“İçtihat Metni”
Sanığın, TCY’nın 491/ilk, 522 ve 39. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, hırsızlık suçunun unsurlarının oluşmaması gerekçesiyle beraatine ilişkin Siverek Sulh Ceza Mahkemesince verilen 27.11.2002 gün ve 857/640 sayılı hüküm, katılan vekilinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 30.03.2006 gün ve 22900-2943 sayı ile; Daire üyelerinden M.Tatar ve O Koçak’ın “Uzun bir süre abonesiz sayaçtan geçirmek suretiyle kaçak elektrik kullanan sanığın, bu eyleminden çıkarılan hırsızlık kastı açık olduğu ve mahkûmiyetine karar verilmesi, gerekmesi kanısıyla bozma kararı verilmesi yerine beraat kararının onanması şeklinde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz.” yönündeki karşı oylarıyla oyçokluğuyla onanmıştır.

Yargıtay C.Başsavcılığınca 23.05.2006 gün ve 42466 sayı ile;

Her ne kadar Yüksek Ceza Genel Kurulunca 03.06.1997 tarih ve 11-129/140 sayılı oy çokluğu ile verilen kararda; idarenin tesbitine engel olmayacak şekilde sayaçtan geçirilerek elektrik kullanmanın hukuki nitelikte olduğu, suçun manevi unsurunun oluşmadığı belirtilmiş ise de; bu değerlendirme genel anlamda yorumlanmamalı, olayın özelliği de dikkate alınmalıdır.

Abonelik başvurusunda bulunulduğu halde işlemlerin kısa sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle sayaçtan geçirilmek ve tüketilen miktarda doğru kaydedilmek koşuluyla elektrik tüketilmesinde suçun manevi unsurunun oluşmadığı kabul edilebilirse de, bir engel bulunmamasına rağmen uzunca bir süre abonelik işlemi yaptırılmayarak idarenin denetim olanağının engellenmesi halinde suç kastının bulunmadığı söylenemez.

Kaldı ki;

Sanığın; birkaç yıldan bu yana kaçak elektrik tüketmesine rağmen, tesbit tarihinden kısa bir süre önce sayaç taktırması mümkün olduğu gibi sayacı değiştirmesi de olanaklıdır.

Sanığın suç işlemek kastı ile hareket edip etmediğinin belirlenebilmesi için, hangi tarihten itibaren tesbite konu evde ikamet ettiğinin, evdeki kurulu güç ile abone olunmadan takılan sayacın gösterdiği tüketim miktarı arasında orantısızlık bulunup bulunmadığının saptanması gerekir,”gerekçeleriyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Daire onama kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanığın, sayaçtan geçirmek suretiyle abonesiz elektrik kullanmak suçundan beraatine karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın kastının belirlenmesi bakımından soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup, bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.06.1997 gün ve 129/140 sayılı kararlarında vurgulandığı üzere, karşılıksız yararlanma kastı bulunmaksızın, idarenin tespitine engel olmayacak şekilde, sayaçtan geçirilmek suretiyle elektrik kullanma eylemi, hukuki nitelikte olup, hırsızlık suçunu oluşturmaz.

Kararda da vurgulandığı üzere, eylemin hırsızlık suçunu oluşturup oluşturmadığının saptanması için üç koşulun bir arada bulunması gerekmekte olup, bunlar;

1-İdarenin tespitine engel olmayacak şekilde elektrik kullanımı,

2-Bu kullanımın müdahale edilmemiş ve gerçek kullanımı gösteren sayaçtan geçirilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,

3-Failin karşılıksız yararlanma maksadıyla hareket etmemesi,

Gerekir,

Bu koşulların bulunup bulunmadığı her somut olayda araştırılmak ve failin amacı hiçbir şekilde kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptandıktan sonra sanığın hukuki durumu belirlenmelidir. Bu da ancak, failin somut olaydaki davranış biçimi ve olayın gerçekleşme koşullarının saptanması ile mümkündür.

İnceleme konusu somut olayda;

10.02.2001 tarihinde yapılan tespitte, sanık B…. D……’ın meskeninde 109922 nolu sayaçtan geçirilmek suretiyle abonesiz elektrik kullandığı saptanarak, hakkında kaçak ceryan tespit tutanağı düzenlenmiş,

Sanık savunmalarında, müracaatta bulunduğunu, ancak evinin ruhsatının olmaması nedeniyle abone yaptıramadığını, sayacının çalışır durumda bulunduğunu söylemiştir.

Suça konu evde, 09.01.2002 tarihinde yapılan keşifte; sanığın elektrik abonesinin bulunmadığı, sayacın mevcut olup, seri numarasının 109922, endeksin 7340 kw. saati gösterdiğini, sayacın normal ve çalışır durumda olduğu, sayaca herhangi bir müdahalenin yapılmadığı saptanmış,

Bilirkişi tarafından düzenlenen 09.01.2002 tarihli raporda, aynı saptamalara yer verilip, sayaçtaki miktarın ortalama 49 aylık bir tüketim miktarı olduğunu, mesken sahibinin 65.610.000 liralık kaçak elektrik kullanmış olduğu belirtilmiştir.

İdarece gönderilen17.04.2002 günlü yazıda, sanığın abone kaydının bulunmadığı ve tutanakta belirtilen idare cezasının ödenmediği,

26.11.2002 tarihli yazıda ise, sanığın abone yapmak için herhangi bir müracaatının olmadığı,

Bildirilmiştir.

Somut olayda, gerek yapılan ilk tespitte, gerekse bilirkişi incelemesinde, abonesiz olan sayaca herhangi bir müdahale yapılmadığı ve ortalama 49 aylık bir tüketimi gösteren sayaç miktarının normal kullanımı gösterdiği, sanık tarafından da elektrik bedelinin ödenmediği dosyadaki bilgilerden anlaşılmakta ise de, sanığın hangi tarihten itibaren suça konu evde oturduğu konusunda bir saptama yapılmamıştır. Bu nedenle öncelikle, sanığın hangi tarihten beri suça konu evde oturduğu, evde kurulu güç ile sayaç miktarının orantılı olup olmadığı, abonelik başvurusunda bulunup bulunmadığı, bu konuda idarece müracaatının olmadığı bildirilmiş ise de, neden abone yaptırmadığının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, ayrıca elektrik bedelini ödeyip, ödemediği, bu konuda bir girişiminin olup olmadığı belirlenmeli, bu saptamalar doğrultusunda, failin karşılıksız yararlanma kastıyla hareket edip etmediği saptanmalıdır.

Bu nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi kurul üyesi, toplanan kanıtlarla sanığın karşılıksız yararlanma kastının hiçbir kuşkuya yer vermeksizin saptandığı gerekçesiyle itirazın kabulü yönünde,

Kurul üyelerinden A.Suat Ertosun ve bu görüşe iştirak eden iki kurul üyesi ise;

”Abonelik kaydı bulunmayan sanık, katılan Tedaş Şanlıurfa Müessese Müdürlüğünün tespitine engel olmayacak şekilde sayaçtan geçirerek elektrik kullanmıştır.

Sanığın tükettiği elektrik miktarı ile evindeki kurulu gücün uyumlu olduğu keşifte belirlenmiştir.

Davacı katılan Kurumun tespitini engelleyen bir durum söz konusu değildir.

Sanık, sayaca bir müdahalede bulunmamıştır.

Sayacın değiştirilmiş olabileceğine ilişkin görüşler varsayımlara dayanmaktadır.

Ceza adaletinde, olasılıklara ve varsayımlara göre karar verilemez. Aksine düşünceler, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6 ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddelerinde yazılı adil yargılama ilkelerine aykırıdır.

Olayda sanığın, karşılıksız yararlanma kastı ile hareket ettiğine ilişkin kanıt yoktur. Bu durumda sanık ile katılan Kurum arasındaki uyuşmazlık cezaî olmayıp, hukukî nitelikte bulunduğundan, dolayısıyla suçun manevî unsuru gerçekleşmediği”

Görüşüyle itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 30.03.2006 gün ve 22900-2943 sayılı ONAMA KARARININ KALDIRILMASINA,

3- Siverek Sulh Ceza Mahkemesinin 27.11.2002 gün ve 857-640 sayılı kararının BOZULMASINA,

4- Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 13.06.2006 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.