Yağcılar Mahallesi'nde oturan 11 kişilik ailenin en küçük bireyleri olan Rümeysa ve Hacer, anne ve babalarının yaşlanmasıyla birlikte küçük yaşta okulu bırakmak zorunda kalarak; çalışmaya başladı. Bugün evlerine 20 kilometre uzaklıktaki tek gözlü bir barakada çobanlık yapan kardeşler, her gün günün ilk ışıklarıyla keçilerini otlatmak için sürüyle birlikte dağlara tırmanıyor. Doğumdan sağımına kadar 400 keçiye gözleri gibi bakan kız kardeşler, gün boyu dağlarda katır ve at üzerinde dolaşıyor.

İŞİ ZEVKLE YAPIYORLAR

Kardeşlerden Hacer Gürdür, ablası Rümeysa gibi kendisinin de 10 yaşından bu yana çobanlık yaptığını belirterek, şöyle dedi:

'400 keçimiz var. Bizim evimiz buraya 20 kilometre uzaklıkta Yağcılar Mahallesi'nde. Ben de ablam ile birlikte çok küçük yaşlardan beridir çobanlık yapıyorum. 11 kişilik ailenin en küçük bireyleri biz olduğumuz için hayvan bakımı da bize kaldı. Ağabeyim ve ablamlar evlendi. Ben de ablama yardım etmek için okulu bırakmak zorunda kaldım. Yaptığım çobanlık mesleğinden çok zevk alıyorum. Doğa ve hayvanlar çok güzel.'

'İŞİMİZİN PATRONUYUZ'

Abla Rümeysa Gürdür ise, hayalinin yaptıkları çobanlık işini ileride daha da büyüterek, kardeşiyle birlikte çiftlik kurmak olduğunu söyledi. Keçi satışlarından da yakınan Rümeysa Gürdür, şöyle konuştu:

'Babam bu işi tamamen bize bıraktı. Ben de bu işi yapmak için kardeşim gibi okulu bırakmak zorunda kaldım. Fakat sonrasında bu işi sevdim. Kardeşimle birlikte kendi işimizin patronuyuz. 11 ay baktığımız hayvanları sadece Kurban Bayramı'nda 400 liradan satıyoruz. Geliri öyle kazanıyoruz. Keçi fiyatları çok ucuz. Alımı ve satımı çok az olduğu için bu işte ekmek kazanmak gerçekten çok zor. Bu işi kardeşimle yürütmek istiyorum. Hayalimiz; ileride çiftlik kurmak. Kardeşimle beraber hayvan bakmak için evimize 20 kilometre uzaklıktaki bu barakada yaşıyoruz. Köyden dışarıda olduğumuz için hayvanların bakımı daha kolay oluyor. 400 keçimiz var. Hayvanların doğumundan sağımına kadar her şeyi ile biz ilgileniyoruz.'

Kaynak: DHA