Kararda, gençlerden Ufuk Göllü’nün burnu ve Ufuk Özgür Erhan’ın bileği kırıldığı ve kafasında çatlak olduğu, üç gencin tüm vücudunda darp izleri görüldüğü, polislerin de ‘hafif şekilde’ yaralandığı belirtildi. Polis tutanağını temel kabul eden mahkeme, memura direnildiği için zor kullanma yetkisinin kullanıldığını, değil işkence, yaralama suçunun bile oluşmadığını savundu. Oysa davayı açan Savcı Ali Şafak, karara temel oluşturan polis tutanağını gerçek dışı bularak, ‘işkence’ suçlamasıyla dava açmıştı. Mahkeme, kararında, polislerin ‘Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun verdiği yetkiyle, kimlik gösterilmesine direnilmesi üzerine zor kullandığını kaydederek, “Polis memurlarının kademeli şekilde orantılı güç kullandıkları ve kendilerini savundukları” sonucuna vardı. İşkence suçunun oluşmadığını vurgulayan mahkeme, “Görev sırasında yapılan saldırının orantılı güç kullanarak engellenmeye çalışılması nedeniyle yaralama suçu olarak da nitelenemeyeceği” ifade edildi. Kararda, ‘Somut olayda sistemli bir hareketin olmadığı, bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla, bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözeten bir sebep dolayısıyla fiziki ve manevi ağır acı veya ıstırap veren bir fiil unsurunun bulunmadığı’ belirtildi.


radikal