İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, CNN Türk televizyonunda katıldığı canlı yayında Balyoz davası kapsamında verilen tutuklama kararları ile Oda TV'de yapılan Ergenekon aramasını değerlendirdi. Balyoz davası kapsamında verilen tutuklama kararlarını eleştiren Kocasakal, "Davanın başından itibaren bütün sanıklar duruşmalara geliyor, hangi kaçma şüphesi, hangi vicdana bunu izah edebileceksiniz" dedi.

"Toplumu aptal yerine koyuyorlar"

Kocasakal, Oda TV internet sitesinin binasında ve yöneticilerinin evlerinde "Ergenekon üyeliği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla yapılan polis aramasını değerlendirdi. "Bir yayın hangi noktada halkı düşmanlık ve nefrete sevk edebilir" sorusu üzerine Kocasakal, "Kanundaki bir takım hükümler vardır. Önemli olan, bu hükümleri unsurları, şartları, içeriğiyle uygulamaktadır. Yoksa siz bunu şeklen işletmek isterseniz, istediğiniz gibi gerekçe yazarsınız. Hatta hiç gerekçe göstermezsiniz. Asıl toplumu aptal yerine koyuyorlar. Düşünün ki siz, adli emanete alınması gereken bir telefona sehven 133 tane kayıt yüklendi demek, toplumun zekasıyla alay etmek demektir. Biz Baro olarak ona suç duyurusunda bulunduk. Bu, sehven yapılabilecek bir şey değil. Zevken yapılır bu, sehven yapılmaz" diye konuştu.
 

"Hiç kimsenin hukuk güvenliği yok"

Oda TV'nin, "bir takım şeylerin üzerinde duran, eleştiren, bazı aksaklıkları ortaya koyan" bir yayın organı olduğunu söyleyen Kocasakal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önemli olan, bu yayın organına artık tahammül gösterme sınırını aşmış durumdalar. Niye, çünkü en azından bir yargı vardı çekinilen, normal olarak çekinilmesi gereken, hukuken söylüyorum; şimdi o da artık ortadan kalkınca, tamamen yürütmeye bağlanınca artık bunda bir sınır yok. O zaman hukuk devleti olmaktan çıkmışsınız demektir. Hiç kimsenin hukuk güvenliği yok. Bugün onlara gidecek, yarın sırayla hepimize gelecek. Dolayısıyla siz o arama kararlarındaki gerekçelere, şunlara, bunlara bakmayın. Sizin artık bağımsız mahkemeleriniz yok. O gerekçeler, o şeyler hukukun işlediği, hukuk devletinin bulunduğu, yargı bağımsızlığının ve teminatının bulunduğu yerlerde konuşulur ve tartışılır. Şuna benziyor; zemin zaten bataklık, halen siz binanın aksamıyla uğraşamazsınız. Zemin kaymış zaten altınızdan, beni endişelendiren bu."

"İleri faşizm uygulamasını halka anlatmamız lazım"

"Şimdi üniversitede derse gireceksiniz, ne anlatacaksınız siz öğrencilerinize sorarlarsa bugünkü meseleleri" sorusu üzerine Kocasakal, şöyle konuştu:

"Gene de anlatmaya, doğrusunu söylemeye, hukuku savunmaya ve direnmeye devam etmemiz lazım. Bu ileri faşizm uygulamasını bütün çıplaklığıyla insanlara, halka anlatmamız lazım. Bu, bizim çökmemiz anlamına gelmiyor ama durum çok vahim ve çok kritik. Bakın, şimdi sizinle ben konuşuyorum, ben dünyanın en büyük barosunun şu an başkanıyım hasbelkader. Ama benim dahi hukuk güvenliğim yok. Kime ne zaman giderler bilmiyoruz. Artık polis maalesef bir başka kurum haline getirilmiş. Beşiktaş Adliyesi'nin şu anki işleyişinin ne olduğunu herkes görüyor. Yani tamamiyle muhalifleri, farklı ses çıkaran herkesi bir tasfiye aracı haline dönüştürülmüş. Böyle bir durumda bir hukuk güvenliğinden, hukuk devletinden bahsedebilir miyiz? Ama biz elbette öğrencilere olması gerekenleri, hukuku anlatacağız, yapacak başka bir şeyimiz yok şu anda."

(ANKA)