Yargıtay, dokuz polis için beraat kararı verirken, aynı olayla ilgili üç yıl sonra tazminat davasına bakan Danıştay, Yelden’in ölmesinde polisin en azından ağır ihmalinin etkili olduğunu karara bağladı.

İzmir’de Alparslan Yelden adlı yurttaş, 1999 yılında faili belli olmayan öldürme olayı ile ilgili İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne alındı. Polise göre Yelden, gözaltında kalacağını öğrenince sinirlenerek kendisini kaybetti ve kafasını iki kez yere vurdu. Yelden, iki-üç saat sonra kaldırıldığı hastanede kafa travması nedeniyle öldü. Daha sonra Yelden’in gözaltı kaydının olmadığı ortaya çıktı.

‘Kanıt yok, beraat’
Dokuz polise ‘işkence yaparak ölüme neden olmak’ ve ‘görevi savsaklamak’tan dava açıldı. Polislere 2006’da üçer yıl dörder ay hapis verildi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2008’de, ‘kesin kanıt olmadığından’ kararı bozdu ve sanıklar beraat etti. Dosya AİHM’ye gitti.

Bu arada, manevi tazminat davası açıldı. Yelden’in babası, annesi, kardeşi ve oğlu Tansu için 5’er bin TL istendi. İzmir 4. İdari Mahkemesi, 5 bin TL’lik isteği kabul ederken, faiz işletilmesine gerek görmedi ve babasız büyüyen Tansu için ödenecek miktarı düşürdü. Aile karara itiraz etti.

İtirazı Danıştay 10. Dairesi karara bağladı. 10. Daire, Tansu Yelden’in mağduriyetini ve faize ilişkin haksızlığı giderirken, ‘yeterli özen gösterilmediği’ için Yelden’in yaşamını yitirdiğini karar bağladı. Kararda şöyle denildi:

“Büroda iki kez yere düşerek şiddetli şekilde kafasını çarpmasına karşın görevli polis memurlarınca yeterli özen gösterilmeksizin 2-3 saat beklendikten sonra hastaneye götürülmesi nedeniyle davacı yakınının ölmesinde, kamu görevlilerinin ağır ihmali ile görevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle ağır hizmet kusuru bulunan davalı idarenin, zararları karşılaması gerekmektedir.”

Radikal