Bunu Sine-i Vatandaşa Dönen Bir Komutan Söyledi:

“Ne Askerler Vardır Üzerinde Üniforma Yoktur

Ne Üniformalar Vardır İçinde Asker Yoktur”

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanıydı. Yargıtay’ın Balyoz kararını onamasını içine sindiremeyip, istifa etti, kendi ifadesiyle “sine-i millete döndü”. 

O isim emekli Koramiral Atilla Kezek. Bugün Başkent Ankara’da 76’ıncısı yapılan Sessiz Çığlık eylemine dahil olan Kezek çok fazla dikkat çekici bir konuşma yaptı. 

İşte Kezek’in konuşmasının tam metni: 

“Ben (E) Kora. Atilla Kezek. 1976 senesinde Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldum. 43 sene üniforma giydim. Deniz Kuvvetlerimizin her bölgesi ve her kademesinde görev yaptım.

En son bulunduğum Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı görevinde iken 9 Ekim 2013 tarihinde Balyoz davası ile alakalı Yargıtay kararlarını içime sindiremediğim ve arkadaşlarıma yeterli desteği sağlayamadığım için görevimden istifa ederek, sine-i millete döndüm.

BU KUMPASIN TADINI ÇIKARANLAR  

Hukuksuzluğun artık maalesef tartışmasız olduğu ülkemizde, devletin en mühim ve güçlü kurumlarından biri olan Silahlı Kuvvetlerimizin son yıllardaki çakma; Balyoz, Ergenekon, Casusluk, Kafes, Poyrazköy, Amirallere Suikast benzeri davalarla düşürüldüğü durumu hep beraber ibretle izliyoruz. 

Bu ‘kumpas’ davaları kurgulayanların ise; Bizleri koruması gerekenlerin ve devletin tepkilerine bakıp,‘Bu iş bu kadar basit mı olacaktı’ diyerek, başarılarının tadını çıkardığına eminim. 

Benim de istifama neden olan Yargıtay’ın Balyoz davası kararları ile 237 kişinin 134’ü, demek oluyor ki yüzde 57’si beraber yıllarca denizlerde dolaştığımız, ülkemizin denizden savunması için ömrünü feda etmiş, hepsini yakından tanıdığım deniz subaylarıdır. 

Bu arkadaşlarımızın 500 sene akabinde bir daha okyanuslarda çalışma gösteren ‘Cumhuriyet Donanmasının’ bu günlere ulaşmasında büyük emekleri vardır. 

Ben geçmişte onlarla beraber omuz omuza görev yapmanın onurunu yaşıyorum. 

Deniz Kuvvetlerimize bu yapılanlar, savunma sanayiinde milli gemi, milli torpido, milli sonar gibi projelerle dışa bağımlılığı minimize etme yönünde çok fazla mühim mesafe kat etmiş olmanın bir faturası mıdır, bilmiyorum. 

Şayet öyle ise; 

Bu fatura için kumpasın dış aktörlerini anlayabilsem de iç aktörleri ve kumpasa sessiz kalanları anlamakta güçlük çekiyorum. 

TSK’DA RUH BEDENDEN AYRILDI

Avrupa’nın neresinde olursa olsun daha başlangıçta usulsüzlük sebebiyle düşecek olan bir davada yargısız infaz yapılarak, silah arkadaşlarımız kendi vatanlarında esir edilmiştir. 

At izinin it izine müdahale ettiği ülkemizde ‘hukuka saygılıyız’ diyenlerin, gün içerisinde kaç hakim ve savcının 3 ay evvelki görev yerlerinde olduğuna bakmalarını tavsiye ederim. 

‘Hukuka saygılıyız’ diyenlere haykırıyorum; Arkadaşlarımız birer birer esir edilirken, memlekette hukuka sadece bizim saygımız var imiş. Şayet maalesef hukukun ise bize hiç saygısı yokmuş. 

Kendi yurdunda esir düşen kıymetli silah arkadaşlarım; Çok fazla sevdiğiniz üniformalarınızdan ayrıldık diye üzülmeyin. Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırlayın, O da üniformasını çıkarmıştı. 

Unutmayın ki, ‘Ne askerler vardır üzerinde üniforma yoktur, ne üniformalar vardır içinde asker yoktur”.

Ben Silahlı Kuvvetlerden istifa edeli 4 ay oldu. Silahlı Kuvvetlerden bahsedilince, aklıma artık sadece esir tutulan arkadaşlarım geliyor, onları unutamıyorum.

Onları Silahlı Kuvvetlerimizin ruhu olarak görüyorum. Şayet ‘Ruh bedenden ayrıldı’.  

Eminim ki, ilerki zamanlarda o ruh kendine yeni bir beden bulacaktır. Fakat kalan beden, bundan akabinde o ruhu çok fazla arayacaktır. 

Mamak, Sincan, Şirinyer, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Silivri’deki silah arkadaşlarım, esaret zincirlerinizin kırılmasına çok fazla az kaldı. 

Rahmetli Gazeteci Savaş Ay’ın söylediği gibi; ‘Siz göklerden gönüllere indiniz’.

Bu esaret bitene kadar; Umudumuz hep diri kalacak, çağlığımız hiç durmayacak, bitimine kadar mücadeleye devam edeceğiz. Zira biz, Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”

Sessiz Çığlık eylemine Gazeteci-Yazar, CHP Milletvekili Mustafa Balbay, Yazarlar Nihat Genç ve Yavuz Selim Demirağ ile TESUD Başkanı Erdoğan Karakuş ve Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği Başkanı Canan Arıtman da takviye verip, birer konuşma yaptılar.