İSTANBUL - Bekir Gürdamar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), üzerinde çalıştığı Türk lirası (TL) uzlaşmalı vadeli döviz işlemleri ile hem spekülatif alımların bir kısmını engelleyecek hem de reel sektörün kur riskini sınırlayacak.

TCMB'nin reel sektörün kur riskinin yönetilmesi amacıyla yeni bir ürün üzerinde çalışmaya başladığını açıklaması, bu enstrümanın niteliği, nasıl çalışacağı ve sonuçlarının neler olabileceği tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Merkez Bankası, üzerinde çalıştığı TL uzlaşmalı vadeli döviz işlemleri ile rezervlerini azaltmadan spekülatif kur talebini sınırlarken, aynı zamanda döviz pozisyon açığı olan reel sektörün de kurlardaki aşırı oynaklıktan zarar etmesinin önüne geçecek.

Analistler, döviz kuru ile borçlanma dinamiklerinin kur riskinden korunma (hedge) mekanizmasını önemli hale getirdiğini belirterek, özel sektörün 200 milyar doları aşan döviz pozisyon açığı göz önüne alındığında bu enstrümanların makroekonomi ve finansal istikrar için ne kadar önemli olduğunun anlaşılabileceğini ifade etti.

TCMB veri setini de güçlendiriyor

Reel sektörün döviz borçluluğunun yüksek olması, kurlardaki oynaklıklarda çok ciddi zararlar yazmasına neden oluyor.

Şirketlerin finansal giderlerinin 2015 yılından bu yana hızlı şekilde arttığı görülüyor. Özellikle ABD Merkez Bankası'nın (Fed) parasal genişlemeden çıkış ve faiz artırım beklentilerinin artmaya başladığı 2013'ten bu yana kur ve faizlerde dönem dönem artan oynaklıklar finansman giderlerinin, sanayi kuruluşlarının karlılıklarında temel belirleyicilerden biri olmasına neden oldu.

Merkez Bankası, uzun süredir finansal istikrarın korunması için reel sektörün risklerinin hedge edilmesinin önemine dikkati çekerken, ihracatçıları desteklemek ve elindeki veri setini güçlendirmek için de düzenlemeler yapıyor.

AA Analisti, ekonomist Haluk Bürümcekçi, TCMB’nin üzerinde çalıştığı TL uzlaşmalı döviz vadeli işleminin, Brezilya’da uzun yıllardır uygulanan NDF (non-deliverable forward contract) işlemlerine benzediğini ifade ederek, "TL uzlaşmalı vadeli döviz işleminin en önemli özelliği, klasik döviz işlemlerinden farklı olarak spot piyasada veya ileri vadede anapara (döviz) değişimi söz konusu olmaması. İşlem vadesinde, sadece üzerinde uzlaşılan kur ile o günkü kur arasındaki farkın yol açacağı TL hareketi gerçekleşecek." diye konuştu.

"Faiz politikasını ikame edici değil, destekleyici bir araç"

İş Portföy Başekonomisti Nilüfer Sezgin de kurdaki oynaklığın yükselmeye başladığı dönemlerde, döviz borcu olan şirketlerin hem hedge amaçlı hem de spekülatif maksatlı döviz taleplerinin arttığını, kurdaki yükseliş döngüsünü daha da fazla beslediğini söyledi.

TL uzlaşmalı vadeli döviz işlemleri ile ilgili açıklama yapılmasının ardından piyasada faiz artırım beklentilerinin azaldığını belirten Sezgin, şunları kaydetti:

"Fiili olarak döviz satım kontratlarının ihaleleri başladığında, oluşacak piyasa etkisi ile daha net bir değerlendirme yapılabilecektir. Bununla birlikte enflasyonun temel eğilimine dair dinamikler para politikasının temkinli bir yaklaşımda olmasını gerektirmektedir. Vadeli döviz işlemlerinin faiz politikasını ikame edici değil, destekleyici bir araç olarak kullanılacağını düşünüyoruz."

Kaynak: AA