Alican Uludağ

Cumhuriyet Ankara- Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, 19 Aralık 2000’de yapılan “Hayata Dönüş” operasyonunun yıldönümünde cezaevlerinde yaşanan hak ihlalerine ilişkin bir rapor hazırladı.

ÇHD Ankara Şubesi Cezaevleri ve İnfaz İzleme Komisyonu, Sincan 1 ve 2 No’lu F Tipi hapishaneleri ve Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nde kalan tutuklu ve hükümlülerle görüşmeler yaparak, hak ihlallerini raporlaştırdı. Aralık 2010’dan bu yana yaşananları kapsayan raporun ayrıntıları şöyle:

* Haftada 10 saat olarak uygulanması gereken sohbet hakkı çeşitli biçimlerde kısıtlanmakta ve bu hak gasp edilmektedir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri ise bu haktan tamamen mahrum edilerek, hiçbir şekilde sohbete çıkartılmamaktadır. Sohbete çıkacak kişiler idarenin keyfiyetine göre belirlenmekte, açık görüş haftası, yer ve personel yokluğu gibi gerekçelerle de var olan uygulama aksatılmaktadır.

* Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri ile bir kısım tutukluların tek kişilik havalandırması bulunan tek kişilik hücrelerde tutulması ve havalandırma sürelerinin gün içerisinde bir ile dört saat ile sınırlandırılması ağır bir insan hakkı ihlali ve işkence niteliği arz etmektedir. Telefon ve ziyaret hakları da 15 günde bir kullandırılmaktadır. Bu şekilde ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri açısından tecrit daha da ağırlaştırılmaktadır.

* Üst arama işlemi adı altında birçok hapishanede tutuklu ve hükümlünün onur kırıcı davranış ve kötü muamele ile karşılaştıkları, kapalı ve açık görüş haklarının ellerinden alındığı, disiplin soruşturmalarına tabi tutuldukları tespit edilmiştir.

* Hasta olan birçok tutuklu ve hükümlü hastaneye gidebilmek için aylarca bekletilmektedir. Öncelikle hapishane doktoru tarafından hastaneye sevkleri oldukça yavaş yapılmakta, daha sonra ise kendilerine sıra gelmesini beklemektedirler. Hastaneye gitmek, konserve kutusu gibi havasız, ışıksız ringler nedeniyle tam bir eziyete dönüşmektedir. Muayene sırasında çoğu kez insanlık dışı kelepçeli muayene dayatmasıyla karşılaşmaktadırlar.

* İnfaz idaresine, savcılığa, hâkimlikler ve mahkemelere, parlamento ilgili komisyonlarına verilmek üzere hazırlanan talep ve şikâyet barındırır dilekçeler sansürlenmekte, takibi imkânsız hale getirilmekte, kaybolmakta veya akıbetleri hakkında bilgi verilmemektedir.

* İnfaz hâkimlikleri hapishane idaresinin tüm uygulamalarını onaylamakta, tutuklu ve hükümlülerin ise tüm başvurularını reddetmektedir. İnfaz hâkimliği idarenin işlemlerinin “onay makamı” olarak görülmekte, etkili başvuru yolu olduğu düşünülmemektedir.

* Basın savcılıklarınca tedbir altına alınmamış, hâkimlik kararı ile yasaklama veya toplatma kararı verilmemiş her türlü süreli yayın ve kitap, cezaevi idareleri tarafından keyfi olarak sınırlandırılmaktadır, günlük gazeteler için dahi fiili yasak ve engellemeler getirildiği gözlenmiştir.

* Tutuklu ve hükümlülere yönelik fiziki şiddet ve işkence uygulamalarının yaşanmaya devam ettiği gözlenmektedir.