Milli Eğitim Bakanlığı 07.09.2013 tarihinde yayımladığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde özürlü özürsüz devamsızlık süresinin 45 günden fazla olamayacağını kurala bağlamıştır. Daha önceki düzenlemelerde Sağlık Kurulu raporuna bağlı devamsızlıklar bu kapsamda sayılmamaktaydı.

Galatasaray Lisesinde okuyan bir 10.sınıf öğrencisi uzun süreli hastalık nedeniyle Eylül ayında başlayan tedavi süreci uzun bir süre okula gidememiştir.

Bu nedenle tedavi gördüğü hastaneden Sağlık Kurulu Raporu almıştır. Raporlar ele alındığında okula devam etmeme süresi 45 günün çok üstündedir. Okul idaresi de mevzuatı gerekçe göstererek öğrencinin sınıfta kalacağını gelecek yıl yeniden 10.sınıf okuyacağını söylemiş ve uygulamasını gerçekleştirmiştir.

Bu durumda dava açan öğrenci velisi ile ilgili İstanbul 8.idare mahkemesi bir karara imza atmıştır. Bu karar ve gelişmelerin Gazeteci Pervin KAPLAN'ın HaberTürk gazetesindeki köşesinde haber yapması üzerine hem velilerin hem öğrencilerin hem de okul idarelerinin kafaları karışmıştır.

Özellikle de son sınıf öğrencilerinin geçmiş yıllarda sınava hazırlanmak adına aldıkları Sağlık Kurulu Raporları nedeniyle böyle bir önlem alarak yönetmelik değiştiren bakanlığın bu konuda detaylı açıklama yapması gerekir.

Konunun gelişimi ve hukuki durumu değerlendirip özellikle veli ve öğrencileri uyarmak isteriz.

Bu karar doğrultusunda Sağlık Kurulu Raporu alıp sınava hazırlanmayı düşünen öğrenciler varsa dikkatli olmaları gerekir.

Bu karar emsal oluşturmaz. Bu kararı göstererek ben de 60 gün devamsızlık yapabilirim denilemez. Çünkü idare mahkemesi kararları emsal oluşturmaz. Kararla yönetmelik iptal olmamıştır. Yönetmelik eksik düzenlemeden iptal olmuş olsa idi o zaman herkes faydalanabilirdi fakat yönetmelik iptali söz konusu değil. Kaldı ki yönetmelik iptaline idare mahkemeleri değil Danıştay bakar.

Bu durumda olan öğrenciler kararı göstererek idareye(okula) itiraz edebilirler fakat uygulamada sorun yaşanabilir.

Bu karardan sonra bu durumda olanlar dava da açabilirler. Her mahkeme aynı kararı da vermeyebilir. Bir de konunun temyiz aşaması vardır ve oradan çıkacak karar da önemlidir. Dava açan velinin öğrencisi şu anda hakkını almıştır. Sınıf tekrarına kalmayacak aksi bir karar çıkmazsa sadece ikinci dönemde devam ettiği sürede alacağı notlarla değerlendirilecektir.

Bu durumda iş Bakanlığa Düşmektedir.

Bu konuda tek yetkili olan bakanlıktır. Bakanlık idare mahkemesi kararı doğrultusunda çok acil olarak bir açıklama yapmalıdır. Bu açıklamayı yapmalı ki önümüzdeki hafta sınava girecek (YGS) öğrencileri rahatlatmalıdır. Hem velilerin hem de okul idarelerinin önünü açmalıdır. Bu noktada en mantıklı yaklaşım eğer öğrenci uzun süreli tedavi görmesi gerekiyor ve sağlık kurulu raporu varsa bu öğrenciyi devam etmediği için sınıfta bırakmamaktır.

Geçmişte uygulamada bir yıl boyunca okula sadece 30 gün devam eden bir öğrenciyi mezun ettiğimi hatırlıyorum. Çünkü öğrenci milli boksör olması nedeniyle yıl boyunca kamplara katılmış Avrupa şampiyonasına hazırlanmıştır. Bu öğrenci ülkemize de madalya getirmiştir. Bu öğrenciyi devamsızlıktan bırakmak nasıl mümkün ve anlamlı değilse hastalık nedeniyle okula gelemeyen uzun süreli tedavi gören öğrenciyi sınıfta bırakmak da doğru değildir.

Söz konusu sağlık olunca toleransımızın daha çok olması gerekmez mi? Konu suiistimal ediliyor diye gerçek mağdurları cezalandırmak değil suiistimalleri tespit etmektir devletin görevi...

Eğitim denilen süreç derslerden başarılı olmakla ya da okula devam edip etmemekle sınırlandırılabilecek kadar basit değildir. Eğitim insani yaklaşımları, terbiyeyi, saygıyı, sevgiyi, yardımlaşmayı, dayanışmayı da öğretebilmek, bu alanda da eğitebilmektir gençleri...

Amaç; zorla okula gitmesini sağlamak değil, isteyerek gelinen kaçılmaktan zevk alınmayan, sadece dersten ibaret olmayan okullar yaratabilmek olmalıdır...

Bir genç (ki Galatasaray Lisesi gibi çok başarılı öğrencilerin okuduğu bir okuldaki genç) bir hastalıktan mağdur olmuş ise ona sahip çıkmak gerekirken sınıfta bırakmaya yönelik düzenlemeler yapmak akla mantığa ve vicdana uygun değildir.

Geçen gün bir okul müdürü arayıp bir konuda fikir alışverişinde bulunmak istiyor. Diyor ki; 2 tane kız öğrencim ailesi darmadağınık dersleri de kötü, devamsızlık yapmışlar süre 45 günü doldurmadı fakat devamsızlıklarını üzerinden çok zaman geçti veli yok ortada vicdanım bırakmak istemiyor şimdi dilekçe alsam üzerinden ay geçmiş olmayacak. Ne yapmayım diyor. Bırakma diyorum ki ekliyor: "O siyah çantalılar(müfettişler) kapıyı çaldığında hiç vicdan demiyorlar, kız öğrenciyi kazan demiyorlar mevzuat sana dilekçe için 20 gün tolerans tanımış diyorlar." Dedi. Evet haklı fakat idarecilik böyle bir şey... Tabii ki her siyah çantalı da aynı değil...

Bu nedenlerle zaman kaybedilmeden bakanlığın açıklama yapması gerekir... Ortaöğretim Genel Müdürü Sayın Ercan TÜRK'e, Müsteşar Sayın Yusuf TEKİN'e bu noktada çağrıda bulunurken;

Öncelikle Galatasaray Lisesi öğrencisine geçmiş olsun dileklerimizle acil şifalar diliyoruz ayrıca hafta sonu sınava girecek öğrencilerimize de başarılar diliyoruz...

Saygılarımla...

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Memurlar.net