SELÇUK KAPUCİ, ABDULKADİR ARGILLI İSTANBUL

-Avrupa İnsan Hakları Mahkeme-si'nin (AİHM), yayımladığı 2010 yılı raporunda, Türk yargısındaki yavaşlığı ön plana çıkarması yeni tartışma başlattı. Raporda Türkiye 2010 yılında en çok ihlal yapan ülkeler arasında yer alırken, AİHM'nin Türk yargıcı Ayşe Işıl Karakaş, ihlallerde uluslararası hukuku uygulamayan yargı organının baş sorumlu olduğunu vurgulamıştı. Hukukçular, Türkiye'yi her yıl büyük miktarlarda tazminata mahkûm ettiren 'hantal yargı'nın düzelmesi için acil reformun kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Caner Yenidünya, Türkiye'de hukukun çok hızlı biçimde Avrupa standartlarına yaklaştığını, ancak bunların uygulanması konusunda yargının henüz emekleme aşamasında olduğunu kaydediyor. Demokrat Hukukçular Derneği Başkan Yardımcısı Kadir Akbaş ise yüksek yargının belli bir dünya görüşünü, yaşam biçimini dayatma konusunda tarafsız bir hukuk kurumu olmaktan çok, belli bir ideolojinin tarafı gibi hareket ettiğini söylüyor. Bu nitelikte verdiği kararların tamamının da AİHM'de Türkiye'nin mahkum edilmesiyle sonuçlandığına dikkat çekiyor. Hukukçular Derneği Başkanı Av. Cahit Özkan da yüksek yargının demokratik denetime kapalı bir sisteminin olduğunu, gerçekleştirilecek reformların ardından siyasal ve ideolojik duruşundan vazgeçeceğini düşündüğünü vurguluyor.

Demokrat Hukukçular Derneği Başkan Yardımcısı Kadir Akbaş, yüksek yargının bugüne kadar AİHM kararlarını; içtihatları uygulamakta genel anlamda çok çekingen davrandığını söyledi. Somut bir olaya ilişkin AİHM kararlarına uyulduğunu ifade eden Akbaş, "Ama bu genel anlamda, Türkiye'nin AİHM sözleşmesine uygun davranma yükümlülüğünü yerine getirmesi açısından yeterli olmuyor. Türkiye'nin AİHM'deki mahkûmiyet sayısını azaltmıyor. Aksine Türkiye'nin en çok sözleşmeyi ihlal eden ilk ülke konumunda yer almasına sebep oluyor." diye konuştu.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Caner Yenidünya, Türkiye'de hukukun çok hızlı biçimde Avrupa standartlarına yaklaştığını, ancak bunların uygulanması konusunda yargının henüz emekleme aşamasında olduğunu söylüyor. Yargıtay ve Danıştay'ın iş yükünü kısa vadede ve karmaşaya yol açmadan çözebilmek için üye ve daire sayısının artırılmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Yenidünya, yeni daireler açılmasını da öngören yargı reformunun yüksek yargının sorunlarının üzerine ciddi anlamda eğilecek altyapıyı sağlayacağını söyledi.

Hukukçular Derneği Başkanı Av. Cahit Özkan da yüksek yargının demokratik denetime kapalı bir sisteminin olduğunu, gerçekleştirilecek reformların ardından siyasal ve ideolojik duruşundan vazgeçeceğini düşündüğünü kaydetti. Özkan, yüksek yargının geçmişte Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) gibi demokratik denetime kapalı bir şekilde oluşturulduğunu, bu durumun zaman içinde ideolojik ve siyasi tavırları da beraberinde getirdiğini belirtiyor.


Zaman