ya karşı daha çok destek tedavisi yapılmaktadır. Bu da hastalığın yayılmasını özellikle kriz ortamlarında kolaylaştırmaktadır. İlk olarak Sudan ve DKC'de eşzamanlı olarak iki salgına yol açan bu hastalık. DKC'nin Ebola nehri yakınlarında ortaya çıkmıştır. Ebola virüsü insanı erimiş kan ve doku içeren bir torbaya dönüştürür. Alışılmışın dışında çok ölümcüldür. " bilgisini paylaştı.

Ebolanın oluşturduğu korku ve riskin sağlık örgütleri tarafından da dikkatle takip edildiğini aktaran Hancı "Dünya Sağlık Örgütü, kanıtlanmış bir tedavi yöntemi ve aşısı bulunmayan Ebola salgınına karşı küresel kamu sağlığı acil durumu ilan etmişti. Örgüt, hastalığın tedavisi olmadığı ve hızla yayıldığı için deneysel ilaç kullanımının etik olduğunu açıklamıştı. Ebolaya karşı bir çok deneysel tedavi uygulanmış, şimdi de bu çalışmalara devam edilmektedir." şeklinde konuştu.

Salgın hastalıklar dünya çapında paniğe neden oluyor

Ebola gibi tedavisi olmayan salgınlara karşı mücadelede önleyici faaliyetlerin ve denetimlerin önemini vurgulayan Hancı, "Ülkeler arasındaki yolculuklarda ve havaalanlarında ciddi taramaların yapılması gerekiyor. Olağanüstü Hal Kanunu kapsamında da salgın hastalık bölgelerinde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edilebiliyor. Salgın riski olan yerlerde vakit kaybetmeden ilgili mercilere haber verilmelidir. Uçak yolculuklarıyla mesafeler birbirine çok yakın olduğu için salgınlar sadece o bölge için değil uluslararası anlamda risk oluşturuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA