Yasalar, tabular, kurallar...

Dinler, aslında nefreti durdurmak içindi...

Olmadı; bekçiler, polisler, hâkimler, mahkemeler...

Hapishaneler yaptı insan; içine nefreti kapatmak için...

*

Ama nefret her zaman bir yolunu buldu...

*

Ve nefret yüzünden, tarih normalinden daha uzun yazılır...

Kısaca güzel günlerdidemek yerine...

*

Nefreti iktidar yapmayın...

Şu sıralar bütün gün televizyonların karşısına oturup nefreti dinliyorsunuz aslında...

Camiler kışlamız, kubbeler miğferimiz, minareler süngümüzdiye yola çıkan ve bir dinin en kutsal mekânlarını dahi savaş araçlarına dönüştürebilecek kadar gizlenmeyen nefretin egemen olmasına artık izin vermeyin...

İyi bakın...

Köpükler saçarak...

Dişlerini göstererek...

Yüzünü buruşturarak...

Yumruğunu sıkarak...

Ve en belirgin sözcükleriyle geliyor nefret...

*

Nefret, nefreti çağırır...

İşte itiraf ediyorum; bu bir nefret yazısıdır...

Ben de nefretten nefret ederim...

*

Nefret başa geçtiğinde; kin, öç, intikam peşine takılır... Ve arkasından gelir sancılar, acılar, gözyaşları...

Nefret öne geçmesin...

Geçerse...

Söylemeye dilim varmıyor; çok kötü şeyler olacaktır bu topraklarda... Ve tarih çok sayfa ayırmak zorunda kalacaktır bugünler için...

Kısaca güzel günlerdi demek yerine...

*

İyi bakın...

Görün...

Bilin...

Direnin...

Herkese söyleyin...

Bu kez daha farklı; son yumruğu vurmak, son gözü oymak, son başı koparmak, son sesi boğmak için geliyor nefret...

Kazanmasına izin vermeyin nefretin...

Bekir Coşkun/Cumhuriyet