Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldığını duyurmuştu.

Bu karar üzerine çok sayıda kadın örgütü, sivil toplum kuruluşu yürütmenin durdurulması ve kararın iptali için Danıştay’da dava açtı. Bugün de açılan davalar Danıştay 10. Dairesi tarafından karara bağlanacak.

Yetki belgesi alan bine yakın kadın avukat, Danıştay'da görülen duruşmaya katıldı.

SALON DIŞINDA ARBEDE

Yetki belgesi alan bine yakın kadın avukat, Danıştay'da görülen duruşmaya katıldı.  Duruşma salonuna girmek isteyen kadınlarla güvenlik görevlileri arasında arbede yaşanırken, kadın avukatlar tüm kadınların salona alınmasını talep etti.

“KENDİ ANAYASANIZI ÇİĞNEYEMEZSİNİZ”

Duruşma öncesi yapılan açıklamada konuşan avukat Şenal Sarıhan, “Bu sözleşme tüm dünya kadın hareketinin emeğini taşımaktadır. Bu sebeple tek cümleyle ‘feshettim' denilerek yapılan haksızlık yalnız bize değil, tüm dünya kadın hareketine yapılmış bir haksızlıktır” derken avukat Hülya Gülbahar da “Bir kişinin kararı ile uluslararası sözleşmelerden çıkamazsınız, kendi Anayasanızı da çiğneyemezsiniz” diye konuştu.

DANIŞTAY TARİHİNDE İLK

Duruşma, yetki belgelerinin sunumuyla başlarken mahkeme başkanı, bu kadar kalabalık bir topluluğun katılımıyla yapılan duruşma için Danıştay tarihinde bir ilk yaşandığını söyledi.

Kocasinan’da 3 gün sürecek çocuk şenlikleri başladı Kocasinan’da 3 gün sürecek çocuk şenlikleri başladı

TBB BAŞKANI: AÇIKÇA MECLİS YETKİSİNİN GASBI SÖZ KONUSUDUR

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Danıştay önünde bir açıklama yaptı ve şunları söyledi: “Hemen hemen her gün bir kadın cinayeti, şiddet vakaları yaşanırken, bu konudaki failleri en ufak şekilde cesaretlendirecek her türlü hareketten şiddetle kaçınmak gerekirken, çok önemli toplumsal hak ve özgürlükleri savunan bir sözleşmeden ki ismini İstanbul'dan alan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek bizce bu ülkede kadınlara, kadın mücadelesine yapılacak en büyük kötülüktür.

Bu sebeple bugünkü yargılamanın en önemli noktası, ‘Kadına şiddete karşı Türkiye gerçekten samimi olarak bu mücadelenin içinde midir, değil midir’in yargılanmasıdır bu. Bir diğer konu ise bir o kadar önemli olacak şekilde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin neye tekabül ettiğine ilişkin yargılamadır aynı zamanda. Bildiğimiz üzere temel hak ve özgürlükleri düzenleyen uluslararası sözleşmeler, Anayasamızın 90. maddesi uyarınca kanunlardan bile önce gelmektedir. Ancak ve ancak bu uluslararası sözleşmeler TBMM'nin kararıyla onaylanabilir. Burada Cumhurbaşkanı kararıyla yapılan açıkça Meclis yetkisinin gasp edilmesidir. Bu durum şuna işaret ediyor, eğer yargı buna dur demezse, yargı fren ve denetleme mekanizmasını burada görmez ise Türkiye Cumhuriyeti'nde Meclis yetkilerinin gasp edilmesinin bu sisteme uygun olduğunun onaylanacağı anlamına gelir.”

https://www.sozcu.com.tr/