Cumhuriyet Ankara Büro- Maskesiz Soygun, Kulak Misafiri, Babam Sağ Olsun ve Cüppeli Adalet kitaplarının yazarı, muhabirimiz İlhan Taşcı’nın, yargının siyasallaşma sürecinin bilinmeyen yönlerini anlattığı “Yargının Siyasallaşma Günlüğü-İlahi Adalet” yarın okurla buluşuyor. Kitapta, bugüne kadar bilinmeyen, Ankara’da yapılan 1.5 saatlik Ergenekon zirvesi ve toplantının perde arkası ilk kez açıklanıyor. HSYK üyelerinden Ali Suat Ertosun’un makam arabasının da 4 yıl boyunca Ergenekon savcılığını yapan Zekeriya Öz’e tahsis edildiğini ortaya çıkaran çalışmada, “hükümet ricasıyla” HSYK üyelerinin tehdit edilişi de ayrıntılı olarak irdeleniyor. Cumhuriyet Kitapları’dan yayımlanacak olan İlahi Adalet isimli çalışmayla, eski Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun dönemin İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’i arayarak Ergenekon soruşturması nedeniyle başkente çağırdığı, ardından da zirve yapıldığı ilk gez gün ışığına çıkıyor. Engin ile dönemin başsavcıvekili Turan Çolakkadı’nın da katılımıyla Ankara’da yapılan ve 1.5 saatlik zirvede yaşananlardan bir bölümü, kitapta şöyle aktarılıyor:

“...Hem İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, hem de Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, ‘olayın kapsamı, sanık ve zanlı sayısındaki fazlalık’ gibi nedenlerden dolayı gecikmelerin yaşandığını, ‘bir şeyler yapılmaya çalışıldığı’ gibi genel geçer ifadelerle süreci anlatırlar. Her ne kadar bunu söyleseler de iki başsavcı da rahatsızlıklarını Kurul üyeleriyle paylaşırlar. Engin ve Çolakkadı, kendilerine haber verilmeden “operasyon yapılmasından” rahatsızdırlar. Kurulun kimi üyelerinde başsavcı ve başsavcı vekilinin olaya ve sürece hâkim olmadıkları izlenimi doğar. Adliyedeki asıl hâkimin bir başka savcı olduğunu düşünürler. Bu nedenle bir üye, İstanbul’dan gelen konuğa ‘Soruşturmanın patronu başsavcıdır. Her şeyi o kontrol eder. Patron sensin. Sorunu çözün’ der.”

İlahi Adalet’te anlatıldığına göre, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Ergenekon savcılarından yakınırlar. Her iki yöneticinin de yakındığı ortak nokta “Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların kendilerini dinlememeleridir.”

Sızma önlemi: Korsan listeyi bizzat yazar

Hâkim ve savcı atamaları döneminde yoğun biçimde tartışılan “korsan kararname” sürecinin de anlatıldığı kitapta, korsan listenin bütün kurul üyelerinin ortaklaşa öneri ve çalışması sonucunda karalama kâğıdına döküldüğü, “dışarı” sızabileceği çekincesiyle de kâtibeye yazdırmak yerine, bilgisayar kullanan HSYK üyesi Ali Suat Ertosun tarafından bizzat temize çekilerek her üye için yazıcıdan çıktı alındığı, ilk “korsan kararname”nin savcılarla sınırlı olduğu, ikincisine ise savcılara ek olarak Ergenekon yargılamasını yapan hâkimlerin de eklendiği bilgisi veriliyor.

HSYK’de böcek araması

Hâkim ve savcı atamalarına ilişkin toplantılardaki tartışma ve önerilerin satır satır belli gazete ve televizyonlarda yer alması üzerine güvenlik birimlerinin istihbarat şubesinden istenen ekip tarafından HSYK’de “böcek” olarak nitelendirilen dinleme cihazlarının arandığı anlatılan çalışmada, “...Neredeyse “emin” olunan bir konunun netleştirilmesi için yine de bir ekip istenir. Gelen ekip her yeri didik didik arar. Kutlamalar için gelen çiçek saksılarından tutun da masaların altına, odadaki televizyondan kalemliğe, kaloriferden şekerliğe kadar bakılır. Tam böcek yok denirken, üyelerden Ali Suat Ertosun’un makamında yapılan bir görüşmenin ortam dinleme kaydı internetten yayılır...” bilgisi aktarılıyor.

Eski HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’in yüz yüze tehdit edildiği gün yaşananlar da ilk kez kitapta anlatılırken o güne ilişkin özetle şu satırlar yer alıyor:

“Kadir Özbek bir yandan görüşmelerdeki gerilimin, bir yandan da siyasilerin Kurulu hedef tahtasına oturtmasına karşı giriştiği savaşımın yorgunluğunu atabilmek, biraz da nefes almak için hafta sonu eşiyle birlikte Tunus Caddesi’ndeki bir kafeye kahvaltıya gider. Henüz kahvesinden bir yudum almıştır ki Özbek, yanlarına oldukça yapılı, çenesi hayli öne çıkık, kelimeleri ağzında dilinden kurtarmaya çalışırmışçasına konuşan birisi ‘eski özel harekâtçı’ olduğunu belirttikten sonra, ‘Başkanım merhaba. Sizi tanıdım. Epeydir de takip ediyorum. Yaptığınız açıklamalar, söyledikleriniz, Türkiye’nin her yerinden duyuldu. Etkisi de oldu. Artık bu açıklamaları bırakın. Bu siyasetin, partilerin işi. Konuşmazsanız iyi olur. Bunun sonunda yağlı kurşun bile var’ der. Özbek ayakta bekleyen kişiye ikramda bulunmak ister, ama bu teklifi karşılık bulmaz. Uyarıda bulunan zat oradan ayrılır... Bir akşam televizyonda izlediği bir tartışma programının konukları arasında, kahvaltı yaparken yanlarına gelen kişiyi de görünce dikkat kesilir. Çünkü televizyonda konuşan kişi kendisine ‘Konuşmazsanız iyi olur! Yağlı kuruşunu bile var’ diyen kişidir...”

Kitaba göre, hâkim ve savcı kararname görüşmelerinin en gergin olduğu günlerde HSYK’ye gelen üst düzey bir bürokrat “hükümetin ricasıyla” randevu aldığını söyledikten sonra, Kadir Özbek’e “Senden tek istenen konuşmaman. Canın acıyabilir. Canını acıtma. Canının acımasını istemeyiz. Ama canını acıtırlar” der ve kuruldan ayrılır.

Ergenekon soruşturmasını 4 yıl boyunca yürüten savcı Zekeriya Öz’e Ergenekon soruşturmasına başlamasından bir süre sonra HSYK üyelerinden Ali Suat Ertosun’un makam arabasının tahsis edildiği de ilk kez kitapta açıklanıyor.

Başbakan’ın yardımcısı torpil istedi

HSYK üyelerinden hâkim ve savcı atamaları konusunda AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, AKP Bayburt Milletvekili Ülkü Güney olmak üzere AKP milletvekili ve yöneticileri, çok sayıda üst düzey bürokrat, hatta gazetecilerin nasıl “ricacı” olduğu da kitapta anlatılıyor.