Ankara- Bazı devlet yetkilileri tarafından İran tarafından alıkonulduğu iması yapılan KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ın, "AKP kıştan beri şiddet kullanma kararını vermiş ve bunun hazırlıklarını yapmıştır. Mesela İran ile yaptığı görüşmeler, ortak harekat planı -şimdi biraz tehlikeye girmiş bulunuyor- kış aylarında tartışılmış ve kararlaştırılmıştır" dediği bildirildi.

Karayılan ortadan kaybolduktan uzun bir süreden sonra ilk kez ANF'ye açıklama yaptı. 12 Eylül'ün yıldönümü olduğunu belirten Karayılan, 12 Eylül'ün NATO Gladyosu'nun bir müdahalesi olduğunu iddia etti. Karayılan'ın açıklamalarından bazı cümleler şöyle:

- İkinci bir Lozan tertipleniyor. İkinci bir Lozan'ın tertiplenmesinden önce Kürtleri bastırma hareketi söz konusudur.

-12 Eylül askeri - faşist cunta çizgisinin halklar karşısında yenilgiye uğramış olması bir gerçektir. Ama bunun böyle sonuçlanmasında kimin rol oynadığı da açık ortadadır. Başta Kürdistan özgürlük mücadelesi ile Türkiye halkının emekçi kesimlerinin, sol hareketin ve dürüst bir takım dini çevrelerin, yine demokrasiden yana olan kesimlerin geliştirdiği direnişlerin bir sonucu olarak bu sonuç elde edilmiştir.

-AKP kıştan beri şiddet kullanma kararını vermiş ve bunun hazırlıklarını yapmıştır. Mesela İran ile yaptığı görüşmeler, ortak harekat planı -şimdi biraz tehlikeye girmiş bulunuyor- kış aylarında tartışılmış ve kararlaştırılmıştır. Seçimleri kazanmasıyla birlikte bu konudaki keskinliğini net bir biçimde ortaya koydu.

-Türkiye'de AKP hükümeti bundan birkaç yıl önce Kürt sorununa sıcak yaklaştığını, Kürt sorununu çözeceğini söyledi ama onun da esasen Kürtleri bir komployla oyalayarak, yanıltarak, Osmanlı dönemindeki gibi egemenliği altına alma politikasından başka bir şey olmadığı anlaşılmıştır. Bu anlamda biz Kürtlere dönük bir politikanın olduğu açık bir gerçektir. Amaç, bizi zayıflatma ve geriletmedir; Kürtleri statüsüz bırakmadır. Biz statüden bahsettiğimizde bize yönelik saldırılar arttı. Açık ki Kürtlere artık bir statü gerekiyor. Bölgenin yeniden dizaynında Kürtler de mutlaka bir statü kazanarak çıkmalıdır. Ama onlar bunu istememektedirler. Onun için yeni karar ve saldırı planlarıyla sürece müdahale etmiş olmaktadırlar. Artık bu gerçeğin bütün Kürt siyasetçileri tarafından ve özellikle Güney Kürdistan liderlikleri tarafından okunduğunu düşünüyorum. Bu açıdan kimsenin ciddi hatalara gireceğini düşünmüyorum. Fakat herkesin dikkatli olması gereken bir dönemde bulunuyoruz.

-Bölgeye komutanların gelişi, Milli Güvenlik Kurulu'nun karar alması, Sinirlioğlu'nun bugün Irak'a ve Güney Kürdistan'a gelmesi bu amaçladır. 'Biz ezme hareketinde kararlıyız. Sizin de bize dahil olmanız lazım; dahil olmazsanız, siz de zarar görürsünüz' mealinde şeyler söyleyecektir.

-Dün 11 Eylül'dü. Doğrudur, 11 Eylül, Amerika'da ikiz kulelere saldırının yıldönümüdür. Bu, çeşitli açılardan şimdi değerlendiriliyor. Ama 11 Eylül, Kürtler için daha önemli bir gündür. 11 Eylül, Güney Kürdistan'da Mele (Molla) Mustafa Barzani önderliğinde 1961 ayaklanmasıyla mücadeleyi başlatmanın ellinci yıldönümüdür.

-PJAK bir yıldan beri zaten ateşkes halindeydi. Herhangi bir eylem yapma durumunda değildi. Ama İran devleti yine de top atışlarını yaptı, sonra da Kandil'e dönük operasyon başlattı. Aslında İran devleti de bize tek amacın biz olmadığını söyledi. Amaç, biraz da Kürdistan bölge hükümetine mesaj vermek ve onu etkilemekti. Hatta onun için Kandil'i vurmadan önce Haci Ümran ve Çoman'ı vurdular. Sonra da Kandil'e yöneldiler, Kandil'de de bir sınır sorunu ortaya çıktı. Öyle ki yeni dedikleri sınır Kandil'in önemli bazı yerlerini içine alıyor. Burada biz İran ile karşı karşıya geldik. Evet, PJAK durumu böyle ortaya çıktı.


ANKA